35) Yasemin, Songül'ü Yanına Geliyor

583 6 0
                                    

Sabah erken kalkmıştı Songül, ablasının oda kapısı açıktı. İçeri baktığında Seyhan çarşafın altına girmiş yatıyordu. Odanın içine biraz daha girdi. Ablasının nefes aldığına emin olduktan sonra odadan çıktı. Dış kapının önündeki yere saçılmış paraları topladı ve kapının arkasındaki ayakkabılığın en üst çekmecesine koydu. Ablasını uyandırmamak için çok sessiz hareket ediyordu. Dün geceden kalan masanın üzerine baktığında, aklına Yasin ile yaptıkları geldi. Yasin de uyuşturucu aldığında masayı toplamak Songül'e kalıyordu.

"Yoksa ablam da mı uyuşturucu kullanıyor?"

Mutfaktan aldığı çöp poşetine masada ne varsa doldurdu, apartman görevlisinin alması için dış kapının önüne bıraktı ve salona geri geldi.

Ablası ona yeni hat aldığı için telefonunda sadece üç kişi kayıtlıydı. Ablası, kızı ve Poyraz. Poyraz'a "Günaydın" mesajı yazdıktan sonra elinden telefonu bıraktı, televizyonu açtı.

Sabahın köründe hiçbir şey yoktu televizyonda. Kanallara bakarken, bir programdaki alt yazı dikkatini çekti.

"ERKEN YAŞTA EVLENDİRİLMİŞ OLAN HATİCE'NİN

ÖLÜMÜNDEN BABASI MI SUÇLU?"

Songül "Ne kadar da bana benziyor Hatice'nin kaderi. Aramızdaki tek fark o toprak altında, bense üstündeyim. Babam mıydı acaba beni ölüme terk eden, belki Yasin'dir" diye mırıldandığı sırada kapı çaldı. Ablasının uyanmaması için hızlı bir şekilde kapının üzerindeki delikten baktı. Gelen arkadaşı Yasemin'di. Kapıyı hemen açtı.

– Yasemin, nasıl buldun beni?

– İnsan önce hoş geldin der!

– Hoş geldin de çok şaşırdım.

– Hoş bulduk, sana telefondan ulaşamayınca evine gittim. Sonra Fatma ablanın yanına, onun da senden haberi olmayınca gidebileceğin tek bir yer kalıyordu, o da burası.

– Canım benim ya, çok özledim seni, içeri gel.

Birlikte salona geçtiler.

– Bir haftadır arıyorum seni. Burada da bulamasaydım polise gidecektim.

– Canım, çok sağ ol, gelmen beni o kadar mutlu etti ki anlatamam.

– Geleceğim tabi, sen benim canımsın. Seyhan abla nerede?

– İçeride yatıyor, dün geç yattığı için uyandırmak istemiyorum, dinlensin biraz.

– Anladım canım. Eee, ne oldu da buradasın? Yüzüne bakılırsa vereceğin cevabı tahmin edebiliyorum.

– Evet, evdeki şerefsiz yaptı.

– Bu seferki bahanesi neymiş?

– Onu, ben kadar sen de iyi tanıyorsun, sebep aramıyor dövmek için. Boş ver şimdi onu. Kahve suyu koymuştum. Gel kahve içelim, birer tane de sigara yakarız.

– Olur valla.

İki arkadaş kahvelerini içerken bol bol sohbet ettiler. Songül, bir süre sonra Yasemin'in karnındaki şişliği fark etti.

– Canım, sen kilo mu aldın?

– Evet, aldım ama o baktığın yerin kilo ile alakası yok.

– Nasıl alakası yok, göbek yapmışsın işte.

– Canım, o göbek değil.

– Kanser ettin ya, söylesene?

– Sıkı dur, söylüyorum. Hamileyim

– Ciddi misin sen, çok sevindim. Kaç aylık.

– Beş buçuk, şimdi kontrolden geliyorum.

Songül elini Yasemin'in karnına koydu.

– Çok mutlu oldum canım! Cinsiyeti ne?

– Kız.

– Niye önceden söylemedin ki?

– Düşük tehlikesi olduğu için, yalnız sana değil kimseye söylemedim. Doktor tehlikeyi atlattığımı söyleyince ben de çevreme söylemeye başladım. Kaynanamın bile haberi yoktu.

– Allah analı babalı büyütsün, çok sevindim yaa...

– Sağ ol Songül'üm.

Arkadaşının hamile olduğunu öğrenen Songül hem çok sevinmiş hem de içinde bir burukluk yaşamıştı. Yasemin'in mutlu bir evliliği vardı. Eşi onu çok seviyor, adeta tapıyordu. Hep onun hayatına özenmişti.

– Songül, ben artık gideyim.

– Ya nereye gidiyorsun? Yeni geldin daha.

– Ne yenisi canım, saatlerdir buradayım. Gerçekten gitmem lazım, işlerim var.

– Ablam da seni görseydi, kalkar birazdan.

– Gerek yok canım, artık burada olduğunu biliyorum, sık sık gelirim.

– Tamam.

İki arkadaş uzun uzun sarıldılar birbirlerine.

– Songül, kendine çok dikkat et.

– Sen de dikkat et, dünyanın en güzel anne adayı.

Songül (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now