-34.Bölüm-

48.4K 1.2K 75
                                    

14.05.2017

***

Kimseye fark ettirmeden, restoranın balkona çıkan kapısına dogru yürüdüm. Arada bir arkama bakıp, kimsenin beni fark etmediginden emin oldugumda, kapıyı açıp, kendimi soguk havanın içine bıraktım. Soguk hava vücudumu baştan aşağıya dogru sarıp, titrememi saglasada, derin nefesler aldım. Aldığım her nefeste, içimde kendini baş göstermeye çalışan duygular, yavaş yavaş kaybolmaya başlasalarda, yinede onları hissede biliyordum.


Banu'nun söylemiş oldukları tahmin ettigimden daha çok beni etkilemişti. Belki haklıydı.. Belki Burak ile gerçekten bir sonumuz yoktu ve ayrılacaktık. Belki beni hiç düşünmeden bırakıp gidecekti.. Ama bunu düşünmek ve böyle birşeyin gerçek olma ihtimali aklımdan geçirdiğim her saniye, kalbimin tam üstünde bir sızı beliriyordu.

Kendimi ne kadar cok Banu'nun söylemiş oldugu o saçma şeyleri unutmaya zorlasamda, olmuyordu. Bütün herşey beynimde öyle bir yer almıştıki.. Ve ben ne yaparsam yapayım, ne o düşünceler nede o sözler ordan gitmeyecekti..

"Kahretsin.." diye mırıldanarken, gözlerimi kapatıp, balkondaki demire yaslandım. Denizin kokusu burnumdan içeri dolmaya başlarken, beynimde oluşmaya başlayan ve inanmamak için kendimi zorlandığım bir kaç şeyin görüntüsü belirmeye başladı. O görüntüler geçen her saniye daha kötü olmaya başlarken, gözlerimin içini dolduran yaşların, yavaş bir şekilde yanaklarımdan aşağıya dogru aktığını hissede biliyordum..

Burnuma gelen tanıdık bir koku ve arkamdan belime sarılan kollar ile, düsüncelerimden çıktım. Burak'ın gögsünü sırtımda hissederken, biraz olsun rahatlamaya başlamıştım. Ama sonra yine aklım düşünceler ile dolmaya başladığında, sırtımı Burak'ın gögsüne dogru bastırdım. Ellerim ile karnımın üstünde duran elleri sıkı bir şekilde tuttugumda "Beni ne olursa olsun bırakma.." dedim.

Burak hiç birşey söylemeden bir kaç saniye durduktan sonra "Beni birakma.." diye tekrar fısıldadım. Burak, belimi saran ellerini sıkılaştırırken "Asla.." diye mırıldandı. Burak'ın nefesi boynumda yerini alırken, oraya küçük bir öpücük bıraktı.

"Seni asla.. Ama asla bırakmam gamzelim.."

Burak'ın cümlesi kulaklarımdan içeri girip, beynime ulaştığında, yüzümde küçük bir tebessüm oluştu. Burak'ın kolları arasında, yüzünü görecek bir şekilde ona döndügümde, Burak'ın bakışları yüzümün her karesinde gezmeye başladı. Bakışları gözümde ve gözümden akan yaşlarda takıldığında, kaşları çatıldı.

Tek elini belimden cekip yanağıma koydugunda, gözlerimi kapatıp, yanağımı avuc içine bastırdım. Sadece bu küçük dokunuş bile, vücudumda binbir duyguya yol acarken, Burak'ın sessiz bir şekilde "Ne oldugunu anlatmak istermisin?" diye sordugunu duydum. Gözlerim hala kapalı, Burak'ın dokunuşunun tadını çıkarırken "Beni bırakıp gitmeden çok korkuyorum.." diye sessiz bir sekilde mırıldandım.

"Aylar önce düşmüş oldugum o karanlığa tekrar düşmekten, sana bu kadar çok alışmışken ve sensiz bir hayat bile düşünemezken, senin beni bırakıp gitmenden çok korkuyorum.."

"Gözlerini aç Öykü.."

Burak'ın söyledigini yapıp gözlerimi açtım. Bakışlarımız buluştuğunda, Burak'ın o aşk dolu bakışlarını gördügümde, yüzümde küçük bir tebessüm oluştu. Bir saniye bile gözlerimi ondan ayırmazken, gözümden bir damla yaş dışarı çıkıp, bağımsızlığını ilan ederek, yanağımdan aşağıya dogru süzüldü. Bunu fark eden Burak baş parmağı ile, o bağımsız yaşı tuttugu gibi, yok etti.

"Gözlerimin içine bak sevdigim.." diye mırıldanarken, gözlerinin en derine bakıyordum. O gözlerde bana karşı hissettigi bütün duygular, bütün çıplaklığı ile gözümün önündeyken "Seni kendimden bile kıskanacak kadar severken, sensiz bir anımın bile geçmesine dayanamazken, sadece senin yanında yüzüm gülerken, senin yanında yaşarken.. Nasıl olurda seni bırakırım.. Seni bırakırsam, senden çok benim canım yanar.. Senden çok ben acı cekerim.. Senden çok ben ölürüm.." dedi. "Ve ben ne olursa olsun, sensiz bir hayatı istemiyorum.."

Dudaklarım yukarı dogru kivrilirken, kollarımı Burak'ın vücuduna sarıp ona sıkı bir şekilde sarıldım. Burak'ın söylemiş oldugu herşey beynimde tekrarlanırken "Bende.. " diye mırıldandım. Burak'in elleri belimdeki yerini alırken, yanağıma küçük bir öpücük bıraktı. Burak yüzünü boynuma saklayıp, kokumu içime cekerken, ben çoktan onun kokusunun içinde, başka bir dünyaya girmiştim.

"Bana bu saçma düşüncelerin nerden geldigini anlatmak istermisin?"

Burak'ın sorusu üzerine, istemedende olsa kollarımı vücudundan cekip ondan ayrıldım. Bir saniye ona Banu'nun söylemiş olduklarını anlatmak gecsede aklımdan son anda vazgeçtim. Banu'nun ben ne kadar çok istemesem ve hoşuma gitmesede, Burak için ne kadar çok önemli oldugunu biliyordum. Ve şimdi benim söylemiş oldugum birşey ile onların aralarının bozulmasını istemiyordum. Hem belkide Banu düşündüğüm gibi biri degildi?

"Bilmiyorum.." diye mırıldandım. "Bir anda öyle birşeyin olabilecegi aklıma geldi işte.."

Bakışlarımı Burak'tan kaçırmak zorunda kaldığımda, ikimizde benim yalan söyledigimi anladığını biliyorduk. Ama Burak anladığını belli etmemeye çalışarak yüzümü ellerinin arasına aldı. "Bir daha sakın böyle birşey düşünme. Çünkü böyle birşey asla olmuyacak" diyerek dudağıma küçük bir öpücük bıraktı. Yanağımdaki ellerini çekip, elimi tutup, kapıya dogru sürüklemeye başladı. Kapının tam önünde durdugunda "Seni seviyorum" dedi.

Yüzümde kocaman bir gülümseme oluşurken, ona istedigi cevabı verememenin bıraktığı kötü his belirmeye başladı. Ama o hissi yok sayarak, bu sefer Burak'ın dudağına ben küçük bir öpücük bıraktım. Burak'ın yüzünde kocaman bir gülümseme belirirken "Her zaman böyle cevap vereceksen, ben sana hiç bıkmadan 'Seni Seviyorum' diyebilirim" dediginde, kaşlarını oynatmaya başladı. Bu durum kahkaha atmama neden olurken "Sapıksın.." dedim.

"Senin sapığın.." derken Burak ile beraber kapıdan içeri girdik. Kapıdan içeri girerken Burak ile elimizi ayırmak zorunda kalmıştık. Bu durum beni çokta mutlu etmesede, şuan beraber oldugumuzu herkese gösterip, bazıların kalp kirizi geçirmelerini istemiyorduk sonuçta.

Bakışlarım öylece içeride gezerken, herkesin kendi halinde oldugunu gördüm. Kimse ne benim nede Burak'ın kayboldugunu fark etmemişti. Bu durum beni rahatlatmış olsada hemen yanımda duran Burak "Eger birilerine neden ağladığını anlatmak istemiyorsan, makyajini tazelemen lazım.." dediginde, ona baktım.

"Çok mu belli oluyor?" diye sordugumda Burak bakışlarını yüzümde gezdirdi. "Evet" diye cevap verdiginde "Ben kaçtım o zaman" diyerek Burak'ın yanından, masanın üstüne koydugum çantamı almaya gittim. Masanın yanına geldigimde çantamı kaptığım gibi, tuvalete dogru yürüdügümde, çantamın içinde duran telefonun çalması ile, çantamın içindeki telefonu çıkardım.

Bakışlarım telefonun ekranında, beni arayan kişiyi gördügünde hiç beklemeden telefonu açıp kulağıma götürdüm. Dudaklarımı açıp birşey diyecegim sırada, telefonun diger ucundan "Happy Birthday canım mal arkadaşım.." diye bağıran bir Aleyna ile, dudaklarımı kapattım. Ama kapattığım dudaklarım, Aleyna'nin söylemiş oldugu veya hala söylemeye devam ettikleri ile, geri açılıp, kahkaha sesleri yükselirken "Delisin sen.." dedim.

"Bunu daha yeni fark ettigine inanamıyorum.." Aleyna'nın şuanda yapmaya çalıştığı yüz ifadesi gözlerimin önüne belirdiginde, dudaklarımdan tekrar kahkaha sesleri belirmeye başlamıştı.

Aşk-ı Esaret- AnkaWhere stories live. Discover now