15. Bölüm:Paramparçayım

3.5K 256 4
                                    


Yorumlar ve oylar
Boool keyifli okumalar:)

15. Bölüm: Paramparçayım

*Bütün evreni tek başına aydınlatmaya yeten güneş, benim içimdeki karanlığı aydınlatmaya yetmiyordu...*

20 Eylül 2019

Hayat kamçılarını sayarak ayırıyor yanına, ektiği çiçekleri susuz bırakıp ölümlerine kahkahalarıyla gönderiyordu. Sanki o çiçekleri soldurmak için ekiyor, kuruyan her yaprağından zevk alıyor ve aldığı bu zevkle bir tohum daha atarak toprağa soldurmak, öldürmek için yeni çiçekler ekiyordu.

Atılan her adımla gökyüzünden yıldızlar tek tek düşüyor, Ay'ın gülen çehresi gözden kaybolduğunda katran karası gökyüzü karanlığa mahkûm edilip, karanlığa mahkûm ediyordu.

Cefapişe bir beden yine, birde bu yüzden yüzündeki gülümsemeyi yok ediyor, üzülüyor ve bu üzüntüsünü büyüterek kocamanlaştırıyordu.

Hayat zaten zordu, yaşam zaten dikenli. Nefes almak git gide süründürürken, gören gözler usul usul kapanıyordu. Dudaklarda son bir söz kalmıyor, her şey yutulurken boğazda kekre bir tat kalıyordu. İçilen su fayda vermiyor ve mideye ulaşan kireç tadı bulandırdıkça bulandırıyordu.

Gözlerden artık yaş değil, katran damlıyordu. Bileklerden artık kan değil, katran akıyordu. Ciğerlere artık nefes değil, katran doluyordu. Alınan nefes artık saydam değildi, is doluydu.

Katran ve is, bir sis gibi oldukları yerde hemen dağılıyor ve yerlerine kurulmakta hiçbir zorluk çekmiyordu.

"...geriye gitmek kolay olandır Sena, gelecek daha çok yıpratır insanı," dediğinde Ateş, ona kesinlikle katılmıyordum. Geçmiş insanı derbeder bir hâle getirmekte daha usta, daha mahirdi.

"Yanılıyorsun Ateş," diye karşılık verdim ona, tüm düşüncelerimle. "Geçmiş insanın canını hep daha çok yakar, insan yaşamadığı bir gelecek hakkında nasıl bir yaraya sahip olabilir ki?"

"Hissiyatla," dedi, durdu, susarken ciğerlerine nefes değil, sanki katran doldurdu. "Bak, Sena." Bir kez daha sustuğunda zihninden cümlelerini topladığını anladım. En doğru kelimelerle, en doğru biçimde anlatmak için kendisine vakit tanıdı. "Geçmişe gitmek evet, insanın canını yakar. Buna karşı gelecek hiçbir cümle kurmam ama bilmeni isterim ki, insan yaşayamadığı gelecekten daha tedirgin olur. Dediğin gibi, yaşamadığı şeyden nasıl tedirgin olabilir? Söylediğim gibi, hisleriyle. Emin olabilirsin ki Sena, birçok insan nasıl bir geleceğe sahip olabileceğini anlayabiliyor ve hayat onlara, tahmin ettikleri gelecekten daha güzellerini asla vermeyecektir. Yani sen, şu an geleceğin hakkında ne düşünüyorsan bu en güzel olanı, daha güzeline sahip olamayacaksın. Daha beterini yaşayacaksın ama daha iyisine sahip olamayacaksın." Cümleleri canımı yakarken bir odun daha atmaktan çekinmeden "Sandığımdan daha beterini yaşayacağım ama sandığımdan daha iyisini yaşayamayacağım," dedi.

Yaşamayacağım ve yaşayamayacağım kelimlerinin arasında kalan ruhum tek bir harfin nasıl bir eksikliğe sebebiyet verebileceğini sanki yeni anlamıştı.

Yaşayamayacaktı çünkü buna asla, izin verilmeyecekti.

"Düşün Sena; sen geçmişi bir kez yaşadın, sen o duyguları zaten bir kez topladın sırtında; yaşayıp gördüklerin mi daha çok yakar canını, yaşamadığın ve seni neyin beklediğini bilmediklerin mi?"

HARABEМесто, где живут истории. Откройте их для себя