29● sadece Meriç

953 98 18
                                    

Playlist

Nasıl Derler Bilirsin - Sevilmemişim

Canozan - ağlat beni

Sedef Sebüktekin - Dert Olmasın Diye


( Karanlığın en derininden selamlar! Çocukların elinden tutalım bu bölüm olur mu? <3 )


Meriç'in doğup büyüdüğü ev, şehrin öteki yakasındaydı. Bir zamanlar Semih'in de yaşadığı mahalle olduğundan yolu hatırlasa da ben telefondaki harita üzerinden takip ediyordum.

Sanki harita üstünde bir doğru çizilmiş ve ta öteki ucuna yerleşmeye karar vermişlerdi. Semih ve Ömer'in ailesinin yaşadığı yer daha ortada kalıyordu. Biraz dikkatle baktığımda üçgenin köşeleri gibi noktalara yerleştiklerini fark ettim. T.A.T Üçgeni, aynı mahalleden çıktıktan sonra da birbirlerinden çok uzaklaşamamışlardı.

Şehrin merkezinden epey uzaklaşmış, hiç gitmediğim köy yollarından geçmiştik. Sonunda dağ yamacına kurulu müstakil evlerin olduğu bir mahalleye giriş yaptığımızda yavaşladık.

Haritada varış noktasına bir dakika gösteriyordu. Demir, yol boyunca telefon görüşmesi yapmış, yurt dışındaki ev sahibiyle bir şekilde anlaşmıştı. Zaten yabancı insanlar olmadığını hatırladığını söylemişti, Semih. Kiracı komşulardan birine satmışlardı evi.

"Şurası bizim eski ev."dedi Semih yemyeşil bir bahçenin ortasında kalan şeftali rengi evin önünden geçerken. "Hiç değişmemiş, çok tuhaf."

"Sattınız mı kiralık mı?"diye sordu telefonu yeni kapatan Demir.

"Sattık. Ömerler kiraya verdi sadece."

"Onlar nerede oturuyordu?"diye sordum midemdeki ağrının üstüne elimi bastırırken.

"Meriçler'in evin yanındaki mavi ev."

"Şu önümüzdeki?"

"Evet."diye yanıtladı Semih gergince.

Hava da ruhum gibi kasvetliydi. Dağın yıllarca biriktirdiği yükler yamacına çökmüştü bugün. Hafif sis vardı mahallenin üstünde. Dar toprak yolda araba sallanarak ağır ağır ilerlerken yürüyüp inmeyi düşündüm. Nasıl bir manzarayla karşılaşacağını bilemeyince insan o kadar cesaretli olamıyordu ama.

Küpeli sarmaşıkların olduğu bahçe kapılarının önünden geçtikten sonra beyaz demir kapısı süssüz evin önünde durduk. Mavi ev ile aralarında basket sahası kadar geniş yeşil bir alan vardı. Meriç babasını başka bir kadınla gördüğünde Nermin Hanım'ın onu evden çıkarıp Ömerler'in evine sürüklediği yol önümde duruyordu. Düşe kalka acı çekerek bitmek bilmemişti muhtemelen. Göğsüme bir sancı süzüldüğünde gözlerimi kırpıştırarak yoldan ayırdım. Arabadan aşağı inerken kendimi şaşırtacak kadar yavaş hareket ediyordum.

Demir yanımda durduğunda öylesine bir nokta seçmediğini anlayacak kadar hissediyordum kontrolünü. Hiç sahip olmadığım büyük kardeşim gibi etrafımdaydı. Bir şey söylemesine gerek kalmadan nerede, neden, kim için olduğunu hissettirebildiği bir özelliği vardı. Semih arabanın önünden dolanıp mavi eve doğru yürümeye başladığında ben somon rengi boyası yer yer kararmış, yosunlaşmış evi seyretmeye başladım.

"Bayadır kimse gelmiyor gibi."dedi Demir aklımdan geçenleri tahmin ederek.

"Galiba."

Mavi evin bahçesinde bir hareketlenme olduğunda ikimiz de o tarafa döndük. Bahçedeki adam Semih'i selamlarken cep telefonu da kulağındaydı. Lacivert bir pantolon üstüne kareli gömlek ve yeşil kolsuz bir şişme yelek giymişti. Orta boylu, kısa bacaklı adam gıcırtıyla açtığı kapıdan dışarı çıkarken Semih başıyla selamladı onu. Hiç uzatmadan ev sahibiyle konuştuklarını açıklarken adam haberi olduğundan bahsetti. "Ancak evde kimse yoktur. Olsa fark ederdik muhakkak. Ne bir ses ne bir ışık."dedi bizim de duyabileceğimiz kadar yakına geldiklerinde.

TURUNCUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin