Bölüm 28 ● Canımın İçi

20.9K 1.1K 96
                                    

Meray'dan

  "Deniz gözlü yani?" Dudaklarında ufak bir gülümsemeyle tribünlere dalarken, ben gülüşünde takılı kalmıştım. Sonra o cümleler geldi aklıma.

  "Deniz Gözlüm, bir bardak daha çay alabilir miyim?"

  "Deniz Gözlüm, çorabımın eşini gördün mü?" 

  "Deniz Gözlüm'e evlenme teklifini tam bu stadda etmiştim,şampiyonluk maçının hemen öncesinde."

  Emir Abi'nin sözleri kulaklarımda çınlarken gözlerim dolmuştu. Feda'nın babası, annesini 'Deniz Gözlüm' diyerek seviyordu.

  İçim sıcacık olurken gözlerimi sildim hemen.

  Bir gün tıpkı babanın anneni sevdiği gibi sever misin beni,Dağınık Saçlı Çocuk?

  "Onu sevme Feda." Diyebildim nihayet. "Pişman olursun."

  "Neden?"

  "Çünkü kısa bir süre sonra gidecek." Dedim zorlukla.

   "Nereye?" Feda gözüme böyle bakarken her şeyi öteceğimi düşünüyordum. Ki... Öyle oldu da. O benim zaafımdı ve farkında olmasa da bunu çok iyi kullanıyordu.

   "Hasta."

  Dilimi sikeyim. Çenemin yayını sikeyim. Allah benim belamı versin. Bu beyinle nasıl yaşamıştım ben?

  Feda şok içinde kalmıştı. Ben de panikle toparlamaya çalıştım. "Y-yani grip şu sıralar, iyileşince Fransa'ya taşınacaklar." Dedim aceleyle.

  Feda gözlerini devirdi. "Yemem Meray. Nesi var Yarem'in?" Bana Yarem demesiyle gözlerimden bir kaç damla yaş düşmüştü bile. Aceleyle silsem de fark etmişti tabii.

  "Ağlıyorsun!" Duraksadı. "Çok mu hasta?"

  "Feda, burası yeri değil. Sonra mı konuşsak?"

  Başını salladı ve gözlerini benden çekti. Maç sonuna dek de bakmadı. En ufak anadolu takımlarıyla olan maçlarda bile deliren Feda, Fenerbahçe derbisinde susup maçı izlemişti. Ben suçlu değildim. Hasta olmam benim suçum değildi.

  Allah kahretsin ki tek hatam ona yazmaktı, onun değer verdiği biri haline dönmekti. Ama bundan pişmanlık duyamıyordum bile.

  O benim ilk göz ağrımdı, canımın içiydi.

  Maç bittikten sonra herkes dağılırken Feda kolumdan tuttu beni. Saatlerdir ilk tepkisiydi bu.

  "Doğan Abi, benim acıktım da Meray'la birlikte ilerdeki dönerciye gidebilir miyiz?" 

  Yarem  hakkında konuşmak istiyordu.

  Babam biraz düşündükten sonra başını salladı. "Çok geç kalmayın ve aradığımda açın olur mu?" Babam yaklaşıp alnıma bir öpücük bıraktı ve Deniz Abla ile uzaklaştılar. Maç berabere bitmişti, bu yüzden bir coşku yoktu etrafta. Fenerbahçe taraftarı kalmamış, Beşiktaş taraftarından da bir kaç grup kalmıştı. Onlar da yavaş yavaş uzaklaşıyorlardı Çarşı'ya doğru.

  Feda her zamanki mekanı kartal heykeline ilerlerken peşinden gidiyordum. O akşam aklıma gelince gülümsedim. Ona ilk kez sarılmıştım.

  Feda mimiksiz suratıyla heykelin dibine oturdu ve sırtını yükselen mermere yaslayıp bana baktı. Ben de karşısına oturdum. Ellerimi önümde birleştirmiş merdivenleri izliyordum.

   "Meray, anlat lütfen."

   "Neyi?"

   Ona yalan söyleyemiyordum. Kahretsin ki en büyük zaafımdı. Tek bir bakışıyla dünyayı önüne sererdim onun, nasıl yalan söyleyebilirdim ki?

  "Dalga mı geçiyorsun lan benle? Yarem'in neyi var?" Dedi sinirle.

  "Feda, sen anneni düşün. Boşver onu."

   Bana şok içinde bakakaldı. "Sen annemi nereden biliyorsun?"

  Allah'ım ne olur tutayım artık şu çenemi. Kendi kendimi ele veriyordum resmen!

   "Konuşurken yanındaydım. Telefonu saklamaya çalıştı ama görmüştüm çoktan." Bir bakıma yalan değildi. Ben ve o anonim kız çok farklı kişilerdik. O kızla tek ortak noktamız Feda'yı sevmekti işte. O cesurdu. Sevdiği adama sevdiğini haykıracak kadar cesur. Ben ise... Yıllardır saklıyordum işte. Feda ona değer veriyordu, beni görmüyordu.

   "Pekala," deyip yutkundu Feda. "Annem için zaten çabalıyorum Meray. Onun için zaten üzülüyorum. Ama Yarem... Onun kim olduğunu bilmiyorum. Hakkında bildiğim önemli tek şey beni kendinden bile çok sevdiği. O beni sevdiği için, beni kendinden çok önemsediği için onu sevmememi isterken ben onun hastalığını bile bile bir aptal gibi bekleyemem. Anlıyorsun beni değil mi?"

  O böyle konuşurken... Kendimi öyle suçlu hissetmiştim ki!

   "Lösemi." Dedim sadece. Çoktan ağlamaya başlamıştım bile. Feda öylece kalakalırken, tek bir şey mırıldandı.

  "Kan kanseri." Yutkundu. "Allah kahretsin. Peki iyileşme imkanı var mı?" Bana öyle bir umutla bakıyordu ki...

  "Üzgünüm Feda, söyleyemem." O cevap verecekken izin vermedim ve ayağa kalkıp koşmaya başladım eve doğru. Canım çok yanıyordu. Onu bırakmak zorunda olduğum için canım çok yanıyordu. Eğer bu siktiğimin hastalığı olmasa gider sımsıkı sarılırdım sevdiğim adama.

  "Yarem benim," derdim sadece, o anlardı zaten gerisini.

  Neden boş boğazlık yapıp söylemiştim ki? Şimdi bir de bana üzülecekti. Bu dünyada onu üzecek son kişi bile olamazdım ben. Kendi canımı bile yakardım da, bir onun canına kıyamazdım.

   Sadece bir an, tedavi olmayı düşündüm. Belki de karşısına çıkabilirdim o zaman. Hem zayıflamıştım da artık. Sahi, iyileşir miydim?

  Ama o an kardeşim geldi aklıma. Hastanelerde sürünecekti benim için. Halsiz olacaktı,bitkin olacaktı. Kolları mosmor olacaktı. Benim ona bunu yapmaya hakkım yoktu. Yaren çok zayıftı. Kansızdı. Bana ilik verdiğinde uzun bir süre toparlanamayacağını biliyordum. Belki yoğun bakımda kalacaktı,belki aptal makinelere bağlanacaktı.

  Ben Yaren'e bunu yapamazdım.

  Özür dilerim sevgilim, sanırım bu hayatta bir tek kendime kıyabiliyorum ben.

  ●●●

Güzel kalpli kızım benim❤

   Feda'nın öğrenmesi hakkında ne düşünüyorsunuz? Bir de Yarem'i Meray'ın arkadaşı olarak biliyor. O da var tabii.

  Sonraki bölüm neler olur sizce?

  Hepinizi çok seviyorum, hadi eyw❣

 

Yârem ● Yarı Texting (tamamlandı)Where stories live. Discover now