Kaldırım Taşı

5.3K 275 12
                                    

Bazen gözümüzün önündeki gerçekleri göremez , hep başka yerlerde ararız. Çok uzaklardaymış da hiç yakalayamayacakmışız gibi gelir gerçekler bize. O gerçekleri bulduğumuzda çözülecektir içimizdekiler. İçimizdeki sıkıntılar , bilmeceler...Belki de bu gerçekleri bir kaldırım taşında çaresiz bir şekilde otururken buluruz. İçimizi ferahlatan cümleleri , belki de bizi anlayan birilerinin varlığını , bir kaldırım taşında otururken fark ederiz. Görünürde hiçbir şey değişmez belki de , ancak içimiz daha rahattır eskisine göre. Bir şeyler değişmiştir sanki içerde bir yerlerde. Yalnız olmadığımızı , bizim gibilerin olduğunu bilmek iyi gelmiştir bize . Bazı gerçekleri o kaldırım taşında , çaresiz bir şekilde otururken anlarız bazen. Korkarız bulduğumuz gerçeklerden.  Bünyemiz bütün bu yalanlara alışmışken. Korkarız , bu gerçek canımızı ya acıtırsa diye. Ne kadar acıtırsa acıtsın , bu gerçektir bizi doğruya götüren , içimizi serinleten . İçerideki amansız yangını söndüren. Ve o gerçektir , bizi olmamız gereken insana çeviren...

İkisi de sessizce oturuyor ve karşıya bakıyordu. Bazen konuşulmadan , kelimeler sarf edilmeden de konuşulabilirdi  sessizlikle. Marshall'ın gözlerinin altı morarmış ve çökmüştü. Beyza'ysa sararmış ve bitkin gözüküyordu.  Aklına girdiği çıkmazlar geliyordu , yaptığı hatalar , işlediği günahlar , bunalımlar... Bunları düşündükçe daha da suçluyordu kendini. Bir insan nasıl kendini acımasızca eleştirebilirdi anlamıyordu. Ama kendisi aynen böyle yapıyordu. Ne zaman hatalarını düşünse kendini acımasızca eleştiriyor ve kafayı yiyecek gibi oluyordu. Sonra bir şey geliyordu aklına. Kendisini ferahlatacak bir şey. Tövbe kapısının her zaman açık olduğu... Tövbe kapısı her zaman açıktı insanlar için. Bu onu rahatlatıyordu. Kendini suçlamaktan biraz da olsa alıkoyuyordu onu. Ama engelleyemiyordu. Sürekli yaptığı yanlışlar geldikçe aklına , kendini suçluyordu. Bu kadar aptal olması gerekiyor muydu ? Bu olaylar gerçekleşmeden bazı gerçekleri anlamayı o kadar isterdi ki. Marshall'ın sesiyle düşüncelerinden sıyrıldı.

" Bazı şeyler için kendimizi suçlayamayız , belki de o olayların olması gerekir gerçekleri anlamamız için. " dedi sessizce. Kendi kendine konuşuyor gibiydi ama , Beyza Marshall'ın bu cevabıyla irkildi. Sanki bu cevabı duymak için birini görevlendirmişti Allah. Bir kez daha irkildi ve bunun muhteşem olduğunu düşündü Beyza. Doğru ya , bazı gerçekleri anlamamız için , bazı olayların yaşanması gerekiyordu.

Marshall bu sözleri söylerken sesli düşündüğünün farkında değildi bile. Sarhoşluğu yavaş yavaş geçmeye başlamıştı ancak tam olarak ayılmamıştı. Bu sözleri söylerken düşündüğü şeyler Beyza'nınkinden oldukça farklıydı. Helen'in kendisini habersizce öptüğünü düşünüyordu bunları söylerken.  Yine karşı tarafa dikti gözlerini.  Çıldırmak üzereydi düşüncelerinden. Her bir düşüncesi ağaçkakan gibi beynini deliyordu. Neden bu hayattaydı , ne amaçla buradaydı , hiçbir işe yaramayan , anne babasının bile terk ettiği biriydi kendisi. Anne babası bile onu istemiyorsa eğer  kendisi neden istesindi ki , Helen'e karşılık verseydi ne olurdu ki sanki ? Kalkıp çöp konteynırlarını tekmelemek , bağırıp çağırmak , çığlık atmak istiyordu. En büyük fırtınalar kopuyorken , en büyük çığlıklar atılıyorken içinde ; dışarıdan bağırıp çağırsa , ortalığı yıksa ne olurdu ki , ne işe yarardı ? Bütün bunlar Marshall'ı yormuştu.

" Yoruldum." dedi sakin bir şekilde.  Yüzünde buruk bir gülümseme oluştu ve gerinip sesli bir şekilde esnedi. "Biliyor musun bazen çok tuhaf olduğunu düşünüyorum."dedi ve anlamsızca gülerek hıçkırmaya başladı. " Bazen senle konuşmak rahatlatıyor beni , ama bazen senden nefret ediyorum. Hem de çok" dedi ve yine hıçkırdı. " Beni anlamadığım bir şeye bağlıyorsun , muhtaç bırakıyorsun. Sende diğerlerinde olmayan ne var , Helen'de olmayan ne var mesela , beni öpsen iğrenir miyim acaba yine ?" diye sordu Marshall.  Ama sanki kendi kendine konuşuyor gibiydi.  Yavaşca kafasını Beyza'nın omzuna koydu. Koyar koymaz uyuyakaldı. Beyza bir an ne olduğunu şaşırdı ve omzundaki Marshall'a baktı. Söyledikleri karşısında donup kalmıştı.Kendine gelir gelmez hemen üstündeki montu çıkardı ve yuvarlayarak yastığa benzer bir şey yaptı ve kaldırımın üstüne koydu. Yavaşça Marshall'ın kafasını montun üstüne koydu. Kazak giydiğine şükretti Beyza.  Aralık ayının en soğuk günleri yaşanıyordu. Ne yapacağını bilemez bir halde bekliyor ve ne yapacağını düşünüyordu Beyza.  Bir süre Marshall'ı uyurken izledi. Hayır hayır bu doğru değildi. Ancak Beyza kendini engelleyemedi ve Marshall'ı izlemeye koyuldu. Kumral saçları vardı ve dağılmıştı. Kirpikleri bir erkeğe göre biraz daha uzundu. Uyurken daha tasasız ve mutlu görünüyordu. Çatık kaşları , uyurken düzleşiyor ve daha mutlu gösteriyordu Marshall'ı. Kalın dudakları vardı ve soğuğun da etkisiyle kırmızılaşmıştı. Beyza görür görmez hemen utanıp yüzünü döndürdü. Marshall'ın söyledikleri aklına gelince daha da yanmaya başladı yanakları. Hayır böyle şeyler düşünmemeliydi. Telefonunu eline alıp saate baktı.  Akşam ezanına yarım saat vardı. Telefonu alınca aklına William'ı aramak gelmişti. Ama numarası yoktu. Marshall'ın ceplerine bakmaya karar verdi. Belki telefonunda William'ın numarası vardır diyerek montunun ceplerine baktı ancak telefon burada yoktu. Pantolonunun cebindeki kabarıklığı görünce elini uzatıp almak istedi ama çekindi. Başka çaresi yoktu ama. Burada bekleyemezdi , Marshall'ı da böyle bırakamazdı . Elini cebine soktu ve mümkün olduğunca dokunmamaya çalışarak telefonu almayı başardı . William'ın adını rehberden buldu ve aramaya başladı. Ancak o zaman anlamıştı ellerinin titrediğini. William telefonu açar açmaz Beyza konuşmaya başladı . " William ben Beyza , Marshall şu an yanımda ve uyuyakaldı. Gelip alabilir misin ?" diye sordu Beyza . " Ş-şu an senin evinde mi ben anlamadım." dedi William.  " Ha-hayır. Sen bizim evin olduğu yere gel , zaten göreceksin."dedi Beyza ve telefonu kapattı.

Yaklaşık 15 dakika sonra William koşarak Beyza ve Marshall'ın yanına gitti. " Ne oldu burada , neden burada Marshall ? " diye sordu William merakla . " Bilmiyorum , çöp atmaya çıkmıştım ve Marshall'ı görüp yanına gittim. Biraz konuştuk ve birden uyuyakaldı. "dedi Beyza özetleyerek. "Hadi gel gidelim. " dedi William ve Beyza'nın itirazlarını kabul etmeyip Marshall'ı sırtına aldı ve yetimhaneye gittiler. William Marshall'ı yatırır yatırmaz Beyza'ya ısınsın diye sıcacık bir sıcak çikolata yaptı. "Senin çaylarının yerini tutmasa da , umarım içini ısıtır."dedi William gülerek. "Çikolataya kim hayır diyebilir."dedi Beyza da gülümseyerek. Biraz oturdular ve sıcak çikolatalarını içtiler.
" Marshall'ın bir problemi mi var William ?" diye sordu Beyza. " Sormam ne kadar doğru bilmiyorum ama."dedi.

" Her zaman bir derdi varmış gibi sanki. Kaşları her zaman çatık , biraz sessiz içine kapanık. İlk defa uyurken kaşlarını düz bir şekilde gördüm."dedi ve güldü."Birkaç kere de uyurken 'anne , baba ' diye sayıkladı. Acaba anne babasının hayatta olmaması omu etkiliyor olabilir mi?" diye sordu konuşmanın en sonunda Beyza.

William güvenip güvenmemekte kararsız kalmıştı. Daha topu topu 3-3.5 aydır tanıyordu Beyza'yı tabi buna tanımak denirse. Ancak içinden bir ses güvenmesini söylüyordu. Bu kız Marshall'ı iyi gözlemlemiş olmalıydı ki bunları söyleyebiliyordu. Ona diğer kızlar gibi 'bad boy' havalarında bakmamıl ve sadece meraktan soruyordu bunları. Çevredeki insanlar Marshall'ı o kadar yanlıl tanıyorlardı ki. Sessiz olmasını , belalara karışmasını sadece havalı buluyorlar ve bazıları korkuyorlardı. Ama kimse nedenini sorgulamıyordu. Bu çocuk neden kendi kabuğunun içine saklanmış ya da neden böyle davranıyor diye. Bir sürü salak kız onun bu kötü çocuk havasına ve gizemli olmasına hayran kalıyordu o kadar . Ama Beyza'nın böyle düşündüğünü sanmıyordu. O yüzden güvenmeye karar verdi Beyza'ya.

" Aramızdakiler sır olarak kalacaksa anlatabilirim. Ama Marshall duyarsa bu benim sonum demektir."dedi William ciddi bir şekilde.
" Buradan Marshall sana hiçbir şey yapamayacakmış gibi duruyor ama tamam , anlaştık. Ağzımdan laf çıkmayacak."dedi Beyza gülerek. William sıkıntıyla cümlelerine başladı. " Marshall bebekliğinden beri bu yetimhanede. Anne ve babası da bildiğim kadarıyla hayatta.  Marshall çok küçük yaştayken ailesi Marshall'ı buraya bırakmış ve bu yaşına kadar  da arayıp sormamışlar. Nedenini bilmiyorum ama bildiğim tek şey , bu Marshall'ın psikolojisini çok kötü etkiliyor. Kafasını dağıtmak için türlü yollara başvuruyor ama pek etki ettiğini sanmıyorum. Başka bir derdi varsa onu bilmiyorum. Bana bir şey anlatmıyor. Dediğin gibi biraz sessiz. Ama onu gerçekten tanısan , seveceğine eminim." Bazı bildiği şeyleri anlatmak istememişti William. O uüzden sadece bunları anlatmakla yetindi. Beyza , William konuşurken hiç lafını kesmemiş ve sessizce William'ı dinlemişti. Isındığını hissettiğinde eve gitmeye karar verdi ve William'a teşekkür etti. Hava çoktan kararmıştı  , eve nasıl gideceğini kara kara düşünürken kurtarıcı bir ses yetişti imdadına . " İstersen seni bırakabilirim. Geç oldu." dedi William . " Marshall'ı yalnız bırakma istersen." dedi Beyza ama , kesinlikle William'ın kendisini bırakmasını istiyordu.

Yolda yürürlerken Beyza kararsız kaldığı şeyi söylemeye karar verdi. Birazcık William'ın yüzüne baktı ve "Lily'den hoşlanıyorsun değil mi ? " diyr sordu.  William bu soru karşısında afalladı kaldı. Ne diyeceğini bilemedi.
" Nereden anladın , o kadar belli mi ? " demekle yetinebildi.
" Gözlerinden"dedi Beyza "Gözlerinden belli." William bunu duyunca sadece gülümsemekle yetindi. " İyi bir gözlemcisin. Nasıl anladın peki gözlerimden , merak ettim doğrusu. " dedi William.

Araştırdıklarıma göre  , bir insan her şeyi saklayabilir ama gözleri onu eleverir. Her şey gözlerde biter. En usta yalancı bile , dikkatli bir gözlemciye , gözleriyle taviz verir. Korkan birisi belli etmese de , gözleri onu ele verir bir şekilde.  Ve aşık bir insan hiç söylemese de , gözler konuşur onun yerine. Görğnce sevdiği bir insanı , pırıldar , gerçekten pırıldar. Onu gördüğünde göz bebekleri büyür ya da küçülür orasını bilemem ancak , mutlaka bir şekilde ele verir sahibi gözler." dedi Beyza.
" Peki ona söyleyecek misin ?" diyr sordu William.  Biraz sessizlik oldu.
"Hayır."dedi Beyza. "Ben sadece gözlemlerim. İnsanların özeline karışamam."dedi Beyza. Bu sırada eve vardılar ve vedalaşıp birbirlerinden ayrıldılar. Beyza içeri girip battaniyenin sıcaklığına kendini atarken , Marshall hala uyuyor ; Williamsa hala düşünüyordu...

Hayat Şimdi BaşlıyorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin