33) Seyhan'ın Müşterileri Geliyor

580 6 0
                                    

4 gün sonra...

– Günaydın Bacım, hadi uyan.

– Günaydın abla.

– Bak bugün biraz daha iyisin, yüzünün şişi inmiş. Kalk kahvaltımızı yapalım da ağrı kesicilerini iç.

– Tamam abla, kalkıyorum.

– Rahat uyuyabildin mi?

– Karmakarışık rüyalar gördüm, o şerefsiz de vardı içinde.

– Boş ver şimdi onu, kurtuldun artık. Yatak rahat geldi galiba, hiç kalkmak istemiyorsun.

Songül, muzip bir şekilde gülümsedikten sonra, kollarını ve bacaklarını uzatıp gerinerek esnedi.

– Yıllardır koltukta yatan birisi olarak bu yatak gerçekten güzel geldi, hiç kalkasım yok.

– İşte hep böyle gülümse, her şey yoluna girecek merak etme.

– Abla, akşam arkadaşlarının geleceğini söylemiştin, kaç gibi gelecekler?

– Sekiz gibi bacım.

– Tamam abla, sen odadan çık da üzerimi giyeyim.

– Kız, ablanım ben, benden de mi çekiniyorsun?

– Ablaa, lütfen ya.

Gülümsedi Seyhan.

– Tamam tamam çıkıyorum. Ablasından utanan bir kardeşim var.

Songül yataktan kalktı. Ablasının ona aldığı sabahlığı giydi, dolabın aynasına baktığında, yüzündeki şişlerin gerçekten düzelmek üzere olduğunu gördü ama morluklar hâlâ çok belirgindi. Odadan çıkıp tuvalete giderken ablasının mutfakta hazırladığı kahvaltı masasını gördü.

– Hadi acele et, koydum çayları, soğumadan yapalım kahvaltımızı.

– Geliyorum abla.

Banyodan çıkan Songül, ablasının karşısına oturdu.

– Bacıma bak sen, sabahları ne kadar da güzel olurmuş. Tabağındaki her şey bitecek, ona göre.

Hafifçe gülümsedi Songül.

– Tamam. Abla telefonum nerde?

– Hayır, biraz daha düzeldikten sonra vereceğim telefonunu.

Songül, Poyraz konusunu ablasına söylemesi gerektiğini düşündü.

– Abla, ben geçenlerde biri ile tanıştım.

– Nasıl yani?

– İsmi Poyraz, inşaat işleri yapıyor.

– Müteahhit falan mı?

– Sanırım. İnşaat işleri yapıyor işte.

– Eeee devam et...

– Bir görsen aynı babam. Onun yanında çok huzurlu hissediyorum kendimi.

– Bacım, senin hayatına karışacak değilim ama erkeklere güven olmaz.

– Öyle deme abla, Poyraz'da farklı bir şey var. Sanki aynı acıları çekmişiz. Ne söyleyeceğimi önceden biliyor gibi...

– İyi ama ben bu adamla tanışmak istiyorum.

– Daha ortada bir şey yok. İki kere buluşup çay içtik, hepsi bu kadar.

– Ne fark eder? Hem aynı babam diyerek durumu hafifleştirme. Babamın ikimize de neler yaptığı ortada. Hâlâ onları seviyor olman çok garip.

– Ben on beş yaşımdan önceki babamı hatırlamak istiyorum. Sonrası karanlık zaten.

– Onları konuşunca sinirlerim geriliyor.

Kahvaltılarını yapan iki kardeş masayı topladılar, Seyhan'ın akşam gelecek misafirleri için hazırlık yapması gerekiyordu.

– Bacım, alışveriş için dışarı çıkacağım, sen de gelmek ister misin?

– Yok abla, sen git. Ben bu şekilde dışarı çıkmak istemiyorum.

– Sen bilirsin, ben de geç kalmam zaten. Yeni filmler aldım, canın sıkılırsa onlardan izlersin. Bir şey istiyor musun dışarıdan?

– Yok abla, sağ ol.

Seyhan dışarı çıktıktan kısa bir süre sonra Songül, salondaki koltuğun üzerinde uyuyakaldı. Elinde poşetlerle gelen Seyhan, Songül'ün uyuduğunu görünce sessizce mutfağa gitti. Elindeki poşetleri mutfağa bıraktı ve banyoya girdi. Duş aldı, saçlarına fön çekti ve mutfakta hazırlık yapmaya başladı. Uyanan Songül de mutfağa geldi.

– Yine uyuyakalmışım abla, kendimi çok halsiz hissediyorum. Sen yeni mi geldin?

– Birkaç saat oldu bacım.

– Abla, kaç misafirin gelecek?

– İki.

– İkisi de erkek mi?

Seyhan, alaycı bir gülümseme ile:

– Yok ikisi de kadın, gün yapacağız akşama.

– Ne bileyim abla, niye dalga geçiyorsun?

– Yok bacım, dalga geçmiyorum da, benim misafirlerimin cinsiyeti ne olabilir ki? Gözde'nin yanında çalıştığım dönemden kalan müşterilerim işte. Sohbet ve alkol ortamını çok severler. Gelmişken de kafa yağını boşaltmak istiyorlar.

– O ne demek be abla, kafa yağı falan?

– Boş ver şimdi sen onu, onlar geldiğinde odana geçersin.

– Tamam da adamlar iki kişi gelecek diyorsun, nasıl olacak o iş

– Hangi iş?

– O iş işte, anlamazdan gelme.

– Sıra sıra alacağım odaya, hiç yapmadığım şey değil.

Çok şaşırmıştı Songül. Ayrıntıları daha fazla duymak istemediği için konuyu değiştirdi.

– Yardım etmemi ister misin?

– Poşetin içinde kuruyemişler var, onları çerezliklere koyabilirsin, gelmelerine çok az kaldı.

Bu sırada Seyhan'ın telefonu çaldı,

– Efendim Baran.

– Kız, neredesin?

– Nerde olacağım, evdeyim.

– Duş aldın mı?

– Söylemesen almayacaktım, hatırlattığın iyi oldu. Aldım tabi!

– Sen şimdi mis gibi kokuyorsundur.

– Sapıklığını akşama sakla. Oyalama beni, hazırlık yapıyorum.

– Fazla hazırlık yapma, yiyeceğim seni.

– Yersin, yersin de, kaç gibi burada olursunuz?

– Yoldayız, yarım saate kadar oradayız.

– Yine o arkacı ile geliyorsun değil mi?

Seyhan ve Baran'ın konuşmalarını arabayı kullanan Polat duymuş ve çok sinirlenmişti.

– Heee, onunla geliyorum.

– Ulan adamın fantezileri bitmiyor, bu sefer rakam farklı olacak, söyleyeyim de...

– Geldiğimizde bunu ona söylersin.

– Söyleriz, oyalama beni, kapattım.

Songül (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now