-49.Bölüm-

50.2K 1.7K 331
                                    

19.06.2017
***

Kulaklarımı dolduran bir ses duymam ile, gözlerimi açmaya çalıştım. Göz kapaklarımı açmaya çalışıyordum ama şuan kendileri bana beton ağırlığı gibi geldiginden olmuyordu. Bir kaç denemem sonucunda aynı sonuç ile karşılaştıgımda, bir kaç saniye bekledim. O an Cem'in biriyle konuşma sesleri kulaklarımı doldurdugunda, onu dinlemeye başladım.

"Tam olarak ne oldugunu bilmiyorum. Belki sinir krizi geçirdi yada başka birşey.." Cem'in sıkıntılı bir nefesi dışarı verdigini duydum. Şuan kiminle konuştuğunu bilmiyorum ama benim hakkımda konuştuğu kesindi. Nedense söyledikleri benim için hiç bir anlam ifade etmiyordu. Ne oldugunu düşünmeye çalışıyor ama beynim bana bulanık bir kaç görüntü vermekten başka birşey yapmıyor.

"Şuan uyuyor.." Kendimi neler oldugunu hatırlamaya o kadar çok zorlanmıştım ki, beynime bir ağrı saplanınca dudaklarımdan sessiz küçük bir inleme çıktı. Elim ile alnımı tutup ağrının geldigi yeri ovuştursam bile, ağrı daha kötü bir hal almaya başlıyordu. Derin nefesler alıp, rahatlamaya çalışıyordum ama hiç birşey yardım etmiyordu. Cem yanıma gelip "Öykü iyimisin?" diye sordugunu duyuyor ama birşey diyemiyordum. Başımı olumsuz anlamda sallayıp cevap verdiğimde Cem "Bir yerin mi ağrıyor?" diye sordugunda ise, bu sefer olumlu anlamda başımı salladım.

"Bekle ağrı kesici getireyim sana.." Gözlerim kendiliginden söyledikleri ile açıldığında, Cem tam yanımdan kalkacağı sırada elim ile kolunu tutup onu durdurdum. "Ağrı kesici olmaz" diye kısık bir şekilde söyledigimde, Cem kaşlarını çatıp bana baktı. "Nasıl olmaz? Burda seni ağrılar ilemi bırakıyım?" dediginde "Istemiyorum" dedim.

"Sen kiminle konuştun biraz önce?" Cem'in devam sormaması için konuyu bir şekilde değiştirmeye çalıştım. Cem bana bir kaç saniye baktıktan sonra "Sevil aradı ama onu boşver sen.." dediğinde o kızın ismini duymam bile yüzümü buruşturmak için yetmişti.

"Neden istemiyorsun ağrı kesici?" Cem'in sorusu ile bakışlarımı ondan kaçırdım. Cem'e ağrı kesiciyi neden istemedigimi nasıl söylüyecegimi bilmiyordum ve Cem'in üstümde hissettiğim bakışları ise, beni oldugumdan daha çok huzursuz ediyordu. Ellerim kendiliginden karnıma dogru gittiginde, sanki Cem bebegime zarar verecek ve bende onu ondan korumak zorundaymışım gibi hissettim.

Cem'in bakışları karnımın üstünde duran ellerimde takılı kaldı. Bir kaç saniye oraya baktıktan sonra, aklına gelen birşey ile kocaman gözlerle bana baktı. "Sen.." diye mırıldandığını duyuyordum ama ona hala bakmıyordum. "Hamilesin?" dediginde ise, bakışlarım Cem hariç her yerdeydi. Cem, benden söyledigi hakkında her hangi bir onay beklesede, söyledigini onaylayacak hiç birşey yapmadım. Sadece elim ile karnımı daha sıkı bir şekilde sarmak dışında. Cem bu yaptığım ile söyledigine onay almış gibi oturdugu yerden kalkıp "Hamilesin" diye bağırdı. Bu sefer bakışlarım onu buldugunda gözleri kocaman olmuş bir şekilde bir yüzüme, birde karnıma bakıyordu.

"Cem.." diye fısıldadıgımda, Cem anca kendine gelmiş kafasını sallayıp "Hamile.." diyerek salonda geziyordu. Onun bu hali beni şaşırtmış olsada, birazda korkutmuştu. Sanki sevdigi kadının başkasından hamile oldugunu öğrenmiş biri gibi davranıyordu. "Cem.." diye tekrar ona seslendigimde "Bu nasıl oldu?" diye bana sordu.

Gözlerimi kısmış ona bakarken, benden gerçekten bu sorunun cevabını bekliyormu diye baktım. Cem hala bana bakarken "Ciddimisin sen?" diye sorarken, yattığım yerden yavaş bir şekilde dogruldum. Koltukta oturur pozisyonuna geldigimde Cem'in bakışları hala üstümdeydi. "Sana şuan bebek nasıl yapılır anlatmıyacagım Cem" diye homurdandıgımda, Cem kafasını sallayıp söyledigim şey sanki iğrenç birşeymiş gibi yüzünü buruşturdu.

Aşk-ı Esaret- Ankaحيث تعيش القصص. اكتشف الآن