16) Songül, İstanbul'da

742 13 0
                                    

      Uzun bir otobüs yolculuğundan sonra İstanbul'a geldi. Annesinin geleceğinden haberi yoktu. Çocukluğunun geçtiği mahalleye geldiğinde içi bir tuhaf olmuştu. Apartmanın yanına yaklaştığında yeni park yapıldığını gördü. Zile basıp beklemeye başladı. Kapı bir türlü açılmıyordu. Daha sonra apartmanın yanına gelerek evin camına birkaç defa vurdu. Ne yapacağını bilemeyen Songül arkasını döndüğünde, ilk aşkı Yasin'in annesini pencerede gördü. Yavaş adımlarla yaklaştı.

– Necla Teyze.

– Efendim Kızım.

– Tanıdın mı? Ben Songül.

– Hangi Songül?

Gözlerinin altı torbalanmış, cildi solmuş ve çok zayıflamış olan Songül'ü önce tanıyamadı Necla Hanım. Arkasına dönen Songül, apartmanı gösterdi.

– Sevim'in kızıyım ben Necla teyze. Nasıl tanımazsın beni?

– Ay kızım, şimdi tanıdım. Ne oldu sana böyle?

– Kötü zamanlar geçirdim ama şimdi iyiyim.

– Eee, nasılsın?

– İyiyim. Annemlerin ziline bastım ama açan olmadı, nerede olduklarını biliyor musun?

– Senin haberin yok mu?

– Neyden haberim yok mu?

– Sizin apartmanın yanına park yapılma esnasında kepçeler ne yaptıysa artık bina zarar gördüğü için belediye de oturulamaz raporu verdi. Annenlere, Kâğıthane'de başka bir yer gösterip evi boşaltmaları söylendi, annen söylemedi mi sana?

– Yoo, bana bir şey söylemedi.

– İçeri gel, anneni arayalım. Sana oturdukları yeri tarif etsin. Ben de yeni evlerini bilmiyorum.

Doğup büyüdüğü ev yıkılacağı için çok üzülmüştü Songül. Necla Hanım'ın açtığı dış kapıdan içeri girdi. Daire kapısında beklerken elinde telefon olan Necla Hanım "çalıyor" dedikten sonra diğer eliyle de Songül'ü içeri davet etti. Songül'de sağ elini kaldırıp "gerek yok" der gibi hareket yaptı. Necla, "açtı, al konuş" diyerek telefonu Songül'e uzattı.

– Alooo.

– Efendim Necla.

– Anne, benim ben Songül.

Annesi biran duraksadı. Derin bir nefes aldıktan sonra, boğuk bir ses tonuyla.

– Kızım, sen misin?

– Benim anne benim.

– Ay kızım kusura bakma, kafam çok karışık. Sen şimdi Necla teyzende misin?

– Evet anne.

– Ne zaman geldin?

– Daha yeni indim otobüsten.

– Sana yeni evimizi tarif edeyim, hemen gel. Çok özledim seni.

Songül, evin tarifini aldıktan sonra telefonu kapattı. Necla Hanım'a teşekkür edeceği sırada:

– Songül doğum yapmışsın. Kızın olmuş.

– Evet, Necla teyze.

– Allah analı babalı büyütsün, bahtı güzel olsun.

– Amin.

– Yasin de nişanlandı, yakında evlenecek.

Yasin'in nişanlandığını yeni öğrenen Songül:

– Allah tamamına erdirsin, umarım mutlu bir evliliği olur.

– İnşallah.

– Necla teyze ben gideyim artık, her şey için teşekkür ederim.

– Allaha emanet ol kızım.

Songül, taksi ile annesinin tarif ettiği, yapımı devam etmekte olan binaların önüne geldi. Çok sayıda yüksek binalar vardı ama daha bitmediği için dairelerin çoğu boştu. Taksiden indi ve apartmanın önüne geldi, iki numaralı zile bastı. Otomatın sesi ile kapıyı iterek içeri girdi. Sağdaki ilk daire kapısında dört yazıyordu. "Bir alt kat olmalı" diye düşündü. Merdivenlerden aşağı indiğinde iki numaralı dairenin önüne geldi. Zile basar basmaz kapıyı annesi açtı. Anne ve kız hem ağlıyor hem de birbirlerine sıkı sıkı sarılıyordu.

– Canım kızım benim. Hoş geldin, içeri gel, bekleme dışarıda.

Songül, içeri girdiğinde şok olmuştu. İçeride burun kemiklerini sızlatan rutubet kokusu vardı. Sıvaların tamamı bitmediği için bazı odaların duvarları sadece tuğlaydı. Mutfak tezgâhı daha yapılmamıştı ve yerler de halıya benzeyen bir malzeme ile kaplanmıştı.

– Anne, size burayı mı verdiler?

– Evet kızım. Evin yıkılma tehlikesi olunca, alelacele buraya taşınmamızı söylediler. Ne olacak bilmiyorum. Burada yaşamaya çalışıyorum işte.

– Babam?

– Kızım, sana söylemek istemedim ama babanı dört gün önce kaybettik.

Babasının öldüğünü öğrenen Songül, onun mahvettiğini düşündüğü hayalleri gözlerinin önünde canlandı.

– Nereye gömdüler?

– Hasdal Mezarlığı'na.

– Yarın mezarına gidelim, ona söylemek istediklerim var.

– Tamam kızım gideriz. Şimdi gel otur. Yol yorgunusundur.

Songül ve annesi, geldikleri durumu, eski yaşantılarını ve neden böyle olduklarını konuştular.

– Anne, ablamdan haber alıyor musun? Ne yapıyormuş?

– Uzun süredir aramıyor, bana verdiği numaraya da ulaşılamıyor. Bilmiyorum açıkçası.

– İnşallah iyidir, bari o mutlu olsun.

Songül, sabah camlar açılmadan yatılması mümkün olmayan rutubetli evde uyandı. Babası ile konuşmak için bir an önce mezarlığa gitmek istiyordu. Kâğıthane'den otobüse bindiler ve Hasdal Mezarlığı'nın önünde indiler. Songül, babasına söylemek istediklerini düşünerek mezarlığın içinde yürümeye başladı. Anne kız, açık kahverengi toprağın önüne geldiler. Yükseltinin başındaki tahtanın üzerini okudu.

"Kenan İpek"

Ruhuna Fatiha

Annesine dönerek;

– Anne, beni biraz babamla yalnız bırakır mısın?

dedikten sonra ellerini açarak dua etti. Annesi uzaklaştıktan sonra babası ile konuşmaya başladı.

Songül (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now