Zaferin Büyüğü Küçüğü Yoktur...

523 20 0
                                    

Emre ile Sevda işlerinin başına dönerken biz de Ayşe’yle başbaşa kalıyoruz. Ayşe o kadar istekli ki ee zamanı kısıtlı ne de olsa arkadaşları geldikleri ülkeye dönmeden öğrenmesi lazım İngilizceyi.

‘’Peki o zaman Ayşe şimdi biz insanların yanına ilk gittiğimizde ne deriz ?’’

‘’Merhaba’’

‘’Aynen öyle o zaman sende arkadaşarını ilk gördüğünde Hello ya da Hi diyeceksin.’’

Tekrar ediyor söylediklerimi aklında tutabilmek için.

‘’Sonrada kendini tanıtman lazım değil mi?  ‘’

Kafasını sallıyor onaylamak için

‘’O zaman da I am Ayşe diyeceksin sonrada onlara soracaksın what is your name? diye anlaştık mı?’’

‘’Yes’’diyor gülüyorum ona ‘’Bu kadar mı?’’ diye soruyor, daha çok gülüyorum

‘’Hiç bu kadar olur mu? Ayşecim .’’ diyorum ‘’Ne oldu yoruldun mu yoksa?’’

‘’Yokta’’ kafasıyla arkamda kalan bir yeri işaret ediyor. Beyaz tenleri, güneşten kızarmış, sarışın aileyi görüyorum yanlarında biri kız, biri erkek iki sarışın çocuk var kız aşağı yukarı Ayşe yaşlarında erkek çocuk biraz daha küçük duruyor.

‘’Ayşe diyorum sana bir şey daha öğreticem şimdi insanlarla tanışınca ne diyoruz memnun oldum değil mi? İşte bu da nice to meet you demek.Şimdi şöyle yapıyoruz sen bu öğrettiklerimin git bir pratiğini yap ben de yakınlarda bir yerlerde güneşleneyim yardımıma ihtiyacın olursa gelirsin diyorum.’’

Ayşe çocukların yanına giderken ben de anne babanın yanına gidip selam veriyorum. Onlarında  selamını aldıktan sonra, beş altı dakikalık ufak bir sohbet sırasında diğer iki çocukla birlikte yanımda beliren Ayşe’yi fark ediyorum. Ayşe yine çok heyecanlı

‘’Hayal Abla biliyor musun? Ben Lisa ve Kevin’a Türkçe öğretim.’’diyor  mutlulukla

Ayşe’nin cümlesi biter bitmez Lisa ve Kevin ‘’Merhaba’’ diyor dönmeyen dilleriyle.

Bu kız çıldırtıyor resmen beni. Bu nasıl enerji , nasıl heyecan ? Ufacık bir şey bile nasıl mutlu ediyor onu .O bizim küçücük, insanlara öğretecek hiç bir şeyi olmadığını düşünen Ayşe’den bir hayat dersi daha işte zaferin büyüğü küçüğü olmaz. Ayşe de biliyor elbet Türkçe bir kelimeden ibaret değil ama ne fark eder ortak bildikleri paylaştıkları kelimeler var artık yavaş yavaş öğrenirler birbirlerinin dillerini bir kere merhaba dedikten, hayatına aldıktan sonra bir insanı gerisi gelir elbet.

‘’Aferin Ayşe sana, bir de öğretecek bir şeyim yok diyorsun.’’ Diyorum gülerek

Ayşe yeni arkadaşlarıyla oynarken ben de yeni arkadaşlarımla gülümseyip güneşlemeye başlıyorum. Biz yetişkinler, görüp geçirdeklerimizden midir bilinmez çocukların kurduğu gibi kolayca kuramıyoruz arkadaşlıkları, onlar kadar akıcı olamıyor sohbetlerimiz.  Sanırım büyük bir güven problemimiz var bir yabancıdan gelen basit selamı bile almaktan çekiniyoruz çoğu zaman.

Bir Hayal'in Peşinde (Tamamlandı) Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt