63) Songül, Derya'nın Evine Yerleşiyor

516 3 0
                                    

      Songül, o gece hiç uyumadı. Birkaç parça kıyafetini poşete koydu. Hava yavaş yavaş aydınlanmaya başladığında, "bir daha asla buraya dönmem" diye aklından geçirdi ve evden çıktı.

Derya'nın evinin önüne geldi, beklemeye başladı. Apartmanın önündeki mermerin üzerinde birkaç saat oturduktan sonra Derya'yı aradı.

– Efendim abla.

Songül önce konuşmakta zorlandı, titrek bir ses tonuyla:

– Derya, bu saatte rahatsız ettim ama evde misin?

– Evdeyim abla, bir şey mi oldu?

– Ben kapıdayım.

– Hemen açıyorum.

Kısa bir süre sonra kapının otomatının sesini duydu, ardından da apartmandan içeri girdi. Kapıda beklemekte olan Derya, Gözleri kıpkırmızı olmuş Songül'ün omuzlarından tuttu.

– Abla, neyin var senin, bu ne hal?

– Gözde'nin evinden ayrıldım. Gidecek başka bir yerimde yoktu.

– Gel abla gel.

Derya, Songül'ün elindeki poşeti aldı. Salondaki çekyata oturttu.

– Ben şimdi kahvaltı hazırlayayım. Sen de dinlen, donmuşsun dışarıda.

dedikten sonra salondan ayrıldı. Kahvaltıyı hazırlayıp salona geldiğinde, kafası geriye doğru uyuyakalmış Songül'ü uyandırmadan üzerine battaniye örttü, mutfağa geri döndü.

Songül, kısa bir süre sonra uyandıktan sonra ağır hareketlerle ayağa kalktı, kulağına gelen müziğe doğru yürümeye başladı. Mutfağa geldiğinde elinde sigara, önünde kahvesini yudumlayan Derya'nın telefonundan müzik dinlediğini gördü. Songül'ü fark eden Derya:

– Abla, uyanmışsın. Müzik mi uyandırdı yoksa?

– Yok be canım, müziğin sesi zaten kısık, yaşadıklarım uyandırdı.

Hemen yanındaki sandalyeye oturdu Songül.

– Derya, sigaran var mı?

Derya, sigara paketinden bir tane çıkartıp yaktıktan sonra Songül'e uzattı. Kahve yapmak için arkasını döndü ve:

– Abla, olanları anlatmak istersen dinlerim.

– Anlatacak bir şey yok aslında. Ben bu dünyaya acı çekmeye gelmişim, neyi tutsam elimde kalıyor. Tam nefes aldım diyorum nefesim tekrar kesiliyor.

Arkasını döndü Derya ve Songül'ün tam karşısına oturdu.

– Abla, benim birkaç yıl önceki halimi görseydin böyle düşünmezdin. Kaç kere uyuşturucu komasına girdiğimi hatırlamıyorum. Annem yüzüme karşı "öl, öl de en azından nerde olduğunu bilirim" demişti. O günleri hiç unutmadım. Yirmi üç yaşındayım ama kendimi çok yaşlı hissediyorum. Buraya gelmene o kadar sevindim ki bilemezsin. Her şey zamanla düzelecektir, göreceksin...

– İnşallah öyle olur. Abinle benim durumumu konuştun mu?

– Konuşamadım, zaten dün gece geldi işten. Odasında hâlâ uyuyor. Fırsat olmadı, uyansın konuşurum.

– Hem konuşsan ne olacak ki. Zoraki bir şekilde kalıcı misafir oldum.

– Abla, ben de abimde çok iğrenç ve acılı hayatlar yaşadık. Çaresizliğin ne olduğunu iyi biliriz. Senin gibi tertemiz kalpli, kalbinin güzelliği yüzüne vurmuş birisini ben bırakmak istesem abim buna izin vermez. Bu evde istediğin kadar kalabilirsin.

Birkaç dakika önce uyanmış olan Yalçın, mutfak kapısının kenarında konuşmaları dinliyordu. Songül devam etti:

– Biraz kendimi topladığımda ayrı eve çıkarım. Sizi uzun süre rahatsız etmem. Ne diyeceğimi de bilmiyorum.

Yalçın, mutfak kapısından içeri girdi, birkaç adım attıktan sonra:

– "Hoş bulduk" diyebilirsin mesela.

Yalçın'ı gören Songül irkilmiş, dediğinden de hiçbir şey anlamamıştı.

– Dediğini anlamadım Yalçın.

– Kardeşimin de dediği gibi, bu evde istediğin kadar kalabilirsin. Hoş geldin...

Songül hiçbir şey söylemeden başını öne eğdi. Derya hızlı bir şekilde arkasını döndü ve abisine göz işareti yaparak konuyu değiştirdi.

– Günaydın abi, erken uyanmışsın.

Uyumak mümkün mü? Yan komşununmatkap sesine uyandım. Delik açmıyor sanki duvarın yerini değiştiriyor.

Songül (Kitap Oldu)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang