Kayıp

29.8K 1.1K 948
                                    

"Ne, ne diyorsun sen?"

Gözleri yüzümü inceledi, aldığı zevki gözlerime sokmak istediği için mi bu kadar belliydi?

"Başın sağolsun Layel Kamran baban nereden geldiği belli olmayan elim bir kurşunla hayatını kaybetti. Sevenlerine ve ailesine baş sağlığı dileriz."

Donmuş bir ifadeyle gözlerimi yere çevirdim.

"Hayır, hayır bunu yapmış olamazsın. Babama bunu yapmış olamazsın!"

Sertçe çenemi sıkıp ona bakmamı sağladığında nefretle yüzüne baktım.

"Sen beni aptal sanıpta kaçıyorsun ama!"

Çenemi kurtarmaya çalışarak göğsünden ittim. Fakat çabalarım sonuçsuz kalmıştı.

"Sen aptalsın zaten! Yalan söylediğini biliyorum, babama bir şey olmadı."

Boğazıma oturan öküzü görmezden geliyordum. Yapardı, ggözlerinden her şey belliydi zaten. Katil gibi bakan mavi irislerinden gözlerimi çekip etrafa baktım. Ağzım açık kalmış bir şekilde dönüp duran odaya odaklandım, odaklanamadım. Kolumdan sıkıca tutup beni peşi sıra yürütmeye başladı. Şaşkınlıktan ve korkudan tepki veremiyordum, bunlar yaratık için değildi. Babama duyduğum pişmanlıktı, babamı kaybetmiş olamazdım değil mi? Benim yüzümden babamı öldürmüş müydü? Suçu olmayan babam ölmüştü ama benim de suçum yoktu ki?

Suçsuzlar neden hep en sonunda suçlu çıkıyordu?

Arabaya itince ön koltuğa sarsak bir şekilde oturdum. Canım yanıyordu, vicdanım iplerini boğazıma bağlamış nefes almamı engelliyordu. Parmaklarım otomatik bir şekilde kapının kulpuna gittiğinde araba da mekanik bir ses yayıldı, kilit sesi.

"Aklından bile geçirme, daha sana neler yapacaktım ama işimi sağlama alıp bir daha kaçmaman için bunu yaptım."

Yüzüne döndüm, gülüyordu. Babamı öldürmüştü ve mutlu muydu? Kendime engel olmayıp arabanın içini dolduracak bir sesle yüzüne tokadı bastım. Başı yana yattı, bir süre gözlerini kapattı ama ben yine tepki vermesine fırsat vermeden göğsünü yumruklamaya başladım.

"Babamı öldürdün! Babamı, katilsin sen! Lanet olsun, bunu bana nasıl yaparsın? Ben ne yaptım sana!? Söylesene ben sana ne yaptım Allahın belası!?"

Sırtım diğer kapıyla birleştiği zaman yaratık üzerime eğilmiş alev saçan gözleriyle yüzüme baktı. Bir eli boynumda, diğeri omzumdaydı. Korkuya dair en ufak bir duygum yoktu, babamı öldürmüştü ve ben ondan nefretin en saf halini tanımıştım. 

"Seni öldürürüm lan! Ne cüretle bana vurursun!?"

Arabayı gürlemesiyle sallamıştı. Gözlerimi kaçırmadan yüzümü yüzüne yaklaştırdım.

"Öldürsene."

Sesim oldukça kısık çıkmıştı ama son derece kendinden emindi. Bu sefer az önce ki kısık sesimden eser olmadan yüzüne bağırdım.

"Öldürsene! Hadi öldür! Ama öldüremezsin değil mi, öldüremezsin çünkü bu ne olduğunu bilmediğim lanet oyunda kalmak zorundayım değil mi!?"

Yüzlerimiz arasında bir iki cm bırakarak bana yaklaştı ve boynumda ki elini sıktı.

"Kızım! Ben deliyim, yemin ederim oyun moyun, intikam hiçbir şey umrumda olmaz seni inlete inlete öldürürüm!"

Yüzüne yaşarmaya hazır olan gözlerimle baktım.

"Ne intikamı, ne yaptım ben sana!?"

Üstümden hızla kalkıp yerine geçti, üstünü düzeltti ve bacakları iki yana açık hala ona bakmakta olan bana döndü. Yavaşça doğrulup bacaklarımı aşağıya indirdim, Allahtan pantolon giymiştim. Dolan gözlerim yaratığın varlığına yemin etmiş gibi bir yaş bile dökmedi. Arabayı hızla hareket ettirdiğinden takmadığım emniyet kemeri yüzünden öne doğru savruldum. Refleksle iki elimi kapota yaslayıp her hangi bir yaraya izin vermedim. Başımı koltuğa dayayıp yönüne dönmemek için yana yatırdım.

CANINI YAKARIM (+18)Where stories live. Discover now