-42.Bölüm-

58.7K 1.6K 268
                                    

12.06.2017

***

Öyküm küçük prensesim benim..

Eger bu mektub eline geçmişse, demektirki, ben artık hayatta değilim. Onun için lütfen, yazdıklarımı sonuna kadar oku..

Bu mektuba nasıl başlayacağımı inankı bilmiyorum. Aslında sana söylemek istediğim o kadar çok şey varki. Ama şimdi buraya söylemek istediklerimi yazsam bile, hiç biri dogru gelmiyormuş gibi hissetiriyor bana.

Sana söyleyebileceğim ilk şey.. Seni ne kadar çok yalnız bırakıp, hayatından çıkmış gibi görünsemde, aslında hiç bir zaman öyle olmadı. Ben her zaman, sen hissetmesen ve görmesen bile, senin yanında oldum. Biliyorum yalan söylediğimi düşünüyorsun ama öyle degil. Ne zaman senin yokluguna dayanamasam, gelip seni uzaktan izlerdim. O zamanlar senin kanadı kırılmış, kücük bir kuş gibi oldugunu gördügüm ise, yanına gelip o kırılan kanatlarını sarmak için nelerimi vermezdim.

Odamda yere oturmuş, sırtımı yataga yaslayarak, babamın benim için yazdığı mektubu okuyordum. Ilk başlarda okumadan yırtıp atmak istesem bile, ondan bana kalan son hatıranın bu oldugunu bilmek, bunu yapmamı engelledi. Mektubun içinde yazan her cümle, kalbime bıçak darbeleri bırakırken, neden diye sordum. Neden gelmedin yanıma? Neden kırılan kanatlarımı sarmadın? Neden beni bu hayatta sensizliğe mahkum bıraktın?

Beynimde bu sorular dönüyor ama cevabını bulamıyorum. Mektubu devam okumak istiyor ama içinde yazanların bana daha çok vereceği açıdan korkuyordum. Okumak zorunda oldugumu bilmem, yere bıraktığım mektubu geri elime almamı ve içinde yazılanları, göz yaşlarımın izin verdigi kadar okumamı sağladı.

Seni bırakıp gitmek zorunda kalmanın, acısını hala içimde hissediyorum. O gün asla aklımdan çıkmıyor ve çıkmayacakta. Senin hiç birşey den haberin olmadan beni hergün yaptığın gibi işe yolluyor sanarak, evden yolcu etmen, arkamdan "Seni Seviyorum Kralım" diye bağırmanı asla unutmadım, unutamadım. O gün senin bana son kez öyle seslendigini duydugum gündü çünkü.

Hatırlıyormusun bilmiyorum ama, sana küçükken, hep küçük prensesim diye seslenirdim. Sana benden başka biri öyle seslenmeye kalksa, bu annen bile olsa, o kişiye hemen kızıyor ve sana bir daha öyle seslenmemesini söylüyordun. Çünkü sana sadece benim öyle seslenmemi istiyordun. Birgün gelip bana "Sende benim kralımsın ve krallar küçük prensesleri korumak zorunda. Sende beni koru.." dediğin an, hala dün gibi aklımda. O an hiç düşünmeden sana "Seni hayatımın sonuna kadar koruyacağım" diye bir söz vermiştim, ama malesef o sözü yerine getiremedim.

Hatırlıyorum Baba. Beni her sabah öyle uyandırdığını, bana her zaman öyle seslendigini, gece yatağa yattığımda yanağıma öpücük koyduktan sonra öyle seslenip, uyumamı bekleyip, odamdan çıkmanı. Senden başka birinin bana öyle seslendigini duydugumda, o kişiye kızdığımı. Sana küçükken 'Kralımsın beni koru' dediğimi ve senin verdigin ama tutmadığın sözü hatırlıyorum.. Ben herşeyi hatırlıyorum be baba..

Bu yazılanları okumak, kendimi yine o odasındaki camın önünde oturmuş ve kralının gelip onu korumasını bekleyen küçük kız gibi hissetmemi sağlamıştı. O zaman daha çok küçük olmama ragmen, babam eve gelmediginde, kendimi suçlu görmüş ve her zaman kendimi suçlamıştım. Zamanla kendimin suçlu olmadığını ögrensem bile, hala içimde biryerlerde kendini suçlayan o kücük kız duruyordu.

Aşk-ı Esaret- AnkaWhere stories live. Discover now