Hiç Değilse 20 Sene Kal Benimle...

869 24 2
                                    


Daire kapısını kapatınca önce ayakkabılarımdan başlayarak bir reklam filmindeymişim edasıyla üzerimdeki kıyafetleri teker teker çıkarıp, koridorda yavaş adımlarla yatak odasına doğru yürüyorum. Yatak odasına vardığımda üzerimde sadece iç çamaşırlarım kalıyor. Toprak çoktan uyumuş, onu uyandırmamak için odanın ışığını yakmıyor, koridordan süzülen ışıkla yetinmeye çalışıyorum. Sabah yatağın ayak ucuna bıraktığım geceliği alıp üzerime geçirdikten sonra  koridordaki ışığı söndürme zahmetine girmeden yorgunluktan ağırlaşan bedenimi yatağa bırakıyorum. Kendisini çoktan derin bir uykunun kollarına bırakmış Toprak, benim yatakta olduğumun farkında bile varmıyor, çok uykum olmasına rağmen koca bir bebeği anımsatan huzurlu yüzünü  izlemekten alamıyorum kendimi. Varlığım onun umurunda olmasa da, sadece yanımda uyuyor olması bile yetiyor bana. Suzan Hanım gibi boş bir eve, boş bir yatağa girmediğim için şanslı hissediyorum kendimi. Elimi, Toprak'ın birkaç gündür tıraş etmediği sakallarında gezdiriyorum sanırım içten içe uyanmasını istiyorum. Belkide aylardır ilk defa onun benimle konuşmasını böylesine fazla istiyorum. Bana en az yirmi sene daha bana katlanacağının, yirmi sene daha yanımda uyuyup uyanacağının sözünü vermesine öyle çok ihtiyacım varki...

Sakallarında gezdirdiğim elim bana istediğimi veriyor, gözlerini yavaşça açarken suratında yayılan bir gülümsemeyle ödüllendiriyor beni.

‘’Hayal’im’’ diyor.

‘’Hayatım’’ diye karşılık veriyorum.

Ona doğru eğilip, dudaklarım dudaklarına bastırıyorum beklemediği bir anda gelen bu öpücük, yüzündeki gülümsenin biraz daha büyümesine neden oluyor.

‘’Uykum var, yorgunum.’’ Diyor gülerek.

Onun gülen yüzü beni de gülümsetiyor. Çarpık, alaycı bir gülüş bir insana nasıl bu kadar çok yakışabilir?

‘’Ne kadar çok ortak noktamız var beyefendi inanmazsınız ben de çok yorgunum’’ diye karşılık veriyorum bu sözlere.
Yatağın kendime ait olan bölümüne doğru çekiliyorum yeniden, gerçekten de çok yorgunum. Yatağa uzanınca yorgunluğumu daha da çok hissediyorum. Ama dinlenmeye fırsat bulamadan kolumdan tutup kendine doğru çekiyor beni,  öyle sıkı sarıyor ki beni, kollarındaki her kasın hareketini hissedebiliyorum. İnsanlarla bırakın sarılıp uyumayı aynı yatağı bile paylaşamayan ben, bu gece bütün vücudumu saran bu kollarda büyük bir zevk alıyor, o kollarda huzuru buluyorum. Uykuya her ne kadar ihtiyacım olsa da onunla konuşmaya, bana yalnız olmadığımı hissettiren sesini duymaya daha fazla ihtiyacım var. Çok değil, daha bu sabah aklımdan geçen  düşüncelerle çelişecek  şekilde, uyumayıp sabaha kadar konuşmak istiyorum onunla

‘’Sence 20 sene sonrada böyle olabilir miyiz ?’’diye soruyorum.

‘’Güzelim, uyuyalım artık yarın uyanamayacaksın yoksa’’ diyerek alnıma bir öpücük konduruyor.

Burnumu göğsünde biraz gezdirdikten sonra kalbinin olduğu yere bir öpücük kondurduktan sonra burnumu iki göğüs kasının ortasına dayıyorum.

Saatin içimdeki bütün huzuru söküp alan sesiyle yataktan fırlamadan önce hatırlayabildiğim son şey saçlarımın arasında dolaşan elleri.

Ben yatakta oturup kendime gelmeye çalışırken, saat çalmaya devam ediyor.

Saati kapattıktan sonra yeniden yatağa uzanıp tek kolunu başının üzerine kaldırmış halde uykusuna devam eden Toprak'ın bütün çekiciliğine rağmen ayağa kalkıyorum. Dün Suzan Hanım'la yaptığımız konuşmadan sonra artan kaybetme korkumdan mıdır bilmiyorum, her zamanki halinden daha çekici görünüyor gözüme içimden "Allahım nolur biran önce akşam olsun" diye küçük bir dilekte bulunuyorum, akşam başıma gelecekleri bilemeden. Hızlıca duşumu alıp giyiniyorum kahve hazırlamak için bile halim yok. Evden ayrılmadan önce yatakta huzurlu uykusuna devam eden Toprak’a bakıyorum beline dolanan beyaz çarşaf ve kaslı vücuduyla Yunan heykellerin anımsatıyor bana. Ona, uyanınca okuyabilme için küçük bir not hazırlarken, bu notu okuduğunda yüzünde belirecek ve beyaz dişlerini tüm cömertliğiyle ortaya çıkaracak şekilde gülüşü geliyor gözümün önüne. Bu muhteşem görüntünün hayali bile yetiyor keyfimi yerine getirmeye .

“Günaydın. Yatağımda böyle yakışıklı birisini bırakıp gitmek zorunda olduğum için kızıyorum kendime.Akşamı iple çekiyorum. Öptüm”

Bir Hayal'in Peşinde (Tamamlandı) Where stories live. Discover now