15 ○ aile

6K 320 272
                                    


Playlist

NF - If You Want Love 

Uzun dikdörtgen masanın etrafında toplanmış resmiyete kavuşan birlikteliğimizi kutlarken bunun yeni farkına varıyormuş gibi şaşkındım. Henüz bir çocukken, babamı kızdırmak için tanışmayı kafaya koyduğum çocukla aile olmuştuk. Onun bile aslında ait olmadığı o dünyaya korkmadan nasıl daldığımı hatırlayınca tüylerim ürperiyordu. Şimdi, onca şey yaşadıktan sonra bugün aynı şeyleri yeniden yapabilir miyim bilmiyordum.

İkimiz de aynı yerlerden yaralanmıştık. Bir ağacın dalında sallanan iki salıncakta oturan çocuklardık. Ben biraz daha alçakta olandım. Ayaklarım yere değiyordu. Rüzgar uçursa da ayaklarım yere değdiğinde kendimi durdurabiliyordum. Annem öğretmişti.

Meriç anne ve babasının savaşında ikisinden de uzaklaşıp salıncağa nasıl binileceğini öğrenmeden atlamıştı. Ayakları yere değmeden hep daha yukarı itmişti kendini. Göğsünü şişerek yükseldiği her hamlede belki de düşmeyi istiyordu.

Şimdi onu izlerken düşmeye ne kadar meraklı olduğunu anlıyordum. Eskiden havalı gelen her şey aslında onun çırpınışıydı. Babama olan özlemim ve nefretimin el ele verdiği karmaşık açlıkta onu çok az tanıyabilmiştim. Tanıdığımı sanmıştım. Aslında dışarıdan bakıp yorumlamıştım.

İçinde başka biri olduğunu hep hissetmiştim. İnanmıştım da ama gerçek, aklımın o anda alabileceğinden daha derindi. Şimdi daha fazlasını gördüğümü sanıyordum ama belki bir on yıl sonra yine o bakarken bugün için ne çok şey bildiğimi sanıyormuşum diyecektim.

Yıllar önce tanıdığım çocuğa benzemiyordu. Yüzü bile yaş aldıkça oturmuş, çocuksuluğunu iyice yitirmişti. Saçları eskisine göre daha düzenliydi. Aynı olan şey, sıcak kahverengi gözleriydi. Onu izlerken aptallığımız, hatalarımız ama en çok da yakınlığımız aklımda yer ediniyordu. Hep birbirimize çok yakındık. Hep aynı dilden konuşuyorduk. O yüzden birbirimizden hiç kopamamıştık. Bu heplerin ve hiçlerin sarmalında birbirimize sırtımızı döndüğümüzde bile daha sıkı bağlanmıştık.

Nahu bıçağını kadehe vurarak ayağa kalktığında bizi niye ayrı ve karşılıklı oturttuklarını çok anlamadığım masa düzeninde gözlerimi sevgimin odağından ayırıp söz alan arkadaşına baktım. Yüzünde büyük bir cömertlikle yer kaplayan gülümsemeyle gözlerini ikimiz arasında gezdirdikten sonra "Sizi buraya alabilir miyim?"dedi.

Masanın başında oturuyordu. Meriç bana hadi der gibi işaret edince yerimden kalkıp onunla birlikte Nahu'nun yanına gittim.

"Bunu hepimiz biraz renklendirdik."

Charles elindeki şerit halindeki kumaşı Nahu'nun omuzlarına bırakırken üstündeki çizimlere bakıp gülümsedim. Meriç onlara dönüp göz kırptığında bundan haberi olabileceğini düşündüm.

"Bugün burada iki güzel arkadaşımızın evliliğini kutlamak için toplandık. Ben Meriç'i tanıdığımda kendini arayan mutsuz biriydi. Onun tanıdıkça sevgisini daha iyi yaşayabilmek için kendini arayış yolculuğuna başladığını öğrendim. Hala biraz mesafeli olsa da, evet evet itiraz etmeyelim öylesin, hepimiz sevgi dolu bir kalbi olduğunu biliyoruz ve bu kalp bize güzeller güzeli Kayla'mızı getirdi. Kimsenin bana itiraz edeceğini sanmıyorum. Aynı aynanın etrafı daha parlak taşlarla süslenmiş hali gibi, Kayla. Umarım hep birbirinizin güzelliklerini yansıtır ve sevginizi daima korursunuz."

Diğerleriyle birlikte biz de Nahuel'in konuşmasını alkışladık. Ona usulca teşekkür ederken içkisinden bir yudum alıp küçük kalabalığımıza geri döndü.

TURUNCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin