20. Bölüm: Kafes

3.1K 218 7
                                    

Yorumlar ve oylar
Keyifli okumalar...

20.Bölüm: Kafes

*Ben yok olurken o diriliyordu...*

20 Eylül 2019

Koşarken, kaçarken hayatın acımasız yanından yalın ayak, hapsedildiğim geçmişin izleriydi aslında beni peşinden sürükleyen. Onlardan uzaklaştığımı sandığım her an, aslında onların peşinden gittiğimden bi' haberdim.

Bir hikâyem vardı, benim hikâyem bitmemişti. Dört yıl öncesinden başlayan, ölümle şekillenen, azapla devam eden ve işkencesine bir türlü son vermeyen kahreden bir hikâyeden ibaretti.

İbadet ederken iblise, ebediyetini asla düşünmüyor ve beni çektikçe daha çok çekiyordu dibe. Yaralarımı oluşturuyor ama ne garipti, yaralarımı sarmıyordu.

Yaralarımı oluşturuyordu evet, ama ne güzeldi ki yaralarımı saracak bir insan hediye etmişti.

"Sen, bu dünyaya benim kahramanım olarak doğmuşsun Katil Adam," derken kalbimin ıssız yanından, onun gözlerinin okyanusuna çoktan kulaç atmış vaziyetteydim. "Sen, benim kahramanım olmak için var olmuşsun."

"İşte bu, bu zamana kadar duyduğum en doğru tesbit," diyen yüzündeki gülümsemeye dalan bakışlarım tutsak olmak için bileklerini uzatmış, esiri olmayı bizzat kendisi istemişti. "Ben, bu dünyaya senin için geldim."

Gülümsedim ona tüm içtenliğimle. "Benim için güzel bir dünya oluşturmak için benden önce doğdun, değil mi?" diye sordum. Gri örtünün altında parlayan koyu kahve gözleri göz bebeklerini çok kez yaptığı gibi şımarıklığa kapılarak saklamaya devam etti.

"Bir nevi doğru ama keşke senden birkaç yüzyıl önce doğmuş olsaydım. O zaman, biraz daha vaktim olurdu ve ben işimi çoktan bitirmiş olurdum."

"O zaman ben seninle nasıl karşılaşırdım?" diye sorarken dizlerimi öne doğru uzattım. Avuçlarımı çimlere yaslarken, belimi geriye doğru vererek esen rüzgârı kabul etmiştim. "Seninle bende birkaç yüzyıl önce doğmak isterdim."

"Çok da önemli değildi," dediğinde ona şaşkınlıkla baktım. "Benimle karşılaşman ve bizim tanışmamız senin bunları yaşamandan daha önemli değildi Sena. Sen bunları yaşamasaydın, bir ömür boyu tanışmasaydık seninle."

"Bunu bu kadar kolay söylemeni beklememiştim," diyebildim yalnızca. Önüme konan iki seçeneği düşünürken kaybolacağımı çok iyi biliyordum. Önüme hangi seçenek konursa konsun seçeceğim kişi Ateş olurdu. Artık çok geçti, o benim hayatımdaydı ve ben onun hayatımdan çıkma, olmama ihtimalini düşünemezdim. Geçen süre kısa, hissettirdikleri derin, sonu uzun, her şey daha başlangıçtı. Belki bunları yaşamak istemezdim ama hayır, ben Ateş'in var olmadığı bir dünya da istemezdim.

"Bunu çok daha kolay söylerim," dedi Ateş, gözleri gözlerimden ayrılmazken kaç kez diye sormak istedim, o okyanus beni içine daha kaç kez çekebilirdi? "Sen bunları yaşamak zorunda olmasaydın, biz tanışmasak da olurdu. Ama bilmeni isterim ki Sena, sen bunları yaşamak zorunda olmasaydın biz mutlak sürette tanışıyor olurduk. Belki daha güzel bir hayatta, daha renkli bir dünyada, bambaşka duygular içerisinde, farklı bir bağla bakabilirdik birbirimize."

"Mesela?" diye sorarken merak içerisinde, Ateş'in anlattığı o masalın içine girmeden de duramadım.

"Mesela..." diye tekrar ederken beni, gözleri uzaklara çevrildi. Benden bir milim kaçan bakışları zaten, uzaklara düşmüş olurdu. "Bir başka dünyada..."

HARABEWhere stories live. Discover now