-51.Bölüm-

50.1K 1.5K 174
                                    

20.06.2014

***

Son dersin, son dakikalarını geçirirken, elimde tuttugum kalemi çevirmeye başladım. Bakışlarım ile Burak'ın tahtaya yazdığı sorulara bakarken, aklım hala dün olanlara gidip duruyordu. Kendimi ne kadar çok o saçma anıları/hayali düşünmemeye zorlasam bile, Burak ile bakışlarımız buluştugunda ve ben o sevdigim kahverengilerine baktıkça, bu çok zor oluyordu.

Burak'ın bakışlarını üstümde hissediyordum ama bir yandanda ona bakmaya korkuyordum. Sanki ona bakarsam ve orda bir zamanlar görmek istediklerimi görürsem, o zaman dün olanların benim hayalim degilde, gerçek olduguna inanacakmışım gibi geliyordu.

Zilin çalması ile, kendime geldigimde, herkes eşyalarını toplamaya başladı. Burak elindeki tebeşiri bırakırken "Söyledigim yerleri çalışmayı sakın unutmayın.." diye sınıfta bağırdığında, bir kaç öğrenciden oflama sesleri yükseldi bile.

Eşyalarımı yavaş bir şekilde toplayıp çantama koyarken, Çetin çoktan eşyalarını toplamış beni bekliyordu. "Istersen gidebilirsin Çetin. Beni beklemene gerek yok.." Çetin cebindeki telefonu çıkarıp "Seni bahcede bekliyorum" diyerek yanağıma küçük bir öpücük koydu ve sınıftan acele adımlarla çıktı. Arkasından onun bu aceleci tavrına bakarken, hala ona bir açıklama borçlu olduğum aklıma geldi.

Sabah okula geldiğimde Çetin'in dünkü olanlar hakkında benimle konuşmak isteyeceğini sanmış olsamda, o hiç birşey olmamış gibi davranmayı tercih etmişti. Tabikide bu hali gözüme çarpmış ve şaşırtmışdı beni. Ama o gelip benimle konuşmak isteyene kadar kendiligimden gidip onunla bu konuyu konuşmuyacaktım.

Dün onun olanlardan tam olarak neler anladığını deli gibi merak etsemde, belki düşündüğüm gibi bazı olayları anlamamış olabilirdi ve ben onunla bu konuyu konuşmak istedigimde, kendi kendimi ele vermiş olacaktım. Tabikide birşeyler anladığını biliyordum ama Çetin gelip benimle konuşana kadar, neyi anladığını ögrenemiyecektim.

Düşüncelerden çıkıp eşyalarımı çantama koymaya devam ettim. Eşyalarımı çantama koymakla çok zaman ayırdığım için, sınıftaki bütün ögrenciler dışarı çıkmışlardı bile. Son eşyamıda çantama koyup, fermuarını kapatıp, askılıktan ceketimi alıp giydim. Çantamı alıp omzuma asacağım sırada, kapının kapanma sesi ile o yöne dogru baktım. Kapının tam önünde, her halinden mutlu olmadığı belli olan bir Burak gördügümde, bakışlarımı kaçırdım.

"Konuşmamız lazım.." Sesinin sertligi ve itiraz etmez tonu havada asılı kalıp, üstüme geldiginde, bu konuşmadan kaçamıyacagımı anladım. Ama yinede onunla konuşmak istemiyor oluşumdan dolayı, onu duymamış gibi yaparak kapıya dogru yürüdüm.

Burak hala kapının önünde durdugundan "Çekilirmisiniz Hocam?" diye sordum. Burak bir kaç saniye bana baktıktan sonra "Hayır.." diyerek kollarını gögsünde birleştirdi. Onun bu yaptığına gözlerimi devirirken "Çetin bekliyor, gitmem lazım.." diyerek yanından onu itmeye çalıştım.

Burak bir anda kollarımdan tutup, beni çevirdiği gibi sırtımı kapıya yasladı. Sırtımı saran bir acı vücuduma yayılmaya başladığında, ona hamile oldugum için dikkatli olmasını bağırmamak için, dudaklarımı ısırdım. Burak'ın gözleri öfkenin ateşini alırken "Sana ondan uzak dur demiştim.." diyerek kelimelere bastırarak konuştu. Tam gözlerinin içine baktığımda, gözlerinin aldığı siyah rengi görmem, onun ne kadar sinirli oldugunu gösteriyordu.

Burak'ın bana bu kadar yakın olması ve kokusunu her nefes aldığımda hissetmem, beni kendimden alıyordu resmen. Bu kokuyu her aldığım nefeste hissetmeyi, ciğerlerimin bu koku ile bayram etmelerini o kadar çok özlemiştimki. Ama yinede kendimi ona kaptıramazdım. Bunu yapamazdım.

Aşk-ı Esaret- AnkaWhere stories live. Discover now