23.Bölüm: Bir Nefes Bir de Ses

3.2K 202 50
                                    


Yorumlar ve oylar
Bol keyifli okumalar;)

23. Bölüm: Bir Nefes Bir de Ses

*Tüm şehir gökyüzüne sığınmış gibiydi

Tüm şehir ona sarılmış gibi...*

20 Eylül 2019

Bir hiç olmak insanlığın gözünde; sevgiden mahrum büyüyen bir çocuk timsali önüne gelene sarılmak, yalnızlığıyla harmanlanan bir genç gibi şarkılara sığınmak, çocuklarını okutmak için gece gündüz çalışan bir baba gibi çaresizce debelenmek, binbir emekle büyüttüğü çocukları tarafından terkedilen bir anne gibi ölmeyi dilemek...

Odalarda saklamak hayalleri, bir kavanoza koymak ve kapağını sıkı sıkıya kapatmak. Uçup gitmesini engellemek isterken o kavanozun içerisinde küflenmeye mahrum etmek, kanatlarını kırmak.

Umutsuzca karışmak hayatın içine, amacını bilmeden yaşamak.

Sessizken sorgulanırdı hayat, bazense şarkılar eşliğinde. Elden hiçbir şey gelmezken akardı gözden yaşlar, en çaresiz hissettiğin anlarda bulutlar yer edinirdi gözlerinde. Var oluşundan başlardı izler, ölümüne kadar silik silik görünürdü. Merak ederdin çoğu zaman, böyle bir yere geleceğimizi bilseydik doğmak ister miydik?

Ben Sena Bektaş, böyle bir yere geleceğimi bilseydim doğmak kelimesine anlam kazandırmazdım.

"Hasta olacaksın," diye homurdanırken Ateş köşeye attığı havluyu tekrar eline almıştı. "Hayır inat ettiğin konu ne mesela tam şu an? Neden kalkıp gitmiyorsun içeri de sıcak sıcak uyumuyorsun yatağında?"

Boş boş döndüğümde gözlerine çatık kaşlarını görünce masumlaştı bakışlarım. "Ben yukarı çıkarsam sen gideceksin?" derken bunu ne kadar istemediğimi bir kez daha hatırladım. Onunla geçirdiğim anlar o kadar kısıtlıydı ki parmaklarımla sayabilirdim. Bir gün onunlaydım, ikinci gün ondan uzak düşecek bir neden mutlaka yaratılmıştı. Ben artık bunun olmasını istemiyordum.

"Şimdi gitsem bile yarın yine yanında olacağım," dedi Ateş. Ben tek bir cümle kurdum, o benim bir cümlemden bin anlam çıkardı. Doğruydu, çok kapı aralanmıştı. "Artık her daim yanında olacağım Sena, yaşanıldı ve bitti. Senin iznin dahilinde, sen isteyene kadar her daim yanında olacağım."

"Hiçbir zaman böyle bir şey istemeyeceğim," dediğimde dudaklarımın demirliklerinden tek bir nefes döküldü. Geçirdiğim her anın, ardımda bıraktığım tüm zamanların tozlanacağını bilsem bile dönüp baktığımda geçmişime tükenmez kalemimin yazdığı tüm yazılarda onun adını görmek isterdim.

"Ya istersen?" diye sordu Ateş.

"Ya gidersen?" diye yanıt verdim ona. Çünkü benim bunu istemem ve onun gitmesi aynı doğrultudaydı. O ne kadar gitmezse ben de o kadar istemezdim.

"Kader," dedi muzip bir ifadeyle. Omzuna vurmak için aniden döndüğümde saçlarım avuçlarının arasından çekilmiş oldu ve dudaklarımdan acı ile bir inilti döküldüğünde "Sena, rahat dursana!" diye kızdı Ateş. Havluyu saçlarımdan çekip ellerini değdirdiğinde ve elleri okşarcasına tellerimde dolandığında köklerinde hissettiğim sızı bir ihtiyaca dönüşmüş oldu. "Canın yanıyor mu?" Yanmıyordu, hiç mi hiç. Parmak uçlarında merhem taşıyor, dokunduğu tenimde, bedenimde oluşan tüm acıları silmeyi başarıyordu. "Tam olarak neresi?"

"Acımıyor," dediğimde görmediği yüzümde samimi bir tebessüm, gerçek bir duygu vardı.

"Emin misin?" diye teyit etmek istediğinde havlu tekrar saçlarıma karışmış, damlaları tutamlarımdan arındırmıştı. Hiçbir cevap vermediğimde ise huzur kelimesinin köklerine inmiş, gönlümdeki rahatlığı en derinden hissetmiştim. Gönlüm rahattı, yüreğim yerini kalbim selini sevmişti. Bir zilzal bile koparsa bir anın içerisinde, yürek yerini sevdikten sonra fark etmezdi. Önümüzde dağlar yıkılır, denizler taşar, okyanuslar azardı; onun gözleri okyanusun derinlerinde bize yuva olurdu.

HARABEWhere stories live. Discover now