Mezar

13.6K 602 272
                                    

Media: Desire- Meg Meyers

18.04.2008

Layel 8 yaşındayken...

Küçük meraklı gözler daha önce hiç karşılaşmadığı ve görmediği evleri incelerken meraklıydı. Televizyondan gördüğü o tek katlı ve müstakil evlerin sadece dizilerde ve filmlerde olduğunu düşünmüştü ama geldiği bu yerde onlardan onlarcası vardı. Küçük kız tek katlı evlerin varlığından bile şüpheliyken geldiği bu yerde tek katı geçen tek ev geldiği evdi. O da dedesinin eviydi. Zaten onun için gelmişlerdi.

Babasının babası olan dedesi dün gece ölmüştü.

Onun için babasının doğduğu o köye gelmişlerdi. Dedesini pek tanımadığından kalbi o acı kaybı hissetmiyordu ve annesinin elinden sıkı sıkı tutarken çevresine gülücükler saçıyordu. Burayı çok sevmişti. Annesinin elinden çekiştirerek ona bakmasını sağladı.

"Anne ben burayı çok sevdim, burada yaşasak olmaz mı?"

Feride küçük kızına baktı. Eğer bir cenazede  olmamış olsalar ona kocaman bir gülümsemeyle karşılık verecekti. Yüzüne gelen saç telini kulağının arkasına sıkıştırmakla yetindi. Yüzlerce göz kendi üstlerindeyken gülümsemek hoş karşılanmazdı. Pek tanımadığı kocasının babası için geldikleri bu cenaze töreni kendilerine ait değilmiş gibi hissediyordu. Kaynanasının kötü bakışları onun üstünde gezindikçe Feride buradan gitmek için saatleri saymaya başlamıştı.

"Bizim kendi evimiz daha güzel değil mi bebeğim?"

Layel annesinin sorusu karşısında düşündü, evini ve odasını severdi.

"Burası da çok güzel ama."

Feride kızının yanaklarını sıkmamak için kendisiyle küçük bir çatışmaya girdi. Kızı fazla tatlıydı.

"Ama annenin ve babanın işleri var, istersen buraya yazları gelebiliriz."

Layel bunu da düşündü ve bu daha mantıklı geldiğinden heyecanla kabul etti, buraya her yaz gelmek demek çok daha güzel yerleri keşfetmek demekti. Layel keşfetmeye bayılırdı. Bakışları annesiyle ve diğer bir sürü kişiyle yürüdüğü yola döndü yeniden, dakikalardır yürüdükleri o yolun sonu gelmiyordu. Annesine kötü kötü bakan bir kadının bağırarak ağlaması da onu daha çok rahatsız ediyordu. Annesine gösterilen en küçük kötülüğe dahi Layel'in tahammülü yoktu, o kadın biraz daha annesine kötü bakarsa ona öyle bakmamasını söyleyecekti.  

"Anne daha ne kadar yürüyeceğiz?"

Layel'in sesini duyanlar ayıplarcasına önce küçük çocuğa ardından annesine bakıyorlardı. Layel yorulmanın nesi yanlış anlamamıştı, o bakışlar hiç hoşuna gitmemişti.

"Az kaldı kızım."

Annesinin sözlerine inanarak hala yürüdükleri yola baktı, annesi söylemişse doğruyu söylemiştir. Küçükken simsiyah olan irisleri insanların arasında gezinen o küçük çocukları da görüyordu, kendi yaşlarında vardı ya da hepsi Layel'den büyüktü. Layel onlarla bu insanlar olmadan konuşmak ve tanışmak istiyordu, evde ki arkadaşlarını şimdiden özlemişti ama burada da arkadaş edinmek güzel fikirdi. Hem sıkılmazdı. Sonunda herkes durduğunda bakışları sabahtan beri ilk kez babasını görmüştü. Kötü göründüğünü fark etti, yanına gidip sarılmak istedi ama annesi buna engel oldu. Bunu neden yapmaya çalıştığını anlamak için annesine baktı.

"Yalnızken ona sarılman daha iyi gelecektir."

Başını sallayarak annesini yeniden onayladı, bakışları babasındaydı. Cahit Beren pek yakın olmadığı babasının cenazesini kazdıkları çukurun içine koyduğunda üstünde ki kızının bakışlarının farkında değildi. Küçük kız beyaz bir örtünün sarıldığı o koca bedenin ne olduğunu anlayamamıştı, merakla izledi olanları. O beyaz torbayı çukura koydukları yetmiyormuş gibi bir de üstüne toprak atmışlardı, ayaklarının üzerinde yükselerek daha dikkatli izledi. Babası torbanın üzerine toprak atan ilk kişi oldu. Beyaz torbayı bir süre sonra görünmez olduğunda ağlamalar çoğalmıştı, ayakları ağrıdığından öyle durmayı bıraktı. Hem artık ilgi çekici gelmiyordu. Bakışları geldikleri yeri inceledi.

CANINI YAKARIM (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin