Seni Bırakmam!

9K 386 586
                                    

Selam ben geldim^_^
"Tüm bu olanlardan... Ne anlamam gerekiyor?"

***

"Selin!!!! Sen ne zaman geldin kızım?"

Selin büyük bir şokla kendisine bakan annesine alaycı bir şekilde sırıttı. Şu an sinirlerini kontrol edebilecek durumda olmadığını fark edebiliyordu. Ayrıca konu ne kadar zamandır burada olduğu muydu yani?

"Haluk'a kızlarımdan uzak dur diye bağırıp, apar topar dışarı sürüklediğini görecek kadar oldu."

Annesi tam ağzını açacakken Selin yeni bir saçmalığı duymaya zamanı yokmuş gibi elini havada salladı ve ne diyeceğini şaşırmış bir şekilde olanları izleyen ikizine elindeki kâğıdı uzattı.

"Bana bunu açıkla Nazlı!"

Nazlı Selin'in elindeki kâğıdı alıp göz atarken, soğuk soğuk terlemeye başlamış çoktan tir tir titrer bir halde annesine dönmüştü. Panik olmuştu işte! Selin onun her hareketini ezbere biliyordu.

"Selin... Bu..."

Güneş Nazlı'nın elinde tuttuğu kâğıdı bir süre göz ucuyla inceledikten sonra hızla elinden kaptı ve buruşturup bahçedeki çöp kovasına fırlattı. Selin ise kararlı adımlarla onlara biraz daha yanaşırken Nazlı'nın gözlerine sabitledi bakışlarını.

"Evet bu?"

"Bir şey değil kızım, hadi içeri girelim. Portakal suyun hazır."

Selin şu an yaşadıklarına inanamıyordu, annesi hala nasıl bu kadar pişkin olabiliyordu?

"Cevap verin dedim! Beni aptal yerine koymayı bırakın! Bana oyunlar oynamayı bırakın! Yeter sıkıldım!"

Daha fazla nasıl yüksek bir sesle bağırılır bilmiyordu ama annesinin ve ikizinin korkuyla sıçradığını gördüğünde artık kendisini hiç kontrol edemediğini hissetti.

"Selin..."

"Ne anlamam gerekiyor? Bütün bunlar... Allah'ım sen aklımı koru! Aklıma gelen şey... İğrenç! Allah'ım!"

Selin çoktan ağlamaya başlamış bir bir aklındakileri sıralarken Nazlı'nın da dolmuş gözlerini kendisinden kaçırdığını gördü. Annesi de önüne bakarken Selin neden inkâr edemediklerini düşündü. Ne yani aklına gelen şey doğru muydu?

"Bizim babamız... Ha..."

Devamını getiremeyip olduğu yerde sendeledi, bacakları taşıyamayacak kadar titrerken yaşadığı şokun geçmesini bekliyordu.

"Selin kızım..."

Güneş umutsuz bir çaba ile yine cümleye başlayıp devamında söyleyecek bir şey bulamadığında sessizce gözyaşları dökmeye başladı.

"Babamız... Ha...haluk mu? İnkâr etsenize!"

Ortamdaki sessizlik büyüdükçe Selin ayakta daha fazla duramayacağını fark etti, kendisine bir destek arama umuduyla etrafına bakındı. Ama şu an bunu düşünecek durumda değildi, midesi alt üst olmuş bir şekilde bulanmaya başlamıştı. Bu sefer bulantıları hamilelikten değil tamamen durumun iğrençliğinden kaynaklanıyordu.

"Siz böyle bir şeyi benden nasıl gizlersiniz?"

Nazlı Selin'in iyi görünmediğini fark edip yanına ilerlerken Güneş ise yaşamaktan korktuğu sahneyi yaşıyor olmanın verdiği şaşkınlığı atmaya çalışıyordu.

Selin kolundan tutmaya çalışan ikizini nereden geldiğini anlayamadığı bir güçle iterken çıldırmışçasına konuşmaya devam etti.

"Her şey bu yüzdenmiş demek ki?! DNA testi de bunun içinmiş! O geceki tuhaf davranışlarınız, tedirgin halleriniz, konuşmaktan kaçınmanız! Tün bunlara inanamıyorum..."

İstemiyorum Git! Alsel Where stories live. Discover now