64) Songül, Alkol Komasına Giriyor

515 3 0
                                    

      Birkaç gün sonra, iki kişinin zor sığdığı balkonda oturan Songül ve Derya sohbet etmeye başladılar.

– Derya, hani ben boşanma davası açmıştım ya, iletişim adresimi de ablamın evini göstermiştim. Adresi değiştirmem lazım. Herhangi bir evrak gelirse bana ulaşmaz.

– Halledelim abla. Sen yarın izinlisin, ben de öğlenciyim zaten. Sabah adliyeye gider iki dakika da hallederiz.

– Buranın adresini versem sorun olmaz değil mi?

– Niye sorun olsun ki, sen de artık burada yaşıyorsun.

Ertesi gün adliyede adres değişikliğini yaptıktan sonra Derya işe gitti, Songül'de evin işleri ile ilgilendi. Derya işten döndüğünde, salonda otururken aklına biralar geldi. Buzdolabından iki tane bira getirdi. Biranın birini Songül'e uzattı.

– Bu gece hayatlarımızın daha güzel olmasına içelim.

– İçelim canım.

Birer bira ile yetinmeyen bu iki kadın, salonun farklı köşelerinde yarı baygın bir şekilde açtıkları şarkıya eşlik ediyorlardı. Yalçın'ın dış kapıyı açması ile Derya yattığı yerden başını oda kapısına çevirdi. Songül hiç hareket etmiyordu. Yalçın'ı gören Derya:

– Abim gelmiş hoş gelmiş.

– Hoş bulduk da bu ne hal?

– İçtik be abi, geleceğe içtik.

– Keşke ağzınızla içseydiniz, halinize bakın. Rakı şişesinde köpek balığına dönmüşsünüz.

– Yok yok, rakı değil bira içtik. Tabi rakı olsaydı onu da içerdik.

Hiç ses çıkartmayan Songül'e döndü Yalçın:

– Songül, sen iyi misin? Sesin çıkmıyor...

Songül'ün yüzü halıya kapanmış, hırlayan köpek gibi sesler çıkarıyordu. Bir terslik olduğunu anlayan Yalçın, Songül'ü belinden tutup kaldırdığında nefes almakta zorlandığını gördü.

– Derya kalk, Songül alkol komasına giriyor. Hemen su getir. Şu müziği de kapat!

Yalçın, Songül'ü kucağına aldı, tuvalete kusması için götürdü. Derya, uyuşturucu komasına girme konusunda tecrübeliydi ama alkol koması hakkında hiçbir bilgisi yoktu.

– Derya, bu kadın sürekli çıkarıyor. Hadi bu tecrübesiz, sen niye bu kadar içmesine izin verdin?

– Ya ne bileyim abi, her şey çok güzeldi. Onun ne kadar içtiğini mi sayacaktım.

Derya'nın elindeki suyu işaret ederek:

– Tamam neyse artık, suyu ver suyu. Sürekli sıvı tüketmesi lazım. Yoksa komaya girecek.

– Doktora mı götürsek?

– Derya sen sus yeter! Mutfaktan bir tane sandalye ve küçük leğen gibi bir şey getir.

Mutfağa giden Derya'nın arkasından seslendi Yalçın.

– Ayran getir, yoksa yap!

Yalçın, Songül'ü tekrar kucağına alıp salona getirdi. İçindekileri rahat çıkarabilmesi için Derya'nın getirdiği sandalyenin oturulan kısmına Songül'ün karnını dayadı. Ağzının alt kısmına denk gelecek şekilde halının üzerine, içine poşet geçirdiği leğeni koydu, Songül'ün bu şekilde sabit kalmasını sağladı. Songül içindekileri çıkarttıktan sonra boynunu geriye dayayarak ayranı içirdi. Bir süre sonra Songül'ün hırıltıları kesilmişti.

– Ne oldu abi, niye sesi kesildi.

– İçeride çıkaracak bir şey kalmadı. Yardım et de yatıralım. Ara ara sıvı şeyler vermemiz lazım. Kanındaki alkol oranının düşmesi gerekiyor.

– İyi bari bir şey olmasın da.

Songül'ü, çekyata yatıran Yalçın, mutfağa gitti ve Derya'ya seslendi.

– Başından ayrılma, ben bir sigara içip geliyorum.

Yine Songül'ün, soluk alışverişleri sıklaşmaya başladığında Derya abisine bağırdı.

– Abi, çabuk gel, yine hırıltılar çıkarmaya başladı. Nefes alması da garipleşti.

Mutfaktan koşar adımlarla geldi Yalçın.

– Sen çekil kenara, bir ara ilaçlarından bahsetmiştiniz. Onların yerini biliyor musun?

– Sürekli çantasında taşıyordu, hemen bakayım.

Derya hızlı bir şekilde Songül'ün çantasındaki ilaçlardan iki tanesini çıkarıp abisine uzattı. İki ilacı birden Songül'ün ağzına attı ve peşinden su içirdi. Yarım saat sonra Songül'ün titremesi ve soluk alışları düzene girdi.

– Abi, sen nerden biliyordun ilacın işe yaracağını?

– Yengen öldüğünde ben de bu tarz ilaçlardan kullanmıştım. Hani şu senin uyuşturucuyla haşır neşir olduğun dönemde.

– Abi yine başlamayacaksın değil mi?

– Tamam tamam. Bazen bana da geliyorlar demek ki.

– Eee, şimdi ne olacak Songül'e.

– Bırakalım uyusun, sen de odana git. Ben koltukta yatarım, anlık bir şey olursa müdahale ederim. Senin müdahale etme şansın sıfır. Haliyle sen yatağa girince uyumuyor, geçici baygınlık yaşıyorsun.

– Bugün de laf sokma konusunda çok bonkörsün.

– Çok yorgunum, uykusuzum. Hadi iyi geceler.

Derya odasına yatmaya gidince, Yalçın da Songül'ün yattığı çekyatın karşısındaki ikili koltuğa bacaklarının yarısı dışarı da kalacak şekilde uzandı.

Songül (Kitap Oldu)Tempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang