Bölüm 40 ● Bana İyi Geliyorsun

19.7K 1K 231
                                    

"Evet, annem az önce ameliyata girdi. Herkes burada," diyerek kamerayla hastane koridorunu gösterdi Sefa. Ardından sırtını omzuma yasladı ve kamerayı kendine çevirdi yine.

"Normalde vlog çekmeyi seviyorum, beni bilen biliyor zaten. Ama şu an hiç istemiyorum. Çektiğim en zor vlog olabilir bu. Zaten, annem rica etmese çekmezdim de." Buruk bir gülümseme gönderdi kameraya. "Birazdan görüşürüz millet;" deyip kamerayı kapattı ve yanına bıraktı.

Ben de gözlerimi kapayıp başımı duvara yasladım. Annem ameliyata girmeden önce Sefa'dan bu anları kaydetmesini istemişti. Ameliyattan çıkınca bunları izleyip gülecekmiş, öyle söyledi.

İçten içe gülümsedim ve telefonumu çıkardım. Yarem'den bir kaç mesaj vardı ama onlara sonra cevap verecektim. Biraz düşünmek istiyordum. Annem onu tanıyordu, onu biliyordu ve onu bırakmamamı söylemişti. Normalde bizi pek paylaştığı söylenemezdi. Dalgasına kız bakıyordu ama işin özünde bizi aşırı kıskanıyor,paylaşmak istemiyordu. Hayatımda ilk defa bir kızı bırakmamamı istemişti. Annem böyle söyleyince ben de kafama koymuştum açıkçası. Bu kız... Hiç istemediğim biri çıksa bile onu sevmek için çabalayacaktım.

Derin bir nefes verdim. Aklım dağılmıyordu. İçimdeki korku gitmiyordu. Kalbimin yangını dinmiyordu.

Allah insanı ailesiyle imtihan etmesin, çok samimi söylüyorum bunu. Ben babamdan çok anneme düşkün bir çocuk olarak büyümüştüm ve daha tam olarak büyüyemeden annemi kaybetme korkusuyla burun buruna gelmiştim. Kendimi berbat hissediyordum.

"Feda?" Bir mırıltı duyduğumda başımı yanıma çevirdim. Meray mavi gözlerini kocaman açmış gözlerime bakıyordu. "Efendim?" Dedim.

"Biraz hava almak ister misiniz?" Diye sordu. Başımı iki yana salladım. "Annemi bırakmak istemiyorum."

"Elbette bırakmayacaksın. Sadece biraz kafanızı toplamanız gerekiyor." Başıyla Cefa'yı gösterince o tarafa baktım. Gözlerinin çevresi kıpkırmızıydı ve başını duvara yaslayıp yere oturmuştu. Kötü görünüyordu. Sefa'nın da ondan pek farkı olduğu söylenemezdi. Koridordan gelip geçen insanları izliyordu ama sanki görmüyor gibiydi.

"Tamam," deyip ayağa kalktım. Böylece Sefa da başını kaldırmıştı ve bütün gözler bize dönmüştü.

Babama baktım. O da boş boş bakıyordu bize. "Biz biraz hava alacağız." Dediğimde başını salladı. Böylece Meray ile birlikte Yaren, Sefa ve Cefa'yı kaldırdık. Hep birlikte hastanenin geniş bahçesine çıkıp boş bir çardağa oturduk. Hiç birimiz konuşmuyorduk çünkü buna gücümüz kalmamıştı. Annemizi kaybetme korkusu götümüzü fena tutuşturmuştu. Haftalar sonra son dönemeçteydik artık. Ya bu ameliyattan çıkacak ve tamamen iyileşmiş olacaktı, ya da yine çıkacaktı ama onu kaybedecektik.

"Onu kaybedersek..." Deyip duraksadı Cefa. "Ne olacak bize?"

"Öyle bir ihtimal yok." Dedim kararlılıkla. "Bizim annemiz güçlü bir kadın. Başaracak tabii ki."

"Ölümlü dünya oğlum, ne olacağını bilemeyiz. Bu zamana kadar gitme ihtimalini hiç bir zaman konuşmadık. Her zaman bunu iteledik. Ama hepimizin içinde her zaman bu korku vardı.Yalan mı?" Dedi Sefa. Onu başımla onayladım. Haklıydı.

"Bu zamana kadar neden sakladığınızı anlamıyorum! En azından Deniz Abla'nın yanında olabilirdik." Yaren gözlerini silerek başını Cefa'nın omzuna koydu. Bize kırgındı haliyle.

Ama, o zaten biliyordu. Ben Yarem'e her şeyi anlatmıştım ki.

"Senin zaten bunu biliyor olman gerekmez miydi?" Dedim. Ardından kendime okkalı bir küfür savurdum. Bunu bilmemesi gerekiyordu!

Yârem ● Yarı Texting (tamamlandı)Where stories live. Discover now