17 ● telafi

1.4K 97 33
                                    

Playlist

İkiye On Kala - Kafamda Kentsel Dönüşümler 

MFÖ - Bodrum


 ( Cumhuriyetimizin 100. Yılı'nda Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk'ü ve tüm silah arkadaşlarını, bağımsızlık mücadelesine katkı veren büyüklerimizi şükran ve saygıyla anıyor, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı kutluyorum! )


Sabah küçük bir tartışma ile Dobby'nin uzun yolu kaldıramayacağına, daha sonra da onu kime bırakmamız gerektiğine karar verdik. Arada bunu dün konuşup düşünmediğimiz için kendimize kızmayı da ihmal etmedik ve sonucunda Tuna Malikanesi'nde daha rahat edeceğine karar vererek yola çıktık.

Rahat gözükmeye çalıştıysam da karnım yol boyunca ağrıdı. Annesi de babası da evdeydi. Meriç, Nermin Hanım bir süre yoğun sakinleştirici ilaç alacağından olay çıkmayacağı konusunda güvence vermişti. Beni sakinleştirme yöntemi kan dondurucuydu. Annesinin ilaçlarla sakinleşecek kadar kötü olmasını da bu durumu avantaj olarak görmeyi de tercih etmezdim. Ama avantaj olarak görüyordum. En azından balayı minvalinde bir tatile çıkarken bir tartışma yaşamayacağımız için bu böyle hissettiriyordu.

Eve vardığımızda "Çok kalmayalım lütfen."dedim ister istemez. Gergindim. Meriç elimi tuttuğunda kendimden utanarak oflandım.

"Özür dilerim! Böyle söylememem lazımdı."

"Sorun değil, sevgilim."

Saçlarımı öptüğünde bileğine sarılarak kendimi de onu da rahatlatmaya çalıştım. Sabah çok erken olmasına rağmen Nermin Hanım uyanıktı. Aytaç Bey ile beraber salonda bizi bekliyorlardı.

"Günaydın."dedi Meriç, arkasından ben de aynı şekilde mırıldandım.

"Günayın çocuklar! Hoş geldiniz! Gelin oturun."

Meriç bana baktığında gözlerimle onayladım. Nermin Hanım sesini çıkarmamıştı henüz. Kapıya en yakın koltuğa oturduk. Dobby gerginliğimi hissetmiş gibi ayaklarımın dibine çöküp başını dizime yasladı. Kafasını severken "Nasılsınız?"diye sordum.

"İyiyiz, kızım. Nermin de daha iyi. Biraz yorgun sadece."

Aytaç Bey'in cevabından sonra çekinerek de olsa ona baktım. Yılgın ve bitkin görünüyordu. Benimle göz göze gelmek istemediğini düşünsem de Meriç'in annesi olduğunu kendime hatırlatarak kendimi konuşmaya zorladım. "Daha iyi olmanıza sevindim. Yaşananlar için üzgünüm. Size karşı sesimi yükseltmek istemezdim."

Söylediklerim onu hiç etkilememiş görünüyordu. İfadesi bile değişmeden boşluğa bakmaya devam etti. Meriç parmaklarımın üstünü okşarken babası "Olur öyle şeyler, kızım."dedi. Olmamalıydı aslında. Böyle şeyler olmamalıydı. Aytaç Bey'in her yüksek durumu olur öyle şeyler diyerek normalleştirmeye çalışması sinir bozucu olmalıydı.

"Bir daha yaşanmaz. Unutur gideriz."

"Babam genelde bunu bekler tabii!"dedi Meriç imalı bir şekilde.

"Meriç..."

"Her neyse bunları konuşmaya gelmedik."

"Siz nasıl isterseniz! Ama gelmenize sevindik. Nermin de öyle. Günlerdir sizi bekliyordu."

Yani Meriç'i.

"Geldiğimizde daha detaylı konuşuruz. Biz bugün gidiyoruz. Balayı yapamamıştık. Bodrum'daki otel için görüşmelere orada devam edeceğiz. Birkaç gün de tatil yaparız dedik. Dün Demir'le karar verdiğimizden size söyleyemedim daha erken."

TURUNCUWhere stories live. Discover now