21 ● gölge

1.4K 101 65
                                    

Playlist

Can Kazaz - Sürsün Bahar 



Duyduğumda güzel olacağına inandığım durumların nasıl zamanla zorlayıcı olduğuna şahit oluyordum. Lise arkadaşımla yeniden aynı okuldaydık. O, müdür vekiliydi. Ben, öğretmen. Her şey çok güzel olur diye düşündükten sonra ilişkimizin geldiği noktada birbirimizi görmemek için koridorlarda köşe kapmaca oynar olmuştuk.

Profesyonellik ve arkadaşlık arasında bocalamalarım dışında başka zorluklar da vardı. Öğrencilere kendimi kabul ettirmek sandığımdan zor olmuştu. Biz de böyle miydik diye defalarca düşünmüş ve her seferinde yenilgiye uğramıştım.

İlk bir ay oldukça zor geçse de sadece Meriç'e ağlayarak bu işi yapamayacağımı itiraf ettim. Sonra zamanla öğrencilere kendimi kabul ettirmeyi başardım. Artık her şey biraz daha kolay olsa ve düzen oturtsak da hala bu işe uygun olduğuma inandıramıyorum kendimi. Öğretme işi ne kadar değerliyse aynı oranda kendimi sürekli eleştirerek açıklarımı buluyor, yıpratıyorum. Sanki hiçbir zaman yeterli olamayacakmışım gibi geliyordu. Gözlerime bakan öğrencilerin bakışları altında kapana kıstırıyordum kendimi. En çok o zamanlarda kelimeleri arıyor, cümlelerin gölgesine sığınıp soluklanmak istiyordum.

Eski okul müdürüm bir kez beni aradı ve liseden başlamanın çok daha zor olduğunu tahmin ettiğinden nasıl olduğumu sordu. Cesaret vermek için aradığını anladım hemen. Bu telefon görüşmesinin kaynağının annem olduğunu bir hafta sonra öğrendim. Annem ona hiçbir zaman ağlamasam da şikayetlerimi toplamış ve bir gün eski okul müdürü ziyarete gidip konuyu biraz ona açmıştı. Pes etmemi istemediğinden kendince bana bir destek sağlamaya çalışıyordu. Bense bizim buraya dönüş nedenlerimizden biri olan "Meriç'i Anlama Projesi" mezunu olarak önüme serilen imkanlardan keyif almıyor ve gitmek istiyordum. Ona dönüşmüştüm.

Onun karanlığının gölgesinde onu anlamıştım. Gitme arzumun derininde onu korumak vardı. Onu olduğu kadar kendimi de korumaya çalışıyordum. Birlikte mutluyduk ve mutluluğumuz gölgelerin arasında sıkışsın istemiyordum.

Eskiden ailesine bağlı bir sıkıntı nedeniyle bana sığındığında her ailede olabilecek şeylerden görüyordum ama artık buna gelip geçici bir şey olarak bakamıyor, onun bu karanlık havaya katlanmak zorunda olmasını reddediyordum. Öğretmenliğe devam ediyordum ama sonunda buradan çekip gidecek, mutlu olacak ve hikayeler yazacaktım.

Eşyalarımı toplayıp eve dönmek için okuldan ayrılırken dış kapının önünde Caner'i beni beklerken buldum. Cuma günleri bunu bir alışkanlık haline getirmişti. İkimizin de son dersi boş olduğundan bu vakti şehirde bir kahve içerek değerlendiriyorduk.

Bir keresinde Meriç bile bize eşlik etmişti. Ondan hoşlanmayı kendine yediremese de Caner'den eskisi kadar nefret etmiyordu. Aslında bazen eskiden de nefret etmediğini düşünüyordum. Gençliğinin öfkesine bağlı nedenleri vardı ve bunlar da Caner'den nefret etmesini gerektiriyordu.

"Kahve?"diye sordu yanına yaklaştığımda.

"Araba az ileride. Sabah biraz geç kaldım. Park yeri bulamadım."

Birlikte yürümeye başladık. O rahat eşofman takımıyla ben Meriç'in İngilizce öğretmeni diye laf kondurduğu kadife ceket etek takımım ve uzun çizmelerimleydim.

"Hoş görünüyorsun."dedi bu sabah biraz şık gözükme çabam yüzünden hayat arkadaşımın da gözünden kaçmayan görünüşümü es geçmeyerek.

TURUNCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin