Sürpriz(!)

3.9K 248 6
                                    

"Büşra? " dedim büyük bir şaşkınlıkla. Onun burada ne işi vardı ? Bir insanı sadece bir iki saniye görürsünüz ancak aklınıza binbir türlü düşünce doluşmaya başlar. Eğer sizi üzen bir insansa hele. Size yaptıkları yirmi otuz kere aklınızdan geçer belki. Ona bu yaptıklarını ödetmek istersiniz , yaptıklarının cezasını onların da çektiğini görmek ister ve sizin halinizden anlamasını istersiniz. Aynı ortamda bile bulunmak istemez , yüzünü dahi görmekten iğrenirsiniz. Çünkü o bir zamanlar sizin güvendiğiniz , sır verdiğiniz veya eğlendiğiniz arkadaşınız , sizi sırtınızdan bıçaklamıştır. En çok acıtanı da budur işte. Düşmanınızdan gelen darbe değil de , en yakınınızdan gelen darbedir. Ve ben Büşra'yı odamda gördüğüm ilk anda , şu ilk iki saniyede ben kendimle savaş veriyordum. Ona karşı böyle düşünmemeliydim. Kinlenmemeliydim. Ben , o değildim ve asla onun seviyesine düşmeyecektim.

" Merhaba Beyza."dedi sesi kısık bir şekilde. Düşüncelerimden dolayı yüzünü pek incelememiştim. Gözleri kıpkırmızıydı. Neden olduğunu sormayacaktım. " Neden geldin ?"dedim. Kinlenmeyecektim ancak sinirlenmek en büyük hakkımdı. Bunu sorduğumda ağlamaya başladı. Neden ağlıyordu ki şimdi ? "Sakin ol biraz."dedim soğuk bir sesle." Neyin var ?"

" Beyza b-ben senden ço-çok özür dilerim."dedi hıçkırıklarının arasından. Yatağıma oturdu ve belli bir süre ağladı. Kaşlarım hala çatıktı. "Neden ağlıyorsun , yoksa sevgilin Levent mi üzdü seni ?"dedim sesimdeki iğrenmeyi gizleyemeyerek. Hayır ağlayan bir insana böyle yapmamalıydım. Ama bir türlü unutamıyordum bana yaptıklarını. Daha şefkatli yaklaşmaya karar verdim ve derin bir nefes aldım. "Ne olduğunu anlatmak ister misin ?"dedim yanına yaklaşıp omzunu tutarak. Benim bir tepki vermemi bekliyor gibiydi. " Ben nereden başlayacağımı bilmiyorum. Ama sen haklıydın. Her şeyde haklıydın. Levent konusunda , kurduğum arkadaşlıklar konusunda her şeyde. Ama ben o kadar aptalmışım ki bunların hiçbirini görememişim."dedi gözyaşlarını silerek ve her şeyi tek tek anlatmaya başladı. "...Diğerlerinin yanına gittiğimde sürekli beni aşağılıyorlardı. Ben de onlar gibi olmak ve onlar gibi eğlenmek istedim. Onlar gibi açık saçık giyindim , erkeklere cilve yaptım. Daha birçok şey yaptım anlayacağın. Levent'le de sevgili olunca gruptaki varlığım iyice artmıştı. Beni sevdiğini sanmıştım. Gerçekten sevdiğini , ama öyle değilmiş. Siz kafeden ayrıldıktan 5-10 dakika sonra biz de ayrıldık. Israr etsem de kalmadık kafede. Oradan sonra Levent'in evine geçtik. Beni odasına çıkardı. Ben çevreyi izlerken elleriyle yavaşça belimi kavradı ve beni yatağa yatırdı. Niyetini anlamıştım. Gözleri o kadar korkunç bakıyordu ki ağlamamak için zor tuttum kendimi. İstemediğimi , buna hazır olmadığımı söyleyip onu ittirmeye çalıştımsa da beni bırakmadı. En son bağırıp çağırdığımda beni yatağa ittirdi ve bağırmaya başladı.  Beni eğey kötüledikten sonra beni sırf senin canını acıtmak istediği için yaptığını söyledi. Ben gerçekten üzgünüm. Onun oyununun bir parçası olup seni üzdüğüm , sana ve senin kapalılığına öyle şeyler dediğim için üzgünüm . Ve ben buraya tüm içtenliğimle senden af dilemeye geldim."dedi. Gözleri yine dolmuştu. O kadar şey yapmasına rağmen en azından af dilemişti benden. Ancak Levent'in neden böyle yaptığını hala anlayamıyordum. " Seni affediyorum Büşra. " dedim normal bir sesle. Bana kollarını açmış sarılacakken geri çekildim. "Seni affettim ama bir daha dost olacağımızı sanmıyorum."dedim ve sustum. Hayır hayır , susma zaöanı değildi. Konuşacaktım , konuşacaktım ve içimdeki tüm duyguları Büşra'ya söyleyecektim. Başkalarına anlatıp dedikodu yapacağıma yüzüne söylerim daha iyi.

" Ne var biliyor musun Büşra ? Ben kapandığımda tepkiler alacağımı biliyordum. Benimle belki dalga geçeceklerdi ya da en en kötüsü başörtümü çekip atacaklardı. Ben bunların hepsine hazırlamıştım kendimi. Sadece sana ve Sevde'ye güvenmiştim ben. Sonsuz bir güven vardı içimde. Ama senden bana zarar geleceğini hiç beklemezdim. Kiminle takıldığın umrumda değil ama onlarla takılıp benimle dalga geçmen umrumdaydı. Ben senden destek beklerken sen ne yaptın Büşra ? Karşıma geçtin ve bana demediğini bırakmadın. Levent'in aşağılayıcı bakışlarına eşlik ettin sen de. Belki de benim yerimde başka biri olsa seni aşağılar ve yerden yere vururdu. Şu an kendimi zor tutuyorum kalbini kırmamak için. Ben hala seni düşünüyorum ki kalbin kırılmasın diye. Seninle arkadaş olamam Büşra. Çünkü bendeki dost ve arkadaş makamını tamamen yerle bir ettin. Seninle arkadaş olursak eğer , her yüzüne baktığımda kinleneceğim sana karşı. İçimde nefret duygusu oluşacak. Seni seviyorum ve kalbini kırmak istemiyorum. Bu yüzden arkadaş olamayız ama seni affediyorum."dediğimde neredeyse nefessiz kalmıştım. Her cümleyi tek bir nefeste söylemiştim. İçimdekileri söylemenin verdiği bir rahatlamayla derin bir nefes aldım.

Büşra'ysa başını öne eğmiş halıya bakıyordu sessizce. Haklı olduğumu o da anlamıştı. O da anlamıştı artık arkadaş olamayacağımızı. " Her ne olursa olsun beni gerçekten affetmeni istiyorum Beyza.  Ben sadece çok aptal bir insanım ve seni keşke bu kadar üzmeseydim. Hoşcakal."dedi ve  sonbaharda sararmış yaprağın gövdesinden ayrılıp yere düşmesi gibi usulca çıktı odamdan. Bir daha geri dönmeyecekti. Başörtümü çıkardım ve yatağıma uzandım. İçimin çok rahatladığını hissedip elimi kalbime bastırdım. Evet kalbim rahattı artık. İçimdeki her şeyi söylemiştim çünkü.

Öylesine uzanırken uyuyakalmışım. Rüyamda o kadar çok şey görmüştüm ki. Küçüklüğümden ve gençliğimden kesitler geçiyordu gözümün önünden. Büşra , Bengi,  Levent , Sevde , Lily , William ,Marshall... Hepsini de görmüştüm uykudayken. Lily'yi rüyamda gördüğümde aslında onu ne kadar özlediğimi fark etmiştim. Uyandığımda hava tam kararmamıştı çünkü ikindi vakti uyumuştum. Ama bir kez daha anlamıştım ki ikindi vakti uyumak sağlıklı değildi. Başım daha da ağrımıştı ve zaman kavramını bir süre kaybetmiştim. Kendime geldiğimde elime telefonu aldım ve Lily'yi aradım. Üçüncü çalışta açmıştı.

" Lily , nasılsın ?"dedim sevecen bir sesle. " Ah aramana o kadar mutlu oldum ki Beyza. İyiyim üniversite işlerini hallediyoruz bizimkilerle. Sen nasılsın ?"diye sorduğunda diğerlerini sorup sormamak arasında kalmıştım. "İyiyim ben de. Üniversitem belli oldu. Tıp kazandım.  O kadar mutluyum ki !" dedim heyecanla. Bak yine heyecanlanmıştım işte. İstediğim bölüm ve üniversiteyi kazanabilmiştim sonunda.

" Hangi şehirde kazandın ?"diye sorunca şaşırmıştım. Sonuçta hangi şehirde olduğu onun için fark etmezdi ki. "Ankara , yani yaşadığım şehirde kazandım."deyince nedense daha bir sevinmişti. "Senin adına çok sevindim Beyza. Sonuçta yaşadığın yere yakın olması daha iyi. Benim biraz işim var. Sonra yine görüşeceğiz zaten."dedi ve telefonu kapattı.

Elimi yüzümü yıkayıp biraz Kuran okumaya karar verdim. Ne zaman Kuran okusam rahatlardım ve konsantrasyonum artardı. Kuran'ı okurken gerçekten anlamak isterdim okuduklarımı. Hayallerimin arasında arapça öğrenmek de olmuştur her zaman.  Kuran'dan birkaç sayfa okuduktan sonra yerine yerleştirdim ve içeri salona geçtim. Annem ve Buğra kendi aralarında bir şeyler konuşuyordu. Ben gelince ikisi de konuşmayı bıraktı .

"Ne karıştırıyorsunuz siz ?"diye sordum tek kaşımı kaldırarak. Gerçekten , fısır fısır ne konuşuluyor burada ?

Hayat Şimdi BaşlıyorWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu