Saçma

29.7K 1K 581
                                    

Yaratığın yüzüne birkaç saniye boş boş baktıktan sonra kahkaha attım, cidden bütün gerizekalılar beni buluyordu.

"He gece, her saat, her dakika alıyorum. Kime ne, sana ne!?"

Başını yana eğip rahatsız edici bakışlarını üstümde gezdirdi.

"Soyadı mı taşıyorsun, hareketlerine dikkat etmek zorundasın ya da ben ettiririm!"

Ona aynı ifadeyle baktım, küçümseyen.

"Kolaysa ettir! Soyadın ya da sen asla kararlarıma karşı koyamazsın."

Yaratık kolumu tutarak ondan kaçarken düşmeme mani oldu, zafer dolu bir sırıtışın ardından beni kendisine çekerek göğsüne çarpmamı sağladı.

"Ne zaman anlayacaksın bilmiyorum ama bunu anlaman gerek, ben olduğum sürece hayatının ipleri benim elimde."

Gülmeye çalıştım, sinirlerimi bozuyordu.

"Hayatımda olduğunu kim söyledi, her ne planın peşindeysen bunu istediğinin aksine sonlandırtıktan sonra hiç varolmamış gibi silineceksin."

Yüzünü yüzüme yaklaştırdı.

"Varolan bir hayatın olacak mı o zaman, merak ediyorum. Ben başarısız olursam kimse başarılı olamaz. Bunu bir yere yaz Layel Beren çünkü varolduğun sürece yakanı asla bırakmayacağım."

Çölde susuz kalmış bir bedevî misali dilim damağım kurumuştu, esaretinden kurtulmak için ellerimle onu ittiğim de başarılı olmuştum. Hızla yürürken avuç içlerime tırnaklarımı bastırıyor, hıncımı kendimden çıkartıyordum. Aptal bir harekette bulunarak arkama döndüğüm zaman önce burnum sonra bütünleşen yüzüm  duvar denilecek sertlikte bir şeye çarptı. İnleyerek burnumu avucuma aldım ve kısık bir şekilde bağırdım.

"Aptal! Ne diye arkamda duruyorsun!? Burnum!"

Elime ıslak bir sıvı değdiği zaman elimi görüş alanıma getirdiğim de kanın kırmızı lekeleri elimin bir kısmını boyamıştı. Üstüme bulaşmasın diye başımı yukarıya doğru kaldırdığım da burnumu sıkmıştım. Küçükken oyun oynadığım da duvara böyle kafayı gömünce burnum aşırı hassas olmuştu. Yaratık şaşkınca kana boyanan yüzüme bakarken gözlerimi devirip ona sert bir bakış attıktan sonra arkamı dönerek yürümeye başladım. Bahçeye girdiğim için yüzümü tuttuğumu gören çoğu kişinin bakışı bana dönüyordu. Arkamdan gelen adım seslerini umursamadan binaya girip doğruca üst katta olan lavaboya ilerledim. Önüme getirilen bir şeyle önce yanımda benimle birlikte yürüyen yaratığa ardından elinde bana uzattığı siyah ve gri renginde ki mendiline baktım.

Sinirli bir şekilde daha çok hızlandım, ölsem ondan yardım almam. Önüme bizimkiler çıkınca şaşkınca yüzüme baktılar, onları da umursamadan hemen köşe de olan lavaboya hızla girdim. Suyu anında açtığım da arkamdan aynadan gördüğüm yaratığın gözleriyle karşılaştım. Lavaboda olan birkaç kız çığlık atınca çıkacağını sansam da omzunu duvara yaslayıp bana bakmaya devam etti.

"Çık dışarıya, bir şeyim yok!"

Nazik tutmaya çalıştığım sesim içeriye dalan Afrayla anca bu kadar olmuştu. Gözleri önce bana daha sonra yaratığa dönünce gözleri kocaman açıldı. Yaratık bana sırıtarak baktıktan sonra Afranın yanından çıkıp gitti. Burnumu suyla temizlemem kanı daha çok arttırdığı için köşede olan selpakları bana uzatan Afranın elinden çekip aldım. İçeriye girenlerden biri de Deryaydı ama onu kan tuttuğu için bakmamaya çalışarak nasıl olduğumu sordu. Yüzümde onlarca selpakla gülümsemeye çalıştım, çünkü konuşursam damağımda dağılan kanın tadı midemi alt üst ederdi.

CANINI YAKARIM (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin