Çığlık

19.7K 799 332
                                    

Ellerimi birbirine kenetlemiş oturduğum koltukta bacaklarıma doğru hafifçe eğilmiştim. Kaç saattir böyle durduğumu bilmiyordum ama kıpırdarsam her yerimin tutulduğundan emin olacaktım. Öylece hareketsizce duruyor, hiçbir şey düşünmüyordum. Şaşırtıcı değil mi yaşadığım onca şeye rağmen oturmuş ve aklımdan hiçbir şey geçmiyordu, bu imkansız değil miydi? Titrek bir nefes aldım, boğazım hala acıyordu ve eğer ilaç almazsam bir süre daha acımaya devam edecekti. Polisler, Ceyda hanım, Serkan gitmişti ve beraberinde Afra'yı da götürmüşlerdi. Yaratık mı?

Bakışlarımı saatlerdir her karışını, şeklini ezberlediğim halıdan çekerek karşımda ki koltukta başını geriye yaslamış hiçbir harekette bulunmayan adama çevirdim. Herkes gitmişti ama o hala buradaydı.

Tüm her şeyi de görmüştü tabii, Afra'yı onlarla göndermemek için olan ısrarımı, onlar gittikten sonra geçirdiğim sinir krizini. Hiçbir şey yapmadan ben tüm salonu yıkarken o öylece izlemişti beni, onu görmezden gelmiş çığlık atarak yere çökmüş ağlama krizine de girmiştim. Yani tüm rezil anlarıma şahit olmuş, kendime zarar vermemi bile umursamadan beni izlemişti. Sinirlerimin bu kadar bozulmasının nedeni Afra'yı kaybetme korkusuydu ve daha onunla doğru düzgün konuşamamışken almışlardı onu. Bildiğim tek şey vardı, rahatlamıştım. Yakıp yıkmak bana göre değildi, ben genelde hep yapar ve onarırdım ama bu sefer öyle olmamıştı. Yaptığım şey beni rahatlattığı için bu alışkanlığımı bozmayı umursamamıştım.

"..."

Boğazımdan anlamsızca dökülen kelimelerden sonra boğazımı tuttum. Sesim çıkmayı reddediyordu ama ben sadece Yaratığın uyuyup uymadığını anlayacaktım. Yutkunduğum zaman canım fazlasıyla yanmıştı, yüzümü buruşturdum. Bir anlık karşıma baktığım da mavi gözlerini kendi üstümde gördüm.

"Dönmüşsün."

Kaşlarımı çattım. Dudaklarımı araladım ama boğazım o kadar acıyordu ki söyleyeceğim kelimeler hızla kayboldu. Yüzüne baktım ben de.

"Layel anlamıyormuş gibi yapmaktan vazgeçmelisin."

Anlamıyormuş gibi yapmıyordum, gerçekten onu anlamıyordum.

"O yaptıklarını yapan sen değildin."

Yüzüne boş boş baktım, cidden saçmalıyordu.

"Senin insanlara göstermeye çalıştığın sakin, aklı başında Layelsin şimdi ama az önce ki saklamaya çalıştığın sendin."

"Kafayı ye-yemişsin."

Boğazımı temizleyerek zor da olsa konuşabilmiştim ama sesim o kadar kısık çıkmıştı ki duyduğundan emin değildim. Ona rağmen konuşmaya devam ettim, canımın yanıyor olmasını gram umursamadan.

"Ben de her insan gibi sinirlenebilir hatta kriz geçirebilirim, bu başka bir kişiliğimin olduğu anlamına gelmez. Ben deli değilim Yaratık, senin aksine."

Yutkundum, bir an önce ilaç almam gerekiyordu.

"Sen olduğun kişiyi hep sakladın Layel.."

Oturduğu koltuktan kalkarak yanıma doğru geldi, yerimde dikleştim. Ne kadar güçsüz olursam olayım yine de güçlü durmaya çalışacaktım. Yüzüme doğru eğildi ve neredeyse fısıldayarak konuştu.

"Ve ben o kişiyi tekrar ortaya çıkaracağım."

Dişlerimi birbirine kenetledim.

"Elinden geleni ardına koyma, ben buyum ve nasıl biri olduğumu gayet iyi biliyorum."

Dağılan saçımı arkaya doğru götürdü ve gözlerini saçlarımdan tekrar gözlerime çevirdi.

"Geldiğin günden beri bir saatten fazla uyumadın, beraber uyuyalım mı?"

CANINI YAKARIM (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin