58) Songül'ün İlk İş Günü

522 3 0
                                    

– Merhaba, bugün işe başladım da, Mehmet Bey'le görüşecektim.

Adam, Songül'ü tepeden tırnağa süzdükten sonra.

– Merhaba, Mehmet Bey bu saatte gelmez. Senin geleceğini söylemişti. Gel, yardımcı olayım.

Adam, arkasını döndü ve kasanın yanındaki kapıdan içeri girdi. Hiçbir şey söylemeyen Songül, salına salına giden adamı takip ediyordu. Mutfağa geldiklerinde adam başka bir kapıdan girdi, Songül de arkasından. Girdikleri oda; üç kişinin aynı anda duramayacağı kadar küçüktü ve balkona çıkan bir de kapısı vardı. Adam dolaplardan birini açtı. Siyah renkli, kırmızı yazıları olan tişörtlerden bir tanesini alıp Songül'e uzattı.

– Garson arkadaşlar bu tişörtleri giyiyor. Sanırım bu sana olur.

Tişörtü eline aldı Songül. Üzerine olup olmadığını kontrol etmek için açtığında yüzü asıldı.

– Bu tişört önceden giyilmiş sanırım.

– Tabi ki giyildi. Senden önceki garson arkadaşlardan birinindi, ama temizdir.

Songül, elindeki tişörtün temizliğini kontrol ettiği sırada adam devam etti.

– Sabah ilk işimiz bu tişörtleri giymek. Ben şimdi çıkıyorum, sen de üstünü değiştir ve kasanın oraya gel. İşi anlatayım sana.

Adam tam odadan çıkarken arkasını döndü. Balkon kapısını gösterdi.

– Sigaramızı orada içiyoruz. Müşterilerin yanında ya da kafenin önünde sigara içmemiz yasak.

Songül, onay verirmiş gibi başını salladı. Üzerindeki ince kazağı çıkarttı ve adamın verdiği tişörtü giydi ama tişört büyük gelmişti. Aynı dolabı açtı, daha küçük başka bir tişörtü giydikten sonra kasanın yanına geldi.

Adam, kafenin içindeki masa ve sandalyeleri dışarı taşıyordu. Songül'ün yanına gelmesi için el hareketi yaptı. Önündeki masa ve sandalyeleri göstererek.

– Bunlardan sekiz tanesini dışarı taşıyalım. Birazdan gelir müşteriler.

Songül, adamın dediklerini yapmaya başladı. Daha bu adamın kafede ne iş yaptığını bilmeden ne söylese yapıyordu. Sandalyelerin dışarı taşınması bitmek üzereyken; yirmili yaşlarda, Ocak ayında olduğunun farkında olmayan ve dışarıdaki soğuğu ciddiye almayan, kısa kollu, yırtık pantolonlu ve erkek gibi yürüyen bir kız kafeden içeri girdi. Müşteri miydi, yoksa çalışan mı? Songül'le göz göze geldiler. İkisi de hiçbir şey söylemiyordu. Adam içeri geldi ve kıza dönerek.

– Ne bakıyorsun? Yeni arkadaş, bugün başladı.

Genç kız "hayırlı olsun" dedikten sonra üzerini değiştirmek için içeri girdi. Masa ve sandalyeler dışarı taşındıktan sonra adam Songül'ün yanına geldi.

– İsim neydi senin?

– Songül.

– Songül, her yerde olduğu gibi burada da bazı kurallarımız var. Biliyorsun, Şişli'nin göbeğindeyiz ve burası çok hareketli bir yer. Self servis çalışıyoruz. Yani müşterilerin yiyip/içeceklerini biz vermiyoruz. Garsonların görevi, müşterilerin kalktığı masaları temizlemek ve boşları mutfağa götürmek. Müşterilerle işimizin dışında iletişim kurmuyoruz. Sigara ya da ihtiyaç molasına çıkmadan önce bana ya da diğer garson arkadaşlardan birine haber vermelisin. Uzun uzun anlatmaya gerek yok aslında. Zamanla her şeyi öğrenirsin.

Songül, ilk başlarda ürktüğü ama şimdi ise rahat davranabildiği adamın yüzüne bakarak "tamam" dedi. Bir süre sonra adam, kasanın arkasındaki kapıdan mutfağa girdi. Songül de, tek başına kafenin içinde beklemeye başladı.

Biraz önce üzerini değiştirmek için içeri giren genç kız bir hışımla Songül'ün önüne dikildi ve eli ile Songül'ün üzerindeki tişörtü gösterdi.

– Bunu sana kim verdi?

Kızın bu hareketleri Songül'ü ürkütmüştü.

– Kimse vermedi, ben aldım.

– Bak! Öncelikle öğrenmen gereken bir şey var. Bu tişört bana ait ve şuan senin üzerinde. Kafana göre istediğin tişörtü giyemezsin?

Songül, kısa bir süre kızın yüzüne boş boş baktıktan sonra:

– Sabah bir arkadaş bana başka bir tişört vermişti ama o büyük geldiği için ben de bunu buldum dolapta. Senin olduğunu bilmiyordum. Özür dilerim, hemen çıkarırım.

Kız, Songül'ün naif ve ürkekliğinden dolayı sakinleşti. Songül'e arkasını dönerken:

– Bu akşam tişörtümü eve götürüp yıkarsın. Bir daha tişörtümü giymezsen çok sevinirim.

Bir hafta sonra yeni işine yavaş yavaş alışıyordu Songül. İlk gün sorun yaşadığı Derya adındaki kızla da yakın arkadaş olmuştu, çok iyi anlaşıyorlardı. Derya; yirmi üç yaşındaydı ve on altı yaşından beri kullandığı uyuşturucuyu iki yıl önce bırakmıştı. Karısı doğumda ölen abisi ile Şişli'de yaşıyordu.

Songül'ün işten çıkmak üzere olduğu bir gün, Derya'nın abisi kafeye geldi. Derya, abisi Yalçın ile Songül'ü tanıştırdı. Songül, Şişli'deki bir otelde resepsiyonistlik yapan Yalçın'ın yüzüne uzun uzun baktı.

"İyi bir adama benziyor."

Songül (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin