4 ● eşsiz renkler

1.3K 91 81
                                    

Playlist

Sedef Sebüktekin - Bul Beni

Refakat görevini annelerine bıraktıktan sonra Ömer ve Neşe yemekte bize eşlik etti. İtalya'dan döndüğümüz gece olduğundan çok daha iyi haldeydiler. Acı ve korku, kişiliklerine kalıcı bir dokunuşta bulunmuştu. Ömer birkaç haftada birkaç yıl birden büyümüştü.

"Pazartesi günü Eskişehir'e gidiyoruz. Bir hafta biz kalacağız. Sonra annemler gelecek biz döneceğiz. Okul işleri..." Sıkıntıyla nefesini dışarı üflerken gözlerim Neşe'ye kaydı. Tebessümüyle bu sıkıntıya destek olmaya çalışıyordu. "Annemler devralıyor artık. Biz de hafta sonları gitmeyi düşünüyoruz. Gerçi moral haricinde verebileceğimiz bir şey yok ama doktor bunun da çok önemli olduğunu söyledi. Hareketleri hala çok kısıtlı. Belli etmiyor ama endişeli, biliyorum."

Neşe masanın üzerindeki elini tuttuğunda önce gülümsedi sonra da ona uzanıp çenesine küçük bir öpücük bıraktı.

"Hiç yürüyemiyor değil mi şu an?"

Bu soruyu cevaplama görevini Neşe üstlenerek Ömer'i olası bir duygusallıktan korumayı arzuladı.

"His var. Fizik tedavi ile yürüyecek elbette."

"Babamı biliyorsun."dedi Meriç yeniden Ömer'e bakarken. Biz daha lisedeyken fizik tedavi ile felçli tarafındaki hareket kısıtlılığının üstesinden gelmişti. Aynı evde yaşarken hala bazı hareketlerinin yavaş olduğunu fark etmiştim ama iyiydi. Önder abi de iyi olacaktı.

Benimle aynı şeyleri düşündüğünü tahmin ettiğim kıvırcık kafa hafifçe sallandı. Aklından diğer ihtimali kovmak istercesine eliyle yüzünü sıvazladıktan sonra "Biliyorum."dedi soğuk bir sudan çıkmış gibi dinç bir sesle.

"Fizik tedavi işe yarayacak. Kötü düşünme artık."

"Biliyorum. Siz neler yapıyorsunuz anlatın bakalım! Bizde durum bu işte, okuluma müdür oluyorum, yaşasın!"

"Atahan Koleji'nin çok tatlı bir müdür var."dedi Neşe gülümseyerek. Bu fikri kendi için de sevimli hale getirmeye çalışıyor gibiydi.

"Bildiğim kadarıyla seni korkutmamak için müdür yardımcısı yaptılar. Bu kadar gerilme."dedi Meriç. Bu yorumundan ailesinin onu daha çok prestij için okulun başında tutmayı istediği fikrini çıkardım. Öğretmenlik geçmişi bile olmayan Ömer'in geçici süreli yöneticiliğinin başka bir açıklaması olamazdı.

"Zaten öyle."dedi gözlerini devirerek. "Kayıt işleriyle, okul tanıtım ve organizasyonlarıyla ilgileneceğim sadece. Bazen de huysuz öğrencileri odama çağırıp biraz sohbet edebilirim herhalde. Bilmiyorum! Delilik gibi geliyor hala! Bana bakın bir! Bir bakın!" Omuzlarını dikleştirip oturduğu yerde bir büst gibi durmaya başladı. "Ben de hiç ciddiye alınacak bir yönetici profili görüyor musunuz?"

Yanındaki arkadaşım "Çok yakışıklısın."diye fısıldasa da Meriç bu kadar pohpohlayıcı değildi.

"Aptal aptal konuşma Ömer. İnsanlar sana güvenip yasal temsilcileri olmalarını isteyecekse bu tipinle öğrencilerin de seni kaale alır herhalde."

Biraz da acımasız olan bu yorum bir noktada doğruydu. Ömer poz vermeyi bırakıp anında küçülen omuzlarıyla masanın üstünden bize doğru uzanırken "Onlar ergen!"dedi korku dolu bir canavardan bahseder gibi ve ekledi. "Beni çiğ çiğ yerler."

Neşe'yle aynı anda gülümsememi elimin altında gizlemeye çalışırken Meriç "Beni utandırıyorsun."diyordu.

"Ciddiyim!"dedi Ömer dramatik yakarışını sürdürerek.

TURUNCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin