Çok canım yanıyor Ali...

13.9K 519 39
                                    


Bütün gece ağlamaktan yorulmuş, nasıl olduğunu pek anlayamadığı bir şekilde de uyuyakalmıştı. Yine annesini görüyordu rüyasında. Huzursuzca kıpırdandı. Annesine onu bırakmamasını haykırmaktan sesi kısılmıştı, kan ter içinde kalmıştı ama annesi her gece olduğu gibi yine uçurumdan atlarken bir gram bile tereddüt etmiyordu.
Selin on üç gecedir istisnasız her gece annesi tarafından terk ediliyordu. Uçurumun kenarına yaklaştı yine ağlamaya başlamıştı belki de yanına gitmeliydi annesi ile orada mutlu olabilirdi... Tam adımını attığı sırada bir el sıkıca kavradı kolunu. Ali'ydi gelen. Onu uçurumun kenarından hızla çekip aldı, göğsüne çekti ve nefes almak için inip kalkan göğsünü sakinleştirmeye çalıştı.

"Neden ha? Neden!!! Neden beni bırakmadın! Ölmek istiyorum ben!"

"Bırakamam Selin... Sensiz bir dünya bilmiyorum ben. Senin olmadığın bir dünyada nasıl yaşarım bilmiyorum."

"Bırak beni!"

"Bırak beni!"

Selin kendisini göğsünden çekmeye çalıştıkça Ali daha güçlü sarılıyor onu asla bırakmıyordu. En sonunda pes edip göğsünde hıçkırarak ağlamaya başladı. Onu özlemişti, kokusunu güven veren kollarını...

"Çok canım yanıyor Ali!"

"Biliyorum."

Bir süre kollarında sakinleştikten sonra Ali'nin kollarının gevşediğini hissetti. Gitmeye hazırlanıyordu, peki ama neden?

"Nereye?"

"Kızımızın bana ihtiyacı var. Hadi sen de gel."

"İstemiyorum."

"Hadi Selin..."

"Hayır."

"Peki. Beni nerede bulacağını biliyorsun."

Ali son kez saçlarına öpücük bıraktı ve elini bırakarak yürümeye başladı. Selin yere çöktü, gitmişti. Onu bırakıp gitmişti. Annesi gibi Ali de onu terk etmişti.

"Ali!!!!"

"Aliiii!!!"

Bir anda yataktan fırladı. Hızlanan nefesini kontrol altına almaya çalışıyordu, çok terlemişti ve halsizdi. Odayı inceledi, gelmemişti Ali yoktu odada. Bu son zamanlarda sıkça yaptığı bir şeydi. Onunla uyumak bile istemiyordu. Gözyaşlarının aktığını hissetti. Ona ihtiyacı vardı, Ali neden bunu göremiyordu? Yataktan kalktı ve su almak için mutfağa doğru ilerlemeye başladı. Sürahinin içindeki sudan bir bardak aldı ve bir yudum içtikten sonra bardakla birlikte odaya doğru ilerledi.

Yatak odasına girerken bebek odasının kapısının aralık olduğunu gördü. Ali orada mıydı? Yoksa gitmiş miydi! Gideceğini söylemişti. Adımları elinde olmadan hızlandı ve odanın aralık kapısını iyice araladı. Oradaydı. Koltukta. Kızı ile birlikte uyuyordu. Ali'nin hayatında yeri kalmamış gibi hissetmekten kendisini alıkoyamıyordu. Başını babasının boynuna gömmüş bebeğe bir kere daha nefretle baktı. Yüzü görünmüyordu, Ali bir elini poposunun altına diğerini de bel boşluğuna sabitlemiş düşmekten korkarcasına onu sarıp sarmalamıştı. Bir zamanlar kendisine dokunduğu gibi narin bir şekilde kızını tutuyordu. O kadar güzel uyuyordu ki, sakallarını kesmişti. Oysaki Selin en çok onun sakallarını seviyordu. Bebek yüzünden olduğunu tahmin etti. Yanına yaklaştı ve o çok özlediği dudaklarına tüy gibi bir öpücük kondurdu. Saçlarını okşayarak kokusunu içine çekti. Birkaç gün sonra hayatından çıkacak olan adama son kez aşkla baktı ve ona veda ettiğini fark etti. Yanında diz çöktü başını dizine yasladı. Bir süre böyle kalmaya ihtiyacı vardı. Ali hala pozisyon değiştirmemiş bebeği tutmaya devam ediyordu. Selin ise gözleri kapalı bir şekilde yıllardır huzur bulduğu dizlerde huzuru arıyordu. Ama yine şu bebek yapacağını yapmış huzursuzlanmaya başlamıştı. Selin yakalanmamak için hızla ayağa kalktı ve kapıya ilerledi. Ama hala aralıktan Ali'ye bakıyordu. Bebeğin ağlama sesleri odada yankılanırken Ali telaşla gözlerini açtı ve hemen kızını sakinleştirmeye çalıştı.

"Babacığım... Kocagözlüm..."

Kocagözlüm mü demişti? Bir zamanlar sadece kendisine söylerdi. Selin içinin acıdığını hissetti. İçinden bir şeyler kopmuştu sanki, hissizleşmişti. Ayakta duramayacaktı daha fazla gözlerinden akan yaşlara aldırmadan yatağına doğru ilerledi ve kapıya fırlattığı Ali'nin yastığını alarak ona sarıldı. Geçmesini diledi, her şeyin bir an önce geçmesini istiyordu. Ama bu sefer her şey çok farklıydı çünkü sarılınca geçecek olduğuna emin olduğu tek kişiyi kaybetmişti. Artık ona 'sarılırsam geçer mi?' diye soracak kimsesi kalmamıştı ve bu yüzden de hiçbir şeyin geçtiği yoktu.

İstemiyorum Git! Alsel Where stories live. Discover now