"Eğer bir daha bana saçmalıyorsun dersen ve o adımı atarsan seni pişman ederim."
Söylediklerini duymamıştım bile, hızla odadan çıkıp arka odanın bahçeye çıkan kapısından dışarıya fırladım. Kararan gökyüzü ve kapkaranlık ormana baktım, derin bir nef...
Media: Taylor Swift- I Did Something Bad (şarkınınanlamınabakmanızı şiddetle tavsiye ediyorum, tam Layellik)
Acı.
Tüm bedeninde tek bir noktadan vücuduna yayılan birden çok acı vardı.
Acıyı bu kadar içten hissettiğinde kaç yaşındaydı?
Bilinçsizce kapanmayan gözlerinin ardından tavana bakarken öksürdü, dudağının kenarından ince bir çizgi halinde kan süzülmeye başladı. Nefes almaya çalıştı ama canı öylesine yanıyordu ki bunu yaparken öksürüyor ve kan biraz daha fazlalaşıyordu. Sonra acısını hissetmemeye başladı, dudaklarında silik bir gülümseme belirdi.
İnadı uğruna burada kalması canına mal olacaktı.
Duraksadı. Ölecek miydi gerçekten? Ölümden korkmuyordu, korkmayalı uzun zaman olmuştu. Layel ölümü istiyordu, annesi vardı sonuçta. Ona kavuşacaktı.
Bir kez daha öksürdü ve kan çenesinden boynuna doğru indi.
Neredeydi kahrolasıca yaratık, yoksa yine mi kendi kendisini kurtarması mı gerekecekti? Sahi hep öyle olurdu, kendi kendisini kurtarırdı. Layel kendiyle yaşamayı ve mücadele etmeyi biliyordu. Mensah'a ihtiyacı yoktu ama ihtiyacı vardı, onu yanında istiyordu. Elinden bir şey gelmese dahi yanında olsun istiyordu, gelsin işte. Nerede bu adam? Gelmesini beklemeden uyumuş muydu yoksa?
Layelsiz uyuyamazdı ki.
'Bensiz uyuyamaz.' diye fısıldadı zihni.
Uyuyamazdı. Mensah derin bir nefes alarak tavana bakmayı bıraktı, bakışları Layel'in çıkıp gittiği kapıya döndü. Sadece su içecekti işte, nerede kalmıştı? Kaç dakika olmuştu, bir, beş, on? Bir saat olmuş bile olabilirdi. Mensah onsuzken zamanın çok daha geç aktığını düşünüyordu.
Oysaki az önce ise hemen bitmiş gibiydi.
Homurdana homurdana kalktı yerinden, tanımadıkları bu evde karısını sevmeyenler çoktu. Kim bilir belki de biri sessiz sessiz onu bekleyip öldürmüşte olabilir, güldü. Layel karşısındakini öldürmezse iyiydi.
Elini saçlarına uzatıp dağıttıktan sonra bulduğu tişörtünü ve pantolununu giydi. Bakışları kapıdaydı ama hala ortalıkta yoktu, kaşlarını çattı. Çıplak ayaklarını odadan dışarıya attıktan sonra evin sessizliği karşısında durdu, dinledi evi. Fakat hiçbir ses yoktu, ev gecenin sessizliğine mahkum olmuştu. Mensah durmayı bırakarak merdivenlere yöneldi, gürültü çıkmasını umursamadan hızla indi basamaklardan. Mutfak kısmında yanan ışığı gördüğünde oraya doğru yürüdü, içini garip bir his sarmıştı. Ne olduğunu bilmiyordu ama bu hissi sevmemişti, kaşları biraz daha çatıldı. Mutfağa girdikten sonra kimseyi göremedi, dışarıya mı çıkmıştı Layel? Onsuz hemde? Açık olan kapıya doğru yürüdüğünde iki adım sonrasında durdu.
Yerde biri yatıyordu, karın kısmında görünen bıçakla.
Mensah nefes alamadığını hissetti. Kalbi hiç olmadığı kadar hızlı atmaya başladı, mavi irisleri kolaylıkla görebileceği kadar açılmıştı. Korku, Mensah korkuyordu.
"Layel?"
Sesini kendi duymadı. Sayamadığı bir hızdan sonra onun yanında buldu kendini.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.