Bölüm 38 ● Dirayetli Ol

19.8K 1.1K 128
                                    

  Günler geçiyordu, Yarem ile konuşuyorduk ama ben öğrendiğim şeyden sonra ona yakın davranamadığım için eski samimiyetimiz çok kalmamıştı. Sık sık konuşmuyorduk. Ama Didem Abladan haberlerini alıyordum tabii. En kısa zamanda tedaviye başlayacaklardı, gerekli tetkikler yapılmıştı. Didem Abla onu biraz ileriye aldığını söylemişti çünkü hepimiz için en öncelikli olan şey annemin ameliyatıydı. Babam onun için yurtdışından doktor getirtmişti. Alanında en iyisi olduğu söyleniyordu. Didem Abla ile beraber bugün hazırlıklara başlamışlardı artık.

Çünkü annem yarın ameliyata girecekti.

  Hepimizin üzerine aşırı bir gerginlik ve hüzün vardı. Babam anneme çantasını hazırlanmasında yardım etmişti. Gerekli olan her şeyi küçük bir valiz halinde hazırlayıp dış kapının önüne bırakmıştı.

Sefa da annemin isteği üzerine kendi kamerasını hazırlamış ve tripodu, ışıkları hazırlamıştı. Bunu neden yaptırdığını hiç birimiz bilmiyorduk.

  Nihayet hazırlıklar bitince annem hepimize birer bakış attı ve salonun ortasındaki, kameranın karşısında bulunan sandalyeye oturdu. Biz de dördümüz karşısına dizilmiştik.

  "Sefa, aç oğlum şunu." Dedi annem. Hala gülümseyebiliyordu. Ona hayrandım.

  Sefa kamerayı açıp eliyle onay işareti yaptı. Annem de gözlerini kapayıp açtı ve kameraya baktı.

  "Öncelikle, herkese selam. Beni tanımayan varsa, ben Deniz Berkan. Bu videoyu çekmem ne kadar doğru bilmiyorum ama, hayatımın büyük bir çoğunluğunda bedenen olmasada ruhsal olarak hepiniz yanımdaydınız. Babamın kanalında başlayan bu işi daha ileriye taşıdık ve ben artık Youtube işini oğlum Sefa'ya devretsem de sizlerle belki de son kez beraber olmak istedim. Beni duyun istedim."

  "Deniz-" Annemin ne yapacağını anlamış olan babam müdahale edeceği sırada annem ona baktı ve yerine oturmasını söyledi. Hepimiz anlamıştık.

  Derin bir nefes verip elimle yüzümü sıvazladım ve gözümü anneme diktim. Canım acıyordu.

  "Lafa nereden başlamam gerektiğini bilmiyorum. Ama beni bilirsiniz. Lafı dolandırmayı sevmem." Annem güç almak istercesine iç geçirdi. Gözleri dolmaya başlamıştı.

  "Bundan bir kaç ay önce karın ağrısıyla doktora gittim. Zehirlendiğimi düşündüm, midemin bozulduğunu düşündüm, üşüttüğümü düşündüm... Ama kanser olabileceğim aklımın ucundan bile geçmemişti. Kötü huylu hücreler çoğalarak midemin yarısını sarmışlardı. Ben iyileşeceğime emin olduğum için sallamadım pek. Ortalık karışmasın diye de kimseye duyurmadım. En yakın arkadaşlarım dahil. Şu an hepsi bana kırılacaklar biliyorum. Ama hepinizi çok sevdiğimi ve bunun için sakladığımı biliyorsunuz. Oğullarımın ve eşimin elini tutup bu yoldan sağ salim çıkmaktı dileğim. Hala olabilitesi var tabii, fakat olmayabilir de.

  Bir hafta önce kemoterapinin dozunu arttırdığımız halde bir işe yaramadığını öğrendik. Tüm midemi sarmış. Yarın ameliyat olacağım. Bu ameliyattan sağ çıkacağım, ama sonrası için hiç kimsenin bir tahmini yok." Gözyaşları süzülmeye başlayınca ellerini yüzüne kapattı ve bir kaç dakika sakinleşmeyi bekledi. Bu sırada hepimiz dökülmüştük tabii. Yüzlerine bakamasam da kardeşlerimin ve en çok da babamın benim gibi sessiz sessiz ağladığını biliyordum.

