Rüya

3.9K 271 28
                                    

"Siz ne konuşuyorsunuz öyle benden gizli ?"dediğimde ikisi de cevap vermedi. Kendimi dışlanmış gibi hissediyordum. "Yok bir şey kızım. Sadece Büşra'nın buraya gelmesini konuşuyorduk."dedi annem . Ah o mesele tamamen aklımdan çıkmıştı. "Pek konuşulacak bir şey kalmadı aslında anne. Geldi ve benden özür diledi , onu affettim ama bir daha arkadaş olamayacağımızı söyledim. Bütün olay bundan ibaret."dedim hüzünlü bir şekilde. Büşra'yı düşünmek istemiyordum artık. Onu affedip hayatımdan tamamen silmek istiyordum. Çünkü ona iyi davrandığımda kendimi tam bir enayi gibi hissediyordum. İç sesim ne zaman ona iyi davransam bana karşı çıkıyordu. Onun bana yaptıklarını ve benim bunlara rağmen ona iyi davrandığım için aptal olduğumu söylüyordu. Ve ben iki durum karşısında sürekli bir gelgit yaşayıp duruyordum.

" Olaya farklı bir açıdan da bakman lazım Beyza." Buğra bana dönerek konuşmaya devam etti. "Eğer Peygamber Efendimiz (sav) önceden Müslüman olmayan ve kendisine kötü davranan ancak sonradan hatasını anlayıp müslüman olan bir insana kötü davransaydı , ya da ümmetine kabul etmeseydi sence ne olurdu ? İşte senin de senden özür dileyen bir insana karşı bunun gibi davranman gerekir. Sana demiyorum ki bütün yaptıklarını unut ve Büşra'ya eskisi gibi davran , sadece demek istediğim belli mesafeler içerisinde yine de arkadaş ol. Çünkü Büşra şu anda manevi veya ruhani açıdan zayıf bir kız. Her rüzgar tarafından yönlendirilebilecek bir tip. O yüzden kötü rüzgarlar onu yönlendirmeden önce senin yönlendirmen daha iyi olacaktır." Buğra bunları söylediğinde içimi bir üzüntü kaplamıştı. Belki de olgunca davranıp Buğra'nın dediğini yapmalıydım. Konuyu değiştirmek için başka şeylerden bahsetmeye karar verdim. "Film izleyelim mi ? Hem mısır da patlatırım."deyince Buğra koltuğa atladı ve beklentiyle bana baktı. "Mısırların hiçbirini size yedirmeyeceğim."dedi karnını ovuşturarak. Bazen çocuk gibi davranabiliyordu.

Mısırları patlattıktan sonra kaseleri de alıp içeri geçtim. Buğra da annem de sürekli saate bakıyordu. " Aloo , unuttunuz mu film izleyecektik hani , saat daha mı ilgi çekici geliyor size ?"dediğimde ikisi de kafalarını tekrar televizyona çevirmişti. Benden habersiz bir iş yaptıkları o kadar belliydi ki. Neyse neydi , merak etmeyecektim. Nasıl olsa çıkardı yakında kokusu.

Kungfu Panda 2 yi izlemek konusunda ısrar edip mısırları vermemekle tehdit edince benim istediğim oldu ve izlemeye başladık. Animasyon sevgimi anlatmaya kelimeler yetmezdi. Shrek , Madagaskar , Kung fu panda ,Ejderhanı nasıl eğitirsin ve daha pek çok animasyonun benim için özel bir yeri vardı. Mısırımı yerken zevkle animasyonu izliyordum. Zil çaldığında kimse yerinden bile kıpırdamayınca sürüne sürüne kapıyı açmaya gittim.

"Dede ! Hoşgeldin."dedim kapıyı açarak. Dedemi beklemiyordum. " Hoşbulduk , annenler içeride mi ?"diye sorduğunda başımı salladım. Bana sarıldı ve yanaklarımdan öptükten sonra içeriye geçti. Buğra hemen oturuşunı düzeltmiş , sözde beyefendi olmuştu. " Hoşgeldin baba."dedi annem dedeme sarılarak. Ben de büyüdüğümde babama böyle sarılabilmek isterdim. Ama hayat bazen size istediklerinizi vermeyebilirdi. " Buğra , Beyza'yı da yanına al da eczaneye gidip ilaçlarımı alın oğlum." Buğra tam ilaçlarıyla ilgili bir şey söyleyecekti ki dedem anlayamadığım bir bakış attı. Buğra'dan kısa bir anlama nidası çıkınca bana hazırlanmamı söyleyip odasına geçti. Allah aşkına neler dönüyordu burada ? Bilmemek sinirimi bozuyordu. Hemencecik üstümü değiştikten sonra Buğra'yla birlikte eczanenin yolunu tuttuk. "Canım kardeşim , güzel abim benim. Bana neler olduğunu anlatmak ister misin ?"dediğimde pis pis sırıtıp kafasını hayır anlamında salladı. Eczaneye gidene kadar üstüne kedi gibi yapışmış , ama öğrenememiştim. En sonunda pes ettim. "O kadar gıcık , inatçı , sinir bir çocuksun ki... Senin eşine acıyorum şimdiden . Yazık , bir ömür senin bu inatçılığında uğraşacak." Ben bunları söyleyip homurdanırken o ise bana bakıyordu. " Bence kaçabileceğini sanmıyorum. Kaçsa bile gideceği yer senin yanın olur."deyip pis pis sırıttığında ne dediğini anlamamıştım. " Dur bir dakika , sakın bana arkadaşlarımdan biri olduğunu söyleme bu şanssız kızın ?"dedim dehşete kapılarak. Hala sırıtıyor ve cevap vermiyordu. " Gel buraya !"diye koşmaya başladığımda o da benden kaçmaya başlamıştı. Gülmekten koşamıyordum da. En son bir yerde durup dinlenmeya karar verdim. Nefesim kesilmişti. Ben koşmayı bırakınca Buğra da bırakmış , gülerek beni izliyordu. Derin derin nefesler aldım. "Bundan...kurtulduğunu sanma...sakın. " dediğimde nefesimi düzenlemeye çalışıyordum. Yanıma geldi ve elini omzuma attı. "Dikkat dağıtmak konusunda üstüme yok. " dedi ve belime girerek beni yürütmeye başladı. "Sen beni böyle yürütmeye çalışınca kendimi çocuk gibi hissettim."dedim gülerek ve birlikte yürümeye başladık. " Bir parka otursak mı ?"dediğinde kafamı hafifçe olumlu anlamda salladım. Hava neredeyse kararmamıştı ancak yanımda Buğra olduğu için korkulacak bir şey yoktu. Parktaki rastgele bir banka oturduğumuzda kuruyemişimizi alıp sohbet etmeye başladık. Normalde farklı cinste kardeşler büyüdüklerinde fazla konuşmazlardı. Ancak bizde tam tersiydi. Büyüdükçe ortak noktalarımız daha da artmıştı.

Biz böyle oturup kuruyemiş yerken yaşlı bir adam bizi kınayan gözlerle yanımıza geldi. "Tüü yazıklar olsun sizin gibi insanlara."bana dönerek konışmaya başladı. "Özellikle de sana , ahlaksız kız seni ! Kapalılığından utan bari , burada akşamın bir vakti bir erkekle oturmuş arsızca konuşup gülüyorsun. Sizin gibileri linç etmek lazım. Günah yaptığınız." Neye uğradığımı şaşırmıştım. Bu adam nasıl hiçbir şeyi bilmeden böyle konuşabilirdi ? " Nereden biliyorsunuz benim yanlış bir şey yaptığımı ? Hemen neden bu kadar önyargıyla yaklaşıyorsunuz , o benim öz be öz kardeşim amca."dedim sinirli bir şekilde. " Buğra yürü gidelim , yoksa amcanın kalbini kırıp saygımı bozacağım. Hadi gel."dedim kolundan çekiştirerek. Amcanın yüz ifadesi birden solmuştu. Pişman olmuş gibiydi. Ama son pişmanlık fayda etmezdi amca. Hışımla kalktığımız yerden yürümeye başladık ama nereye gittiğimi bilmiyordum. Ben böyle burnumdan soluyorken Buğra hala gülüyordu. Hatta gülmesi daha da artmıştı. Omzuna bir tane geçirdiğimde hala gülmeye devam ediyordu. " Komik bir şey mi var ?"diye sinirlendiğimde yine ve yine gülüyordu. Bir süre sonra sinirim geçmiş ve ben de onunla birlikte gülüyordum. Bu çocuğun gülüşü gerçekten bulaşıcıydı. " Artık eve gidelim."dediğinde saate baktı. " Bence halamlara uğrayabiliriz. Daha vaktimiz var. "Dediğinde yüzümü buruşturmuştum. Halamı seviyordum ancak sözleri beni kırıyordu. Halam bizim kadar dindar bir insam değildi. Hatta dimdar olmaya karşıydı bile. "Gitmesek olmaz mı ?"diye sızlandığımda bana " Ama o da senin akraban." Deyince istemeyerek de olsa kabul ettim. Halamın evi buraya 15 dakika yürüme mesafesiysi. Yavaşça halamın evine doğru yürüdük.

Zili çaldığımızda hla gergindim. Halamın yine o sözlerini duymaktan ve kötü bir şey söylemekten korkuyordum. " Hoşgeldiniz biricik yeğenlerim benim."dedi ve bize sarıldı. İçeri geçtiğimizde halamların yeni yemek yediklerini gördüm. " Elif yok mu ?"diye sorduğumda halam kafasını olumsuz anlamda salladı. "Arkadaşlarıyla geziyor."dedi. "Hala saat çok geç değil mi ? Neden izin veriyorsunuz bu saatte dışarı çıkmasına ? Eniştem nerede ?"sorularımı arka arkaya sıralanmıştım. "Beyza biraz sakin ol."dedi halam kahkaha atarak. "Sonuçta o daha genç , hayatını yaşaması lazım. İstediği gibi eğlenmesi lazım. Hayata bir kere geliniyor sonuçta."dedi. " Evet hala bu hayata bir kere gelebiliyorsun. Kızının cehenneme gitme ihtimali hiç mi üzmüyor seni ?" Diye çıkıştım halama. " Artık böyle cahilce konuşmalar yapma Beyza. Sen de hayatını yaşamalısın. Biraz modern olmayı öğrenmelisin. Ama senin de suçun değil ki bu. Hep o annen olacak kadın yüzünden. Senin gibi güzel, zeki ve seksi bir kızı dul karılar gibi sarıp sarmaladı. Abimin de gözünü kör etti."deyince elimi masaya vurdum. " Bir daha böyle sözler söylemeyeceğine söz vermiştin hala. Elif dışarıda pekçok erkeğin kucağında sürtünce modern falan olmuyor. "Dedim sinirle yerime oturarak. Bugün sanki herkes beni sinir etmek için anlamıştı. "Hala lütfen sözlerine dikkat et. Biri annemiz biri de babamız. Bunu ne kadar konuşursan konuş değiştiremezsin."dedi Buğra sakin bir şekilde. Nasıl bu kadar sakin kalabiliyordu ? Yine saatine baktı. "Biz artık gidelim hala. Görüşürüz."dedi ve yanaklarından öptü. Halam bana yaklaştı ve sarıldı. " Özür dilerim."dedi ve geri çekildi. İşte tartışmalarımız böyleydi. Birbirimize kırıcı şeyler söyleyip bir sarılmaya çözüyorduk her şeyi. Ya da öyle sanıyorduk. "Görüşürüz hala."dedim sessiz bir şekilde.

" Buğra istersen daha yavaş yürüyelim de kaplumbağalarla yarışalım ne dersin ?"dediğimde arkadan Buğra'yı ittirmeye çalışıyordum. "Bir an önce eve gitmek istiyorum ama sen bunu engelliyorsun. Tek başıma gidiyorum."diye hızlı hızlı yürümeye başlamışken kolumdan çekip zorla yanında tuttu beni. "Bu karanlıkta tek başına git bak o zaman ne yapıyorum sana , tabi diğer sapık , katil vs den önce seni yakalarsam."dediğinde tırstım ve yanında kaldım. "Hem eğer yanımda yürürsen sana sabah ne demek istediğimi açıklarım."dediğinde merakla Buğra'ya döndüm. "Tamam söz söz söz . Yanında yürüyeceğim ama bir an önce söyle." Dedim. "Senin yanına kaçacakken demek istediğim şey şuydu. Ben aslında..."cümlesini tamamlayamadan telefonu çalmıştı. Annemim aradığınu gördüğünde yüzüne büyük bir gülümseme yerleşti. "Yürü gidiyoruz."dedi beni çekiştire çekiştire. Kaplumbağamız oldu size tavşan. "Yahu yavaşla biraz çok hızlısın."dedim ama beni dinleyen mi var ?"

Zili çaldığımızda başörtümün iğnesini çıkaracakken Buğra beni durdurdu. "Çıkarma."dedi. Şu an nedensizce içimi bir sinir kaplamıştı. Ne o öyle herkes bir gizemliydi ? Kapı açıldığında büyük bir şok geçirdim. Hayır bu gerçek olamazdı değil mi ? Ben şu anda bir rüyadaydım ve birinin beni acil bir şekilde uyandırması gerekiyordu.

Hayat Şimdi BaşlıyorWhere stories live. Discover now