-22. Bölüm-

74.6K 2.3K 339
                                    

07.04.2017

***

Burak arabayı çalıştırmış sürerken, camdan dışarı bakıp nereye gidecegimizi anlamaya çalıştım. Geçtiğimiz yollar bana tanıdık gelsede, belli bir zamandan sonra hiç gitmedigimiz bir yola girdigimizde, anlamak benim için imkansız bir hal almıştı.

Tekrar Burak'a nereye gidecegimizi soracak gibi olsamda, cevabını alamayacağım için sormamada gerek yoktu.

Kucağımda duran elinim üstüne konulan bir el hissettigimde, bakışlarım kendiliginden elin sahibi olan Burak'ı bulmuştu. Yüzündeki koca gülümseme ile bir kaç süreligine bana baktığında, içimde bir yerler o gülücük sayesinde bir acayip olmuştu.

Burak bana göz kırpıp önüne döndügünde, bende önüme dönüp, elimin üstünde duran el ile oynamaya başladım.

Arabanın durdugunu hissetmem ile, etrafıma baktığımda gördügüm ilk şey karanlıktı. Nereye geldigimizi bilmemem ve bu karanlığın beni rahatsız etmesi ile, hala elimin üstünde duran eli, iki elimle sıkı bir şekilde tuttum.

Burak sanki neden böyle yaptığımı anlamış gibi diger elinide elimin üstüne koyup, yanlız olmadığı hatırlatmak istermiş gibi sıktı.

"Ben burdayım Öykü. Korkmana gerek yok. Hem etrafına iyi bakarsan, sadece karanlığın hakim olmadığını göreceksin"

Burak'ın söylediklerinin ne anlama geldiklerini bilmiyordum ama dedigini yaparak etrafımda göz gezdirdim. Bir kaç saniye öylece etrafa bakarken, önümüzde biraz ileride gördügüm küçük sarı ışıltıları görmem ile, gözlerimi kısıp ne olduklarını anlamaya çalıştım. Ama ne yaparsam yapayım bize uzak oldukları için, ne olduklarını anlamam imkansızdı.

"O ışıklar ne?"

Burak bahsettigim ışıkların oldugu yere bakıp "Gel öğrenelim.." derken, küçük bir çocuğun istedigi oyuncağın alınmasının heyecanı vardı üstünde. Onun bu haline küçük bir gülümseme yollayıp onun gibi arabadan çıktım.

Çantamı omzuma astığımda, Burak çoktan yanıma gelmiş ve elimi tutmuştu. Beraber el ele yürümeye başladığımızda, ışıklar artık küçük olmaktan çıkıyor ve merakımı dahada çoğaltıyordu. Tam ne olduklarını anlayacağım dedigimde, arkama ne zaman geçtiğini bilmedigim Burak'ın elleri ile, gözümü kapatması ile "Ne yapıyorsun?" diye bir çığlık attım.

"Merak etme kötü birşey planlamadım. Sadece süprizin daha güzel olması için bunu yapıyorum. Biraz sonra ellerimi gözlerinden cekecegim ve senden istedigim, ne olursa olsun gözlerini ben söyleyene kadar açmaman"

Burak saçlarıma küçük bir öpücük kondurdugunda, benim içimde çoktan büyük bir savaş çıkmıştı bile. Burak'ın söyledikleri güzel ve hoştu ama.. Bu dedigi, bir insana gözü kapalı güvenmekten başka birşey degildi.

Peki ben ona o şekilde güveniyormuydum?

Bu sorunun cevabını bulmak istesemde, bu sefer beynim yerine kalbimi dinlemeye karar verdim.

"Tamam" deyip gözlerimi sıkıca kapattım. Burak ellerini gözlerimden çekerken "Sakın açma" diye küçük bir uyarıda bulundugunda "Açmam" diyerek elimi tutup, beni arkasından dikkatli bir şekilde çekiştirmesine izin verdim.

"Şimdi açabilirsin"

Burak yürümeyi bırakıp, gözlerimi açmamı söylediginde, bu söyledigini ikiletmeden yaptım. Meraklı bakışlarım etrafta gezerken, karşımda gördügüm manzara ile gözlerim kocaman olmuş bir şekilde oraya bakıyordum.

Aşk-ı Esaret- AnkaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin