Canımı Çok Yaktın ,Sakın Mutsuz Olayım Deme...

527 20 0
                                    

Sahile varıyorum, gürültüyü arkamda bırakıp. Herkes alışveriş derdine düştüğü için sahil her zamankinden daha sakin, daha boş . Denizin kenarın da bir ağacın gölgesine sığınmış düşünceli düşünceli oturan Toprak'ı görmemde zor olmuyor haliyle. Kalp atışlarım hızlanıyor onu görünce ,yeni bir şeyler var onda, eski Toprak değil sanki ama ne yazık ki bu engel değil ona yeniden yeniden aşık olmama. Keşke aşık olmasam ona , en azından yenisini  rahat bırakabilsem, bozmasam bu seferkini, ben yanılsam da mutlu olsalar Pelin'le diyorum bir yandan ama içime dokunuyor benim olmaması öte yandan. Ona doğru yaklaştığımı bile fark edemiyecek kadar dalgın adını söylediğimde şaşırıyor:
''Kusura bakma rahatsız mı ettim seni?''
''Yok ya dalmışım otursana.'' diyor yanını işaret ederek.
''Bu cümbüş ne sabah sabah.''
''Ne cümbüşü?''
''Otelinin içine pazar kurmuşlar haberin var mı?'' diyorum gülerek.
''Ha o mu? Organik pazar kuruyoruz her hafta hem köydekiler para kazanıyor hem de bilirsin şehir insanları organik kelimesini duyunca deliye dönüyorlar.''
''Peki neden hep kadınlar sosyal sorumluluk projen mi yoksa bu da?''
''Yoo özel bir kısıtlama yok aslında sadece kadın satıcılar olsun diye ama kadınlar geliyor genelde.''
''Anladım ee kahvaltı bitti mi?''
''Yok pazar olduğu günler kahvaltı yapmıyoruz daha fazla satış olsun diye ee bir sürü insan getiriyoruz insanların köylerine; rahatlarını, düzenleri bozuyoruz hiç değilse böyle ufak bir faydamız olsun değil mi?''
''Çok ince düşünmüşsün, hep öylesin zaten. Senin gördüklerini görebilmek çok zor benim gibi normal insanlar için keşke senin gibi düşünebilsem bende''
Ona doğru dönüyorum bu sözleri söylerken, onun gözleri hala boşlukta böylesi daha iyi onu izlediğimi fark etmeden önce vakit kazandırıyor bana; uzayan sakallarını, esmerleşen tenini , farklı bakan gözlerini, değişen mimiklerini izlemek için. Ne kadar büyümüş 7 ay da? Nasıl yakışıklı anlatamıyorum bile, dedim ya yeniden aşık oluyorum ona, hem de bir öncekinden bile daha fazla. tutamıyorum kendimi. Sözlerim bitince bir öpücük konduruyorum yanağına, o kadar hızlı ki ne olduğunu bile anlamıyor. Suçumu biliyorum, başkasının o artık böyle öpmeye hakkım yok onu çok iyi biliyorum bunu ama bazen yapılması gerekeni yapmak zor bazen günahlar çok davetkar. Karşı koyamıyor insan içindeki şeytana.Onunda yüzü dönüyor bana, çok tehlikeli bir yakınlıktayız birbirimize uzatsak dudaklarımızı değecek. Gözlerimi kapatıp teslim oluyorum ona. Bütün günahımın, suçumun sorumluluğunu bırakıyorum omuzlarına. Sen kır kalemi, sen karar ver diyorum. İster itle uzaklaştır beni kendinden, ister tut kollarımdan daha da yaklaştır kendine,ister bastır dudaklarını dudaklarıma artık karar senin.
''Hayal'' diyor mırıldanır bir sesle.  Nefesi vuruyor yüzüme daha da sabırsızlanıyorum artık.

''Efendim'' diyorum hala kapalı olan gözlerim yavaş yavaş açılırken . Ama Toprak konuşmuyor onun yerine gözlerini ayırmadan gözlerimden küçük bir kutu bırakıyor avuçlarımın içine, gözlerim, gözlerinden avucuma kayıyor. Elimde kapağı açılmış bir yüzük kutusu içinde minicik mavi taşıyla göz alan bir yüzük. 

Sesim titriyor şaşkınlıktan ''B bu ne?''  
''Bunu yapmamalıyız.''Diyor sadece.
Anlayamıyorum onu bu yüzük nereden çıktı? Neyi yapmamalıyız?
''Ben Pelin'e evlenme teklif edeceğim.'' Diyor. Birden bire sesi yükseliyor, kulaklarım çınlatıyor, kalbimi ikiye bölüyor. Arkadaki ağaca yaslanıyorum  hızlıca, konuşmak istiyorum ama nasıl? Ağızımı açsam, zaten zar zor tutuğum yaşlar dökülecek gözlerimden , sesim çatlayacak . Tamam hata yaptım, kabul ediyorum ama cezam bu kadar büyük mü olmalıydı gerçekten bu kadarını hakketmiş miydim? Dudakları dudaklarıma bu kadar yakınken, kokusunu bu kadar yakından duyarken, elleri, ellerimin içindeyken, sahip olmak istediğim her şeye bu kadar yakın dururken, yeniden benim olma ihtimaline bu kadar yakınken; onu artık tamamen kaybettiğim gerçeği çarpıyor yüzüme. Gerçek bir tokat atılsaydı bana acıtamazdı bu kadar canımı eminim buna.Bu yüzüğün bende ne işi var öyleyse? Niye bana veriyor bunu? Neden gösteriyor bana? Neler kaybettiğimi mi gösteriyor aklınca? Benden nefret etmiyor sanmıştım, yanılmışım. Bana kucak açıp, kol kanat gerdiğini düşünmüştüm. Nasıl safmışım oysa o sadece kendi mutluluğuna şahit etmek istemiş demek ki beni. Bana her şeyi verdi burada, bir sürü Hayal kurdurdu, bizi dışarıdan gören birisi rahatlıkla evlenme teklifi edilen kişinin ben olduğumu düşünebilirdi, ama öyle olmadı verdiği her şeyi hızlıca çekip aldı elimden. Kendince cezalandırdı beni belki de.
''Bir şey demeyecek misin?''
Kafamı hayır anlamında sallıyorum.
''Bir şey söylemeye hakkım da yok zaten.'' Bunu kızdığım için söylemiyorum, doğru olan bu . Hepimiz tercihler yapıyor ve onun sonuçlarına katlanıyoruz. Bu da Toprak'ın seçimi. Toprak bu kararı benim ona dönmeye hazır olduğumu bile bile verdi. Belki Pelin'i daha çok seviyor beni sevdiğinden, belki bana bir kere daha güvenemiyor , belki de tamamen farklı sebepleri var. Önemi yok benim için artık.
Zar zor kalkıyorum ayağa ''Mutluluklar'' diyorum bu kısacık kelime bile titretiyor sesimi . Buradan uzaklaşmam lazım ama Toprak'ın bileğimdeki eli izin vermiyor adım atmama elimden güç alıp o da ayağa kalkıyor elerinin arasına alıyor yüzümü. Dayanamıyorum daha fazla bir kaç damla yaş sızıyor göz pınarlarımdan elleriyle siliyor. Ellerini tutup aşağı indirirken farkedebiliyorum hala elimde tutuğumun kutuyu elinin birisini alıp yerşetiriyorum avucumun içine gözlerim ayırmadan gözlerinden , öbür elimde tutuğum kutuyu bırakıyorum avucunun içine. ''Sakın'' diyorum ''Sakın mutsuz olayım deme''.

Bir Hayal'in Peşinde (Tamamlandı) Where stories live. Discover now