-32.Bölüm+Duyuru-

56.7K 1.4K 45
                                    

05.05.2017

***
Günler yanımızdan öylece akıp giderken, hiç anlamadan cuma gününe gelmiştik. Geçen her gün ile, hafta sonu heyecanım artmaya başlasada, yinede kendimi kontrol altına alabilmiştim.

Heyecanlanmam normaldi, çünkü Burak ile beraber koca bir hafta sonunu beraber geçirecektik. Onunla yalnız kalıp güzel zaman geçirmenin hayali bile beni içine girdigim o heyecan balonundan çıkmakta zorlandırıyorsa, gerçeği oldugunda halim çok kötü demekti.

Ama yinede, kendime bir şekilde sahip çıkabilmiştim.. Sonuçta bazı kişilerin yanlış şeyler düşünmesini istemezdik degil mi?

Cuma günü okuldan çıktıktan sonra, Yakut ile beraber bizim eve dogru yürüyorduk. Yanımda yürüyen Yakut'un, üstündeki heyecan attığı her adım ile büyürken, bakışlarım onu buldu. Yakut'u bakışlarım ile öylece süzerken, o yine son zamanlarda oldugu gibi kendi dünyasına çekilip, birseyler düşünüyordu.

Yakut'un bu hali son zamanlarda gözüme cok çarpmıştı. Ona neler oldugunu sorsamda, o bana birşeyler anlatmak yerine, sessizligi seçiyordu. Birşeyler oldugunun farkındayım, çünkü sadece bu tavrı degil, bana karşı olan bazı davranışlarınına değişmesi, benden birşeyler sakladığını bana çok iyi gösteriyordu.

Bazı tenefüslerde yanımdan lavobaya gitmek için ayrılıyordu ama onu köşe kenarlarında Emre ile birşeyler konuşurken buluyordum. Ve ben onların yanına gidip neler oldugunu sordugumda ise, ikiside hiç birşey demeyip, yanımdan hızlı bir şekilde ayrılıyorlardı.

Bu durum bana onların aralarında birşeyler başladığını ve benden sakladıklarını düşündürtsede, yinede emin olmadığım için, birşey söyleyemiyordum. Eger zaten öyle birşey olsaydı eminimki Yakut bunu benden gizlemek yerine, söylemeyi tercih ederdi..?

Ama yinede ne olursa olsun, arkadaş olarak gördügüm kişilerin benden birşeyler saklaması, beni üzüyordu. Hemde çok.. Daha yeni yeni birilerine güvenmeye başlamışken, bir kaç ay önce olan olayları tekrardan yaşamak istemiyordum. Ve nedense içimden birses o olaya benzer bir olay yaşayacağımı söyleyip, içime ağlarını ören korkunun, her gecen saniye daha çok ag örmesini sağlıyordu.

Evimin önüne geldigimizde, beynimi saran o kötü düşüncelerden kendimi sıyırdım. Bahçenin kapısını açıp iceri girdigimizde, Yakut'un telefonuna gelen mesaj sesi ile, bakışlarım kendiliginden onu buldu. Yakut ise bana hiç bir bakış sunmadan, elinde tuttugu telefonun ekran kilidini açıp, gelen mesajı okuyordu.

Yüzünde beliren gülücük ile, mesajın kimden geldigini anladığımda "Emre'mi?" diye sordum. Gelen mesaja cevap yazmak ile meşgul olan Yakut "Evet" dedi. Tek kaşım havada ona öylece bakarken "Iyi" deyip, arkamı döndüm. Kapıya dogru adımlar atarken, Yakut'un ayak seslerini arkamdan duya biliyordum.

Kapının önüne geldigimizde elimdeki anahtar ile kapıyı açtım. İçeri girdigimizde ayakkabılarımı çıkartıp, kenara koydum. Yakut'ta benim gibi ayakkabılarını çıkartıp, kenara koyduktan sonra, elindeki telefonu çantasına koydu. Bakışlarını benim üstüme diken Yakut'a "Karnın açmı?" diye sordum.

Yakut kafasını sallarken "Hayır" dedi. "Hemen şu elbiseyi alıp gitsem, senin için sorun olurmu?"

Yakut, bakışlarını utanarak benden çektiğinde, kafamı sallayıp "Hayır. Tabikide olmaz" dedim. "Hadi gel" diyerek, elinden tuttugum gibi, merdivenlerden yukarı dogru odama çıktık.

Odama geldigimizde Yakut'u yatağıma oturttup, dolabımı açtım. Bakışlarım dolapta asılı olan elbiselerin üstünde öylece gezerken, bakışlarım siyah bir elbisenin üstünde takılı kaldı. Siyah elbisenin askısından tutup, dolaptan çıkardığımda, bakışlarımı elbisenin üstünde gezdirdim. Ve elbisenin üstünde her saniye gezen bakışlarım ile yüzümde bir gülücük oluşmaya başladı.

Aşk-ı Esaret- AnkaWhere stories live. Discover now