Bölüm 52 ● Anneye Lan Denmez

21.2K 1.1K 304
                                    

"Feda, su ister misin oğlum?" Babam kolumdan tutup geri çekilince başımı iki yana salladım.

   "Onu görmek istiyorum baba." Diyebildim sadece, ben bile zor duymuştum babam duydu mu emin değildim.

  " Tamam," diyerek beni bıraktı ve Doğan Abi'nin yanına gitti.

  Bacaklarımı hissetmiyordum,kollarımı hissetmiyordum, beynimden bahsetmiyorum bile.

  "Dirayetli ol."

Meray'ın sesi bir kez daha kulaklarımda yankılanınca derin bir nefes verip ellerimle yüzümü sıvazladım ve Doğan Abilerin önünde oturduğu yoğun bakım odasına yürüdüm. Duvarda boydan boya bir cam vardı ve içeriyi çok rahatlıkla görebiliyordunuz.

  Tıpkı şu an olduğu gibi.

  İçeride Didem Abla vardı ve onun sadece bedenini görüyordum, yüzünü değil.

  Başımı cama yaslayıp küçülmüş bedenine baktım. Eskisinden eser bile yoktu. O an kendimi tebrik ettim, Ozan'ı dövdüğüm için.

  Etrafında bir sürü makina vardı. Kalp ritmini gösteren makinada bir hareketlilik yoktu,normal görünüyordu. Narin koluna bağlanmış bir serum vardı, ateş düşürücü falan vermiş olmalılardı.

  Didem Abla elindeki garip aletle onun ateşini ölçtükten sonra yavaş yavaş geri çekildi.

  Önce boynunu gördüm, bu bile kalbimin durmasına yeterliyken sonrasında dudaklarını, burnunu ve yaklaşık 17 senedir falan dikkatimi çeken ama şu an kapalı olan gözlerini gördüm. Simsiyah saçlarını kapatan yeşil iğrenç boneden nefret ettim, yine o anda.

  Dolu gözlerime inat yüzüme bir gülümseme yayıldı ve bu tamamen  istemsizdi.

  Yarem... Meray'dı.

Benim için sahada ettiği kavga geldi gözümün önüne. Sonra hastalığını anlatırken ağladığını hatırladım. Ben en yakın arkadaşı için ağladığını sanarken o kendi için ağlıyordu.

Ben balkonda içip ağlarken gördüğünde şaşırmıştım. Ama beni oradan nasıl gördüğünü irdelememiştim bile. Halbuki bir alt katımda benim derdime yanıyordu o an.

   Staddayken aldığım şekerli kokusunu Yaren'de  de almam onların aynı evde yaşamalarıyla ilgiliydi. Ama ben bunu düşünmeden direk Yaren'i görmüştüm. Bana ilgiyle bakan mavi gözlerini fark etmemiştim bile. O benim için hep ulaşılamaz ve asi kız çocuğuydu. Çocukken yanından ayrılmadığım ama büyüdükçe aramıza mesafeler giren kız...

  Kördüm ben ve bunun gözlerimin görmesiyle alakası yoktu.

   Yıllardır benim için acı çeken kızı görememiştim. Onu duyamamıştım. Bu da benim en büyük aptallığımdı.

   Gözlerimi ondan ayırmamı sağlayan şey Didem Abla'nın el hareketleriyle ne bok yediğimi sormasıydı. Omuz silktim sadece. Bana gözlerini kısarak baktıktan sonra ateş ölçeri cebine attı ve hızla kapıya yöneldi. O çıkınca ben de hemen onun yanına gittim. Beni kolumdan tuttuğu gibi koridorun bir köşesine götürdü, bizimkilerden uzağa.

  "Ne işin var senin burada?" Dedi sinirle. "Meray gelmemeni istemişti Feda."

  "Dayanamadım." Yutkundum. "Durumu nasıl?" Sert yüz ifadesi yumuşarken iç geçirdi.

  "Ateşini düşürdük, şu an 38 derece. Durumu normale dönüyor, bir saate odaya alırız." İçim büyük oranda rahatlarken başımı salladım. Allah biliyor ya, ona bir şey olacak diye köpek gibi korkmuştum.

Yârem ● Yarı Texting (tamamlandı)Where stories live. Discover now