  "Bu bir veda konuşması mı bilemiyorum, bundan sonra beni tekrar görebilir misiniz ondan da emin değilim. Pek korktuğum söylenemez, çünkü biz Beşiktaş'lıların tek ve en büyük korkusu Allah'tır." Deyip güldü. "Hepinizin her daim yanımda olduğunu biliyorum. Hepinizi ayrı ayrı seviyorum. Aslında bu videoyu yayınlamamam gerek ama size haber vermek istedim. Eğer bu videoyu izliyorsanız... Ben gitmişim demektir. Aksi taktirde sileceğim ve ailemden başka kimse bilmeyecek. Hoşça kalın." ve el sallayıp kamerayı kapattı. Ortamda bir sessizlik olurken, annemin gülüşü silinmiş öylece kalmıştı salonun ortasında. Hiç birimiz hareket edemezken babam ayağı kalktı ve anneme sıkı sıkı sarıldı. Annem de ona sarılırken ikisi hüngür hüngür ağlıyordu.

  Ellerimi yüzüme bastırıp tüm bunların rüya olmasını diledim. Ya da şizofreniye yakalanmış olmak güzel olurdu. Annemi gerçekten kaybetmektense kendim psikolojisi bozuk bir serseri olmayı isterdim.

  Ailem benim her şeyimdi. Bu hayatta sahip olduğum tek şeydi. Onlardan birini bile kaybetsem ben yok olurdum.

  "Yeneceksin, tamam mı? Eğer beni bırakırsan seni öldürürüm." Ben babamı ilk kez böylesine ağlarken görüyordum. Biz erkekler kolay kolay ağlayamazdık. Canımız fena yanmalıydı ve şu an bu odadaki herkesin canı alev alevdi.

  Gözlerimi açtığımda Sefa'nın kalkıp annemlere sarıldığını gördüm. Cefa da hemen peşinden gitmişti. Ben de tabii ki durmayıp yanlarına gidip sıkı sıkı sarıldım.

  Umarım annem bizimle kalırdı. Çünkü biz onsuz bir sike yaramazdık.

  "Çocuklar, artık çıkmamız gerekiyor." Annem burnunu çekerek bizden ayrıldı. "Silin bakayım şu göz yaşlarınızı. Bu video sadece tedbir amaçlıydı, yayınlamayın diye elimden geleni yapacağım merak etmeyin." Hepimizin yanaklarını öpüp banyoya gitti yüzünü yıkamak için. Biz dördümüz sap gibi kalmıştık salonun ortasında.

  "Çocuklar," babamın sesiyle ona döndük.

  "Güçlü olmak zorundayız. Annenizin iyi olması için biz güçlü olacağız, tamam mı? Asla umutsuz görünmeyin. Asla üzgün görünmeyin.
Öyle hissetseniz bile." Cefa'nın omzunu sıktı ve iç geçirerek odaya gitti.  

  Kendime gelmek için elimle yüzümü sıvazladım ve telefonumu cebime atıp ceketimi giyindim. Babamın arabasının anahtarıyla annemin valizini de alıp çıktım evden. Ailemi öyle görmeyi daha fazla kaldıramıyordum.

  Ayakkabılarımı giyinip asansöre bindim ve otoparkın olduğu katın düğmesine bastım. Asansörün otoparka inmesini beklerken, bir aşağı katta durmuştu. Kapı açılınca gördüğüm gözler garip hissettirmişti beni.

  "Merhaba," diyerek asansöre binen Meray'a başımla selam verdim.

  "Nereye gidiyorsun?" Diye sordum, sırt çantasını göstererek. "Kütüphaneye gideceğim, sıkıldım evde." Biraz gergin görünüyordu, öyle ki sürekli elleriyle oynayıp dudağını dişliyordu.

  "Sen nereye gidiyorsun?" Dedi, elimdeki valize bakıyordu. Kalbim kasılırken bunu ona belli etmemek için direndim resmen.

  "Annem... Hastaneye yatacak bugün." Meray'ın gözlerine bariz bir hüzün oturduğunda iç geçirdim.

  "Feda ben... Cidden çok üzgünüm. Yapabileceğim bir şey var mı?"

  "Benim bile yapacak bir şeyim yok ki, sen ne yapacaksın?" Onun ineceği kata geldiğimizde,kararsızca bir bana bir kapıya baktı. Ardından bana hızlıca sarıldığında şaşkınlıkla havada kalmıştı kolum.

  "Dirayetli ol,Feda. Ben her zaman yanındayım bunu da sakın unutma, yarın yanına geleceğim." ve ayrıldı. "Hoşça kal."

   ve arkasında kollarının tanıdıklığıyla bozguna uğramış bir ben bırakarak uzaklaştı.

●●●

Denizim benim,güzel kızım ya :'))

  Benim esas karakterlerime olan bu aşkımı ne yapacağız? Jaldjdxljxjxhhx

   Hepinizi çok seviyorum,hadi eyw❤

Yârem ● Yarı Texting (tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin