40) Songül ve Poyraz Sevişiyor

602 8 0
                                    

Gereksiz Günlük..

"Hırsızlık yapanları, insan öldürenleri anlayabilirim. Belki haklı taraflarının olduğunu bile düşünebilirim, ama tecavüz edenlere verilen desteği, mahkemede aldıkları indirimleri anlayamıyorum. İşlenebilecek en ağır suçtur tecavüz. Sadece bir bedenin içine girmek değil, o ruhu parçalamaktır. Bir insana hayatının sonuna kadar kanayacak yaralar açmaktır."

Ailesinin onu evlendirdiğindeki telaşı aklına geldi. Her şey o kadar hızlı olmuştu ki, yeni farkına varıyordu çoğu şeyin. Gözlerinden akan yaşlar sayfanın üzerine damladığında bıraktı elinden günlüğünü. Poyraz'dan mesaj geldi, "Müsaitsen arayayım." Kendini toparladıktan sonra "olur" yazdı ve Poyraz'ın aramasını bekledi.

– Selam.

– Selam Canım.

"Bu adam bana canım demeye başladı, hadi hayırlısı"

– Nasılsın?

– İyiyim, sen nasılsın?

– Biraz canım sıkkın, oğlumun annesi ile tartıştık.

– Ne oldu ki?

– Biz ayrılırken mahkeme oğlumu iki haftada bir görebilirim diye karar vermişti. Bugün oğlumu almak istedim ama izin vermedi. "Daha geçen hafta aldın, önümüzdeki hafta alabilirsin" dedi.

Songül, o an kendisini gördü Poyraz'da. "O da kızına ulaşamıyordu."

– Çok iyi anlıyorum seni, üzülme lütfen!

– Sağ ol, sen neler yaptın, ablan hâlâ sende mi?

Songül, hiç düşünmeden cevap verdi.

– Yok. Taksim'de, ablamın evindeyim.

– Ablan şu an nerede?

– Biraz önce çıktı, iş için Kıbrıs'a gitti.

– Evde tek misin?

– Evet.

Bu sırada kapının zili çaldı.

– Bir dakika Poyraz, biri geldi.

Kapının deliğinden bakan Songül kimseyi göremedi.

– Kimmiş?

– Ben de anlamadım ki, dışarıda kimse yok.

– Bence açma kapıyı. Oralar pek tekin yerler değil.

– Tamam.

Karanlığı seven Songül'ün salona gittiğinde ilk işi ışığı açmak oldu.

– Canım, bir terslik olursa haberim olsun. Ben şimdi kapatıyorum. Oğlumun annesi ile tekrar konuşacağım.

– Tamam, görüşürüz.

Salondan kalktı, mutfağa geçti. Songül, buzdolabından aldığı meyveler ile salona geldiğinde kapının zili tekrar çalındı. Bu sefer kalın bir erkek sesi de duydu. "Aloooo!" Yavaş adımlarla kapıya geldi. Kapının üst kilidini kontrol ettikten sonra tekrar baktı delikten ama yine kimse yoktu. Korkmaya başlamıştı.

"Ablam evdeyken bunların hiçbiri olmuyordu."

Hemen Poyraz'ı aradı.

– Efendim canım.

– Kapının zili ikinci kez çalındı, korkmaya başladım.

– Bana konum at, hemen geliyorum.

– Lütfen çabuk gel!

– Taksime çok yakınım zaten, sen kapıyı kimseye açma.

"tamam" dedikten sonra konum atan Songül korku içinde beklemeye başladı.

"Ev sahibi mi acaba. Ama ev sahibi niye böyle bir şey

yapsın ki?"

Kapının önünde sesler duyuyordu ama kapıya gidecek cesareti bulamadı kendisinde. Salonun caddeye bakan camından dışarı baktı. Gözlerini hiç ayırmadan evin içine bakan birini gördü. O kadar çok korkuyordu ki, telefonunun çalması ile olduğu yerden sıçradı.

– Efendim Poyraz.

– Geldim ben, kapıdayım.

Telefonu kapattı. Hızlı bir şekilde kapıya geldi ve deliğinden baktı. Poyraz gerçekten gelmişti.

"Ne çabuk."

– Hoş geldin.

– Hoş bulduk, iyi misin sen?

– Seni görünce daha iyi oldum. Neler olduğunu hâlâ anlamadım.

– Buralar gerçekten tehlikeli yerler, tek başına bir kadının oturması hiç güvenli değil.

– Teşekkür ederim geldiğin için, çok sağ ol.

– Geleceğim tabi, bırakır mıyım seni böyle? Korkudan bembeyaz olmuşsun.

Salona geçip sohbet etmeye başladığında Poyraz,

– Songül, evde alkol var mı? Oğlumun hasretini alkolle bastırmak istiyorum.

– Dolapta ablamın önceden aldığı votka ve biralar var.

– İçelim mi?

– İçelim ama ben az içerim, sen de az iç lütfen. İçtiğinde seni tanımakta zorlanıyorum.

– Tamam söz, az içeriz.

Kısa sürede masayı donattılar ve yarısına kadar votka koydukları bardakları vişne suyu ile tamamladılar. Televizyonun radyosunda Sezen Aksu "gitme" çalıyordu. Bu şarkı Songül için çok anlam ifade ediyordu. Bundan beş yıl önce, sürekli bu şarkıyı son ses açıp Sezen Aksu ile birlikte bağıra bağıra söylemişti. Poyraz ikinci kadehini içmişti, Songül ise birinci bardağını yeni bitirmişti.

"Saçlarını yeni kesmiş olmalı, bugün çok yakışıklı."

Bir süre sonra Poyraz, Songül'ün elinden tuttu:

– Belki de aynı acıları çektiğimiz için bu kadar iyi anlaşıyoruz.

Songül, üçüncü kadehini bitirdikten sonra başı dönmeye başladı. Yıllar sonra kendisini ilk defa bu kadar mutlu hissediyordu. Hoşlandığı adam yanındaydı ve sonrasını düşünmüyordu. Poyraz yavaş bir hareketle Songül'e biraz daha yaklaştı. Songül dönmekte olan başını Poyraz'ın sağ omzuna yasladı. Poyraz, Songül'ün saçlarına dokunmaya başladı. Songül, kafasını kaldırmadan Poyraz'ın beline doğru elini attı ve sıkıca sarıldı. Kontrollerini giderek kaybediyorlardı. Parfüm kokan bu adamın bedeni Songül'e huzur veriyordu. Kafasını hafifçe yukarı kaldırdı ama dik tutmakta zorlanıyordu. Poyraz, Songül'ün kafasını sol eliyle tuttu yavaş bir şekilde dudaklarını dudaklarına yaklaştırdı. Sevdiği insan ile öpüşmenin verdiği hazzı unutan Songül, Poyraz'ın dudaklarını öptüğünde o hazzı tekrar yaşadı.

Songül (Kitap Oldu)Where stories live. Discover now