33. Bölüm: Bak Aynaya, Biz Aynıyız

2.7K 190 23
                                    



33.Bölüm: Bak Aynaya, Biz Aynıyız

*Gönül gözü neye açıksa irisler ona müptelaydı. Kirpiklerimde asılı kalan bir adam gönlüme düşmüş, gözlerimin müptelası olmuştu.*

RK-

İntikam, iki türlü biterdi: kazanıldığında ve vazgeçildiğinde.

İntikam, hiçbir zaman ölümle bitmezdi.

Karşıdaki kişinin ölmesi zafer değildi, karşıdaki kişinin ölmesi başarı hiç değildi; karşıdaki kişinin ölmesi asıl savaştan halliceydi.

O ölürdü, onun yerine başka biri doğardı, o da ölürdü, onun yerine de başka biri doğardı. Her ölüm doğumu takip ederken doğumlarda ölüme sarılırdı. Küçücük bir ateş gün sonunda koca bir yangına dönüşür ve iş amaçtan sapardı. İntikam intikamlıktan çıkar, bir aptallık oyununa dönüşürdü. Herkesin kendince sebepleri vardı, kimisi ise bu oyuna neden katıldığını bile bilmezdi.

Çünkü bazı insanların kaderlerinin yazıldığı kalem, bazı insanların elinde olurdu.

Hiç mi hiç sorulmaz, onlardan fikir alınmazdı.

Bu hayat onlarındı lakin kalem, evet o kalem onların eline hiç verilmemişti.

İki küçük, temiz ve masum çocuk anne babalarının günahlarında boğulurken intikam diye inleyen bedenleri birbirine sarılıyor, birbiri tarafından hançerleniyordu. Ki hançer, en masumu kalıyordu.

"Zehra Küçük, Kırmızı'nın hedefindeki yeni kız," dedi adam arkasındaki tahtada kırmızı kalemle yazılı ismi işaret ederken. "16 yaşında, lise üçüncü sınıf öğrencisi. Annesi de babası da sağ, bir tane kız kardeşi var. Berra Küçük, 11 yaşında. Kırmızı, Berra üzerinden yürütecek-"

"Net bilgi mi?" diye sordu gözlerindeki siyahlığı mavi lensle gizleyen adam.

"Henüz tam bir toplantı yapmadı," diye açıklayan adam tahtaya önce Zehra'nın, sonra da Berra'nın fotoğrafını yapıştırmıştı. Yüzlerindeki gülümsemelerin temizliği bir fotoğraf karesinden belli olurken bu odadaki beş kişi de bu gülüşlerin çok kısa bir süre sonra silineceğini çok iyi biliyordu. Çünkü bu birkaç yıldır böyleydi, birkaç yıl daha böyle gideceğe benziyordu. "Lakin taslağı bu yönde. Berra'yı hedef gösterip Zehra'yı kumpasa çekmek."

"Bu kez planı ne peki?" diye konuşan kadın yeşil gözlerini fotoğraflardan alamadı. Hepsi birbirinden güzel, hayata adımlayamayan, buna bile zaman bırakılmayan mukavim kızlardı. Keşke bu mukavimliklerini görmek için böyle şeyler yaşamasalardı, diye iç geçirdi kadın. Zaten amacı bu değil miydi? Hepsini kurtaracaktı, yemini oldu. "Ne geçiyor aklından?"

"Bilmiyorum," diyebildi adam. Kırmızı'nın aklına giremiyorlardı, Kırmızı gibi asla düşünemiyorlardı. Yıllar oluyordu ve onlar henüz durdurmaya güç erdiremiyorlardı. Bu iş ise iyice can sıkıcı bir hâl almaya başlamıştı. "Henüz oturup konuşmadık, dediğim gibi. İsimleri not aldı, çarpılarını attı, taslağı oluşturdu, masa toplanana kadar bunu öğrenemeyeceğiz."

"Masa ne zaman toplanacak?" diye sordu mavi lensli adam.

Elindeki tahta kalemin kapağını kapatıp masaya koydu, oturdu, dört çift göze tek tek baktı. "Salı günü..." Tüm gözlerde ise aynı ateş yanıyordu. "... 30 Aralık 2014'te, Zehra'nın ölüm fermanı imzalanacak."

🏚

SB+

Dışa vurulan mı ölüm olurdu içte tutulan mı hiçbir zaman anlayamayacaktım. Bazı anlar vardı ki, bazı şeyler vardı ki içte kalmalı ve dışa asla çıkmamalıydı. Ama bazı şeyler de vardı ki dışa vurulabildiği kadar vurulmalı, dile dökülmeli, avaz avaz bağırılmalıydı.

HARABEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin