Tek Sebebi Var O da Sensin...

524 19 0
                                    


Sıra sıra dizili hepside güzel gözüken karnımdaki gurultuları artıran cinsten yemeklerle doldurdurduktan sonra tabağımı, Sevda Abla’ya teşekkür edip masama dönüyorum. Kafamı çevirince masada oturan Toprak’la gözgöze geliyoruz bir şey farkediyorum. Bütün bu güzelliklerin sebebi o, uzun süredir onsuz kaldıktan sonra onu yeniden görmek yaz gününde içilen buz gibi su gibi ruhumu serinletiyor, her şeyi olduğundan çok güzel görüyorum o kadar özlemişim ki onu ,ona kavuşunca geliyor yaz bana, uzun uzun cümleler kurdum ama en iyi anlatan şey şu anı huzur ve size önerim nereydeyse huzurunuz gidin bulun onu bu duygu bambaşka, daha önce yaşadıklarıma hiç benzemiyor bile . Belki aranızda sanki ilk defa gördün onu nasıl ilk defa böyle hissediyorsun diyen vardır. Bende bilmiyorum ama onu ilk defa böyle gördüm tam olması gereken yerde bütün gölgelerinden arınmış o da bulmuş aradığı huzuru ama bende değil. Pelin farkediyor bu saniyelik bakışmayı ,ikimizi hatta üçümüz de hazırlıksız yakalayan göz temasını; rahatsız oluyor haliyle . Ona kızmam mümkün değil onun hiç bir suçu yok ortada bıraktığınız değerli şeylerin sorumluluğu tamamen size ait eğer birisi onları alırsa bıraktığınız yerden bir şey demeye hakkınız kalmıyor malasef. Pelin yine iyi sabrediyor aslında kim koşarak gelip sevgilisinin boynuna atlayan gizemli kadını sever ki? Masaya doğru çekinerek yürümeye başlıyorum, umarım önündeki suyu suratıma atmaz ya da tabağını kafama boca etmez. Neyseki Pelin benden daha aklı başında bir kadında yapmıyor böyle şeyler.

Pelin sessizliği dağıtıyor:

‘’Nasıl beğendin mi buraları? Gerçi cennet gibi bir yer oldu burası kim sevmezki burayı?’’

Cevap vermeye fırsat bulamıyorum bile Toprak giriyor lafa:

‘’Hayal sevmez böyle yerleri, İstanbul aşığı o, bizim gibi Egecilerden değil.’’

Pelin hayatında duyduğu en garip şeyi duymuş gibi  şaşırıyor ona plansız attığım onca golden sonra böyle bir fırsat yakalayan Pelin bunu kaçırmak istemiyor:

‘’Ayy insan nasıl sever İstanbul'u ? Ben kaçarak geldim buralara iyi ki de gelmişim’’ diyor. Toprak'ın elini tutup bana nispet yapa yapa öpüyor Toprak' ı daha 5 dakika önce bana gıcık olmasına bile hak verdiğim Pelin çirkinleşmeye başlıyor gözümde . İnsanları tipi , adı yüzünden ayrıştırmayı istememde kızın adı Pelin,  anne babası daha doğduğu gün plaza kızı olmasına karar vermişler onun ,ayrıca saçları boyalı, masanın üzerinde bilmem kaç faktör güneş kremin duruyor kremsiz güneşe çıkamıyor daha, bu Ege ‘de doğmuş büyümüş Ege’den uzak kalamayacak kız havaları da ne, bakın Sevda Abla’ya güneşten saklanmak için buluyor mu kendini kremlere, boyatmış mı saçını başını? Sadece Pelin'in ki değil göstermelik olan Toprak'ta ne ara Egeli olmuş bu kadar hem de Pelin'le birlikte olmuş  ama benim de Pelin’in atağına verecek cevabım var elbet.
''Ben İstanbul'u sevmedim hiç bir zaman, içindeki insanları sevdim her şeyim oradaydı Toprak, arkadaşlarım, evim ama gittiler (Toprak’a dönüp bakıyorum) o zaman İstanbul kaybetti anlamını benim için. Ayırıca gerçekten de cennet gibiymiş burası haklısın‘’

Bu cümlem Pelin'in kafasında ufacık bir belkide eski sevgilisi değildir düşüncesi varsa bile (ki sanmıyorum) onu koparıp alıyor bu aynı zamanda savaşmaya hazırım da demek Toprak'ın hala bana yeni bir şehri sevdirecek gücü var benim üzerimde demek. Pelin diyecek bir şey bulamıyor ama sessizliği bile aklımdan geçen her şeyi anladığının kanıtı .Toprak'ın beni anladığına zaten eminim. Oysa ben buraya kimseyi ayırmaya gelmedim böyle şeyler zorlamaya gelmez iddialı sözlerime rağmen onları ayırmak gibi bir planım yok, hiç olmadı.Ancak hissettiğim şey bu ilişkinin çokta uzun soluklu olmayacağı çünkü Pelin her ne kadar beni bir şehri sevmem konusunda suçlasa da, o benden bile daha alışık şehirdeki yaşam tazına.

Bir Hayal'in Peşinde (Tamamlandı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin