59) Songül ve Gözde Tartışıyor

510 3 0
                                    

      Songül çalışmaya devam ediyordu ama Gözde'yle de sıkıntılar yaşamaya başlamıştı. Gözde, işlerinin kötü olduğundan ve müşterilerinin azaldığından şikâyet ediyordu. Songül'ün de maddi destek vermesi gerektiğini üstü kapalı bir şekilde söylüyordu. Songül "Maaşımı aldığımda ben de para veririm." dediğinde ise "Senin kuş kadar maaşını ne yapayım ben, bu evin kirasının ne kadar olduğunu biliyor musun?" diyordu. Songül, bu evde uzun süre kalamayacağını her geçen gün daha da iyi anlıyordu.

Songül'ün işten geç çıktığı bir gün, eve doğru yürürken telefonu çaldı, arayan Gözdeydi.

– Efendim Gözde.

– Neredesin Songül?

– İşten şimdi çıktım, eve doğru yürüyorum.

– Birazdan müşterim gelecek, dışarıda oyalanman lazım. Ağır bir müşteri. O evdeyken senin gelmen hiç hoş olmaz.

– Gözde, saat 12'ye geliyor. Nereye gideyim bu saatte?

– Ya ne bileyim, oyalan işte!

dedikten sonra telefonu kapattı Gözde. Songül bir an duraksadı ve ne yapması gerektiğini düşündü. İş arkadaşı Derya'yı aradı.

– Alo, Derya.

– Efendim Songül abla.

– Nasılsın?

– Evdeyim abla, bu saatte sen beni aramazdın, iyi misin?

– Evde bir sorun oldu. Dışarıda vakit geçirmem lazım, kendimi yalnız hissedince seni aradım.

– İyi yaptın abla. İstersen bana gel, sohbet ederiz.

– Sağ ol ama saat geç oldu, şimdi rahatsız etmeyeyim seni?

– Ne rahatsızlığı be abla, lütfen gel. Benim de canım sıkılıyordu zaten, dertleşiriz biraz.

Derya'nın evine gitme konusunda bir an tereddüt yaşadı ama Gözde'nin müşterilerinin sabahladıklarını ya da sabaha karşı evlerine gittiklerini biliyordu.

– Derya, gerçekten rahatsız etmeyeyim.

– Abla, itiraz istemiyorum. Biliyorsun evi zaten. Sana göstermiştim geçenlerde.

– Evet göstermiştin ama bulamam ki bu karanlıkta.

– Sana konum atıyorum. Sokağın başından alırım seni.

Derya'nın attığı konuma doğru yürümeye başladı. 10 dakika sonra Derya dediği yerde bekliyordu. Birlikte eve çıktılar. Bu ev; küçük kutu gibi bir evdi ama düzenli ve çok temizdi. Birlikte salona girdiler. Koltuğa oturan Songül'ün karşısına oturdu Derya.

– Abla, sana sürekli ev arkadaşın kim diyorum ama nedense hep lafı değiştiriyorsun. Kim bu kadın?

Songül, kısa sürede güvendiği ve sevdiği Derya'ya her şeyi anlatmaya başladı. Gece saat ikiyi geçmişti ama Gözde Songül'ü aramamıştı. Derya, buzdolabından iki tane bira getirdi. İki arkadaş biraları içerken hayat hikâyelerini anlatmaya başladılar. Songül, zilin çalınmasıyla başını hızlı bir şekilde kapıya doğru çevirdi. Derya çok sakin bir şekilde oturduğu koltuktan kalkarken Songül'e doğru baktı.

– Telaşlanma be abla, abim gelmiştir. Anahtarını unuttu kesin. Bu saatte kimse basmaz bizim zilimize.

Derya kapıyı açtı ve dediği gibi gelen abisiydi. Kapıdan içeri giren Yalçın, salona girmeden Songül'e gülümseyerek "Hoş geldin" dedi ve odasına gitti. Üstünü değiştirdikten sonra salona geri geldiğinde Songül'ün tedirginliği fark etmişti. Songül, belirli aralıklarla Gözde'ye mesaj çekti ama geri yanıt alamadı.. Sabahın ilk ışıklarına kadar bu üç kişi sohbet ettiler. Songül'ün kafasında Yalçın'la alakalı bazı düşünceler yavaş yavaş oturuyordu. Songül hep; uzun boylu, esmer ve çok yakışıklı bir kocası olmasının hayalini kuruyordu ama Yalçın bunların hiçbirine sahip değildi. Konuştukça dudağının yanındaki kocaman ben'e gözü takılıyordu.

"Yakışıklı adamları da görüyoruz, hepsi birbirinden şerefsiz"

Yalçın hayat hikâyesini, hayata bakış açısını anlattıkça Songül'ün gözünde güzelleşiyordu. Saat 6'ya gelmek üzeriydi ama Gözde'den ses seda çıkmamıştı. İlk defa tanımadığı insanlarla sabahlamıştı ve hiç uykusu yoktu. Bu iki kardeş Songül'e iyi gelmişti. Derya ve Songül, işe gitmek için hazırlanmaya başladıklarında akşam işe gidecek olan Yalçın da uyumak için odasına gitti. İki arkadaş evden çıktılar, saat 6'da işlerinin başındaydılar.

Songül (Kitap Oldu)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin