-29.Bölüm-

54.1K 1.5K 102
                                    

24.04.2017

***

Burak ile hastaneden çıktıktan sonra direk eve gittik. Eve geldigimizde kendimize bir kaç kahvaltılık hazırlayıp mutfaktaki masada oturmuş hazırladıklarımızı yiyorduk. Hastaneden beri benimle konuşmayan Burak'a bakarken, acaba yine ne oldu diye düşündüm. Daha yeni aramız düzelmiş diyorum ama sonra kendimizi yine başa sararken buluyorum.

"Iyimisin?"

Burak kafasını kaldırmadan evet anlamında salladığında, sesli bir şekilde ofladım. Bana bakmaya bile tenezzül etmeyişi ve konuşmaması sinirlerimi iyice geriyordu.

"Ne zamana kadar konuşmayacaksın benimle?"

Yine sessizlik içinde onun birşeyler demesini bekliyordum. Yine beni o sessizlikten kurtarmasını ve sesini duymak için can atıyordum. Yine o sessizligin arasından bana bakması ve gülmesini bekliyordum.

Bekliyordum beklemesinede.. Ne kadar çok beklersem bekleyim, cevabım her zaman bir sessizlik oluyordu.

"Tamam sen bilirsin. Konuşma benimle hatta yüzüme bile bakma. Bu böyle devam etsin"

Sandalyeden kalkıp hızlı ve sert adımlarla merdivenleri çıkıp odama çıktım. Üstümdeki okul üniformasını çıkartırken, derin derin nefesler alıp sakın olmaya çalıştım. Onun neden bir anda böyle oldugunu bilmemem ve hiç bir şekilde bu halini değiştirmeye cabalamayan Burak beni mahvediyordu.


Dolabımdan çıkardığım eşyalarımı giydikten sonra, odamın balkona açılan kapısının önünde durup dışarıyı izlemeye başladım. Havalar yavaş yavaş sogumaya başladığından, dışarısı yagmurluydu. Cama degen yagmur taneciklerini aşağıya dogru kayarken, bıraktığı izleri izlemeye başlamış ve kendimi o izlerden biri gibi hayal etmiştim.

Bir ara dışarı çıkıp yagmurda ıslanmayı düşünsem bile, şuan dışarı çıkmak istemiyordum. Belki çıkıp o yagmurun altında ıslanmak iyi gelebilirdi. Belki kaç gündür aradığım ama bir türlü bulamadığım huzuru yagmurda bulabilirdim. Belki o yagmur tanecikleri vücuduma degip aşağıya dogru süzüldüklerinde, beynimi kemiren bütün kötü düşünceleri, yanlarında götüre bilirdi.

Enseme degip yakıp geçen nefesi hissetmem ile, düşüncelerim birden dağıldı. O nefesin sahibinin kimin oldugunu bildigim için arkamı dönüp bakmama gerek yoktu. Kendisinden önce kokusu çoktan gelip yerini almıştı bile.

Sadece arkamda durup hiç birşey yapmadan yada söylemeden beklemesi beni huzursuz ediyordu. Onun bana sarılmasını ve içimdeki bu huzursuzlugu yok etmesini istiyordum.

"Senden özür dilemiyecegim"

Dediklerini can kulağı ile dinlemeye başladığımda, söyledigini anlamayadıgım için tek kaşım yukarı kalktı. "Beni odaya kilitleyip kendi başına işler yaptığın için sana kızmıyacagım. Ceren'in kafasını kırmaya çalıştığın için, öfkelenmiyecegim. Başını yine saçma sapan bir olaya kattığın için, senden uzak durmayacağım. O şerefsizin burnunu kırdığım için, senden özür dilemiyecegim. Yakut'a yardım ettigin içinse, sana teşekkür etmiyecegim"

Burak burnunu saçlarımın arasına geçirip orda gezdirdirirken, söyledikleri bir kulağımdan girip bir kulağımdan çıkıyordu sanki. Elleri sırtımda gezinip karnıma dogru yol aldığında ise, kendimi yine onun kolları arasında kaybediyordum.

Aşk-ı Esaret- AnkaWhere stories live. Discover now