-45.Bölüm-

50K 1.6K 242
                                    

13.06.2017

***

Çetin yanıma dogru yaklaşmaya başladığında, kalbim öyle bir hızda atmaya başladıki, bir an kalp krizinden gidecegim sandım. Çetin tam karşımda, aramıza kısa bir mesafe bırakarak durdugunda, bakışlarımı o soguk bakan kahverengilerden alamıyordum. O kahverengiler bana ne kadar soguk bakarsa baksın, yinede o gözleri güzel kılan birşey vardı.

"Ben hamile değilim.." Kendime geldigimde dudaklarımdan bu cümle kendiliginden çıktı. Çetin'in yüzünde alaylı bir ifade oldugunda ise, bana inanmadığını söylemesine gerek yoktu, çünkü yüzündeki ifade bunu çok iyi bir şekilde gösteriyordu. Çetin elindeki resmi bana dogru uzatırken "Dogru.. Onun için sag yukarıda senin adın yazıyor.. " dediginde, içimden avuç içimi alnıma vurdum. Ben onu tamamiyen unutmuştum.

"Öyle olsa bile.. " Çetin'in uzattığı resmi elinden aldım ve ceketimin cebine koydum. Çetin dikkatli bir şekilde beni izlerken, arkamı dönüp banka oturdum. Bir kaç saniye sonra Çetin'de yanıma oturdugunda, bakışlarımı karşımda dalında hiç bir yaprak bulunmayan agaca diktim. "Bu seni ilgilendirmez"

Çetin kücük bir kahkaha attığında, bakışlarım kendiliginden onu buldu. Çetin'in bakışları önümüzdeki ağaçta kilitli kalırken, benim bakışlarım onda kilitliydi. "Evet ilgilendirmez.." diye söze başladığında, bunun devamının gelecegini bildigim için sustum. "Ama yinede şaşırtıcı bir olay oldugunu söylemem lazım" Kaşlarım kendiliginden çatılırken "Ne demek istiyorsun?" diye sordum. Çetin bakışlarını bu sefer benim ile buluşturdugunda "Senden böyle birşey beklemedigimi söylüyorum" dedi.

"Olabilir..." diye kısa bir cevap verip bakışlarımı ondan kaçırıp, kucağımda duran ellerime diktim. "Biliyormusun Öykü, seninle ilk tanıştığımızdan beri seni izliyorum. Okula her zaman o mutlu kız olarak geldiginde, hiç fark etmeden etrafında olan kişilerede, kendi mutlulugundan bir parça veriyor, onlarıda mutlu ediyordun. O kişilerden birininde kendim oldugumu fark etmem, senden uzak durmam için yeterdi. Ama senden uzak durmamın tek nedeni bu degildi ama diğer nedeni şimdi söylemek istemiyorum. Onun için sana hep böyle soguk bir şekilde yaklaştım. Ama son zamanlarda gözlerinde mutluluk yerine acı görmek ve bunun nedenini ögrenmek, beni üzmedi desem yalan olurdu. Senin içine işlemiş olan acıyı anlıyorum. Bende babamı kücük bir yaşta kaybettim ve onu hiç bir şekilde hatırlamıyorum"

Çetin'in söyledigi herşeyi dikkatli bir şekilde dinlerken, bana bunları neden anlattığını bir türlü anlamıyordum. Onun dedigi gibi gerçekten etrafıma mutluluk saçıp, herkesi mutlu ediyormuydum bilmiyorum ama o eski mutluluk saçan kızın bir daha gelmeyeceğini biliyordum. Onun benden sadece bu nedenden degilde başka bir nedenden dolayında uzak durması, o diğer nedeni bilmek istememi saglasada, ama dediği gibi şimdi söylemek istemiyorsa onu bunu bana söylemesi için zorlayamazdım.

Çetin'in söylemiş oldugu son cümleyi duymam ile, tüylerim diken diken oldu. İçimde kendini eline geçen her fırsatta belli eden acı ise, yine belli etmiş, gögsümün üstüne bir taş oturmasına neden oldu. Ama bu seferki acı sadece kendim için degil, Çetin içinde acıyordu.

"Neyse bunları konuşmak iyi olmaz. Ne senin nede kendim için.." diyerek bana kücük bir gülümseme yolladığında, yüzünde ilk defa içten gelen bir gülücügü görmenin şaşkınlığıni yaşadım. "Dedigim gibi, son zamanlarda mutlu kız yerine acıların kızı olmuştun. Ama yinede ayakta durmaya çalışmana hayran kalmadım desem yalan olur. Bunu sana söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi ama.. Sen gerçekten güçlü bir kızsın Öykü. Sakın güçlü olmaktan vazgeçme. Hele şimdi karnında sana her şekilde ihtiyacı olan bir bebek varken"

Aşk-ı Esaret- AnkaWhere stories live. Discover now