Kurtar Onu...

10.3K 423 687
                                    

Murat biraz gerileyip onları yalnız bırakmak için köşeye çekilirken Ali ve Selin zerre konuşmadan anlamsız gözlerle birbirine bakıyordu. Gözlerinde özlem yoktu şu an... Kızgındı Ali, bunu anlamak zor değildi. Kendi gözlerinin ne anlam ifade ettiğini bilmiyordