Müslüman?

4.4K 255 32
                                    

"Bundan sonra birlikte yaşayacak olmamız sizi de heyecanlandırmıyor mu beyler?" dedi Max bardaklara bira doldururken. Marshall, Max doldurmadan içmeyeceğini söyleyip bir bardak su istedi ve annesinin-hala anne demek tuhaf geliyordu- dediği şeye şaşırdı.

Marshall "Birlikte yaşamak mı?"dediğinde annesi bir an bile duraksamadan cevap verdi. "Tabiki de. Seni bulduk ve bir daha bırakmayacağız."dedi ve yine duygulandı. Kendisine açıkladıklarında ilk başta inanmamıştı Marshall'ın Chris olduğuna. Ama kanıtlar ortaya kondukça ve resimlere bakılınca, Max'in bunu kabullenmesi çok kolay olmuştu. Her daim oğluna sarılmak istiyor ve onu şevkatli kollarının arasından hiç ayırmamayı diliyordu. Marshall eve geldiğinden beri birçok fotoğrafını gösteriyor ve ordan oraya bir çocuk gibi koşturuyordu. Bir annenin ölüp ölmediğini bile bilemediği evladının kendilerini bulması Tanrı'dan Max'e en büyük lütuftu onun düşüncesine göre.

"Ah benim güzel, biricik oğlum. Sana acı çektirenlerin hepsine acı çektirmeyi dilerdim. Tanrı'nın gazabı onların üzerine olsun."dedi ve eşine birayı uzattı. "Anne ben burada kalamam."dediğinde Max hayretler içinde Marshall'a baktı.

" Ne demek burada kalamam!" dedi sesini yükselterek. "Ben biricik meleğimi bulmuşken bırakır mıyım sanıyorsun? Neler çektiğimi ve ne kadar gözyaşı döktüğümü bir ben bilirim."dedi ve ağlamaya başladı. Şu sıralar biraz hassas olduğu için her şey onu kırıyor ve sanki bu dünyadaki her şey kendisiyle oğlunu ayırmak için vardı.

"Sen elini yüzünü yıka tatlım ben de Chris ile konuşurum olur mu?"dedi Marshall'ın babası ve Max'i lavaboya gönderdikten sonra Marshall ile birlikte evin yukarı katına çıktılar. Odaya geçip kapıyı kapattıktan sonra karşılıklı oturdular ve lafa Marshall'ın babası başladı.

" Oğlum bunu seni suçlar tarzda sormuyorum öncelikle bunu bil. Ama neden burada bizimle kalmak istemiyorsun?"dediğinde Marshall'ın cevabı çoktan hazırdı.

" Baba biliyorum birbirimizi çok zor bulduk ve kavuştuk. Ama benim yaşadığım yerde bir hayatım var. Sevdiğim ve sıkı ilişkiler kurduğum arkadaşlarım, okumaktan zevk aldığım bir okulum, hatta... hatta sevdiğim birisi bile var. Benim bunları öylesine bırakıp burada yeni bir hayata başlamam çok zor. Zor günlerimde benim yanımda olan insanları öylesine bırakıp gidemem. Lütfen anla beni."dedi Marshall ve babasına baktığında babasının gülümsediği gördü. Gülümsemesine anlam verememişti. "Demek hoşlandığın bir kız var öyle mi?"dedi babası gülerek ve devam etti. " Hiç o tarz bir şey yaptınız mı?"dediğinde Marshall ilk önce anlamadı ama babasının bakışlarından ne demek istediğini anlamıştı. "Hayır hayır beni yanlış anladın baba. O, o tarz bir kız değil ve haberi yok."dedi Marshall utangaç bir şekilde. Babası Marshall'ın omzuna iki kere vurdu ve tekrardan gülmeye başladı. "Tamam seni utandırmayı kesiyorum."dedi ve devam etti. "Dediklerinde haklısın. Senden hayatını bırakıp buraya taşınmanı isteyemeyiz. Merak etme ben annene açıklayacağım."

Babası tam kalkarken Marshall babasını durdurdu. "Imm... baba seninle bir şey daha konuşmak istiyorum."dedi ve babasına oturmasını işaret etti.

" Ben ikinize de teşekkür etmek istiyorum. Çocukluğumda çok sıkıntılar çektim ve her zaman yalnız olduğumu düşündüm ve her daim yalnızlık hissi bürüdü ve ele geçirdi bedenimi. Mutsuzdum ve bir şeyler eksikti hep. Ama sizi bulup bunları öğrendim ve bu dünyada yalnız olmadığımı ve bana verilenleri fark ettim. Teşekkür ederim. O zamandan bu zamana çok şeyler değişti. Arkadaşlarım sayesinde daha konuşkan ve katılgan bir insan olup kabuğumdan çıkabildim. Ama şimdi her şey yerine oturdu ve ben... mutluyum. Tekrardan teşekkür ederim." dedikten sonra kendisinden beklenmeyen bir hareketle babasına sarıldı. Marshall sarıldığında huzura kavuştuğunu biraz da olsa hissetti. Ayağa kalktılar ve annesinin yanına gittiler.

Hayat Şimdi Başlıyorजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें