Dünya Gül Bana

18K 837 339
                                    

Medya: No.1~ Dünya Gül Bana...

Göğsüm aldığım düzenli nefeslerle yavaşça inip kalkıyordu, yatağımda sırt üstü uzanmış tavanı izliyordum. Uyuyamamıştım, sabah beşten beri uyanıktım. Babamı affetmek isteyen kalbim ve bunu düşünmek bile istemeyen beynim arasında gidip geliyordum. Dün gece Deniz abla bugün onlara gitmem için beni aramıştı ve evet onlara da mahkeme kağıdının gittiğini biliyordum. Neler olacağını bilemiyordum ama düşündükçe sinirlerim bozuluyor, kendimi büyük bir kuyu da yapayalnız kalmış gibi hissediyordum. Köşeye sıkışmış ve yolumun olmadığını düşünüyordum. Hayatım da yolunda giden hiçbir şey yoktu, aksine daha da kötüye gidiyordu. Ne yapacağımı cidden bilmiyordum, kimsesiz kalmış gibi hissediyordum.

Pozisyon değiştirerek yan yattım, Yaratık dün eve gelmemişti. Bunca sorunumun arasında bir de onunla uğraşmayacağım için mutluydum. Onunla ilgili birkaç planım daha vardı ama şimdilik önemli işlerimle uğraşmam gerekiyordu. Yataktan kalkmanın zamanı gelmişti, bitkin hareketlerimi kesemiyordum. Karşımda ki dolaptan giyeceğim kıyafetleri çıkarıp onları daha sonra üzerime geçirdim. Önce holdinge daha sonra eve gidecektim.

Abartısız bir makyajın ardından çantamı alarak evden çıktım. Arabam evimin önünde park edilmişti, Cenk'in işi olduğuna emindim. Arabaya bindiğim de son zamanlarda bana iyi gelen tek şeyi düşündüm, Afra dün beni aramış ve uzunca bir süre konuşmuştuk. Onunla konuşmak, iyi olduğunu bilmek bana çok iyi gelmişti. Arabayı çalıştırmadan önce birkaç saniye gözlerimi kapatarak üstümde ki bitkinliği ve yorgunluğu gizleyecek bir gülümseme ekledim yüzüme. Vücudum hastalığın ardından hala hemencecik yorgun düşüyordu, kendimi bir an önce toparlamam lazım. Arabayı çalıştırdığım da radyoyu açtım, güzel bir şarkının denk gelmesini diledim. Ingilizce hip hop bir şarkıyla karşılaştım, modum biraz olsun yükseldi. Parmak uçlarımı direksiyona vurarak şarkıya eşlik ettim, şarkılar bazen her şeyi anlık olarakta olsa geçiriyor. Şarkılar da kendimi kaybediyorum, şarkılar olmasaydı neler olurdu düşünemiyorum. Bu çekilmez dünya da her şey daha da çekilmez olurdu.

Çünkü çoğumuz bunu yapıyoruz, şarkılara sığınıyoruz.

Birkaç şarkının ardından duygusal bir Türkçe rap şarkısı çalmaya başladı. Dünya gül bana... Derin bir nefes aldım, o şarkılardan biri de buydu işte. Bütün duygularını, hissettiklerini notalara dökmüş olan bir sanatçı. Onu seslendiren bir kişi vardı ama anlamı çoğu kişiye işliyordu. Şarkıları sevmemin bir nedeni buydu, daha önce hiç tanışmamış yüzlerce insanı birbirine bağlıyordu. Holdinge gitmeden önce uğrayacağım bir yer vardı, çıkış yolu bulamadığım zamanlarda gittiğim yere gidiyordum. Arabayı durdurduğumda boğazıma koca bir yumru takılmış, gözlerim dolmuştu. Kendi kendime birkaç cesaret sözcüğü fısıldadım, kalbim acıyla atıyordu. Bu kadar çok acı çekmem zamanın biraz olsun bile yaraları geçirmediğinin kanıtıydı. Titreyen parmaklarımla emniyet kemerini çözerek kapıyı da açtım, sol ayağım ıslak toprakla buluştuğu anda derince bir nefes aldım. Buraya üçüncü gelişim ve her seferinde bu duruma gelmem içler acısıydı. Küçük adımlarla birkaç adım ötemde ki açık çelik kapıdan içeriye girdim. Her adımım sessizlikle bütünleşmiş çevremi sarsıyor, nefesimin hızlanmasını sağlıyordu. Sürekli çevremi gözlüyor, korkudan bayılmamak için direniyordum.

Kendimi bildim bileli mezarlıklar korkulu rüyalarımın merkeziydi. Kabuslarım her zaman mezarlarda gerçekleşirdi ve ben bu korkuyu hiçbir zaman geçiremedim.

Babam annemin mezarının yerini söylememişti çünkü bu korkumu çok iyi biliyordu. Fakat mezarının yerini bilmemek beni daha çok korkuttuğu için 16 yaşındayken mezarın yerini bulabildim. İlk o zaman annemle, daha doğrusu mermer mezarıyla karşılaştım. Ikinci sefer ise Umut merdivenlerden kanlar içerisinde düştüğü için gelmiştim, annem kadar çok sevdiğim birini daha kaybedeceğim korkusu etrafımı sarmış anneme gelmemi sağlamıştı. Düşüncelerimin içerisinde yürürken yine hiç alışamadığım mezarıyla karşılaşmıştım. Annemin mezarını bulduğumu ve geldiğimi hiç kimse bilmiyordu, söylemedim. Çevreyi izlemeyi ve kimsenin olmadığına emin olmuş bir şekilde mezarına vardım. Mezarın üzerini kaplayan çiçekler ben gelmesem bile birilerinin gelmesini sağlamıştım. En büyük korkumu annemin ölümü bile geçiremedi.

CANINI YAKARIM (+18)Where stories live. Discover now