27. Bölüm: Ya Aydınlığa, Ya Karanlığa

2.7K 180 33
                                    



27. Bölüm: Ya Aydınlığa, Ya Karanlığa

*Bilir miydin küçük kız, çıkmaz sokaklarda çiçek açmazdı.*

20 Eylül 2019

Bir koku, bir de doku. Anımsatır geceyi ya da canlandırır içindeki kelebekleri. Gözdeki sisi, kalpteki yarayı, ömürdeki cefayı, kalpteki sefayı. Bazen gelecekteki doğruyu, bazense kaderindeki o yanlış noktayı. Yalnızca bir koku, asla yalnızca bir koku değil.

Yemyeşil bir ormanın çevresindeki rengarenk çiçekleri koklasan da alamayacağın, denizin esintisinden ulaşamayacağın, yağmurdan sonra tadamayacağın, rüzgârla kavuşamayacağın genzi öldürüp genzi yaşatan bir koku.

"Gerçek mi?" diye sorduğumda kedi gibi ona sokulup kokusuyla ölüp kokusuyla yaşamayı göze alabiliyordum.

"Hangisi?" diye karşılık verdiğinde artık sessizliğine de bir son vermesini ve bu ses tonuyla uyutmasını istiyordum beni. Şarkılarla, hayır ninnilerle.

"Hepsi Ateş, bu yaşananlar gerçek mi?"

"Gerçek olmasını istemezsen, rüya say."

"Her şeyi mi?"

"Her şeyi."

"İstemem."

"Neden?"

Çünkü sen rüya olamazsın.

Önce ona, sonra kokusuna, sonra ise benliğindeki tüm noktalara tek tek sarıldım. Saçındaki tele, gözlerindeki renge. Tüm bu yaşananlara rağmen her şeyin bir rüya olmasını istemedim. Eğer ki gözlerimi açtığım an göremeyeceksem Ateş'i yanımda, tüm bu yaşananların olmasını ve Ateş'i yanımda istedim.

Her şeye rağmen, onsuz bir hayat istemedim.

"Sena."

"Hm."

"Şu zincir kolye var ya." Boğazımdan sıcak bir yutkunuş pare pare yakarak aktı. "Ben aldım o kolyeyi, eğer takmak istersen-"

"Iı," dedim suskun ama küskün bir tavırla. "Takmak istemediğim için değil ama yanlış anlama, ben, o kolyeyi takarken iyi hissetmem. Zaten çok kızgınım sana, o ayrı mesele ama onu takmak istemiyorum. Kızma tamam mı? Çok istersen yeni bir kolye verebilirsin bana ya da bana özel bir kolye de alabilirsin. Hiç çekinme, kabul ederim ben yine."

"Kabul ederim diyorsun yani?"

"Ederim tabii ki!" dedim aklıma gelen tüm şeyleri silmek ve ânı bozmamak için neşeli bir tavırla. Senden gelen her şeyi kabul ederim, demedim. "Şımarma ama," dedim uyarırcasına. "Bulut'un da aldığı bir bileklik vardı, onu da çok saklamıştım. Sana özel bir şey değil yani, hediyeler korunmak için verilir."

"Anladım," dedi muzip bir ifadeyle. Anlamadığımı sanmış olacak ki bir kez daha "Anladım," deme ihtiyacı hissetti.

Kalpteki şeyleri söylemekten çekinmemek gerektiğini düşünürdüm her an. İyi veya kötü, her şey sahibine ulaştırılmalı ve doğru yollarla anlatılmalıydı. Üslup korunduğu sürece düşünceler özgürce yüze vurulabilir, her şekilde aktarılabilirdi. Ateş'e baktım, söylemek istediğim çok şey varmış gibi geldi ama bir kez daha baktığımda ona, hiçbir şey dilime dökülemedi. Anladım ki, kalpteki her şeyi söylemek o kadar kolay asla değildi. Doğru an diye bir şey kesinlikle vardı.

HARABEWhere stories live. Discover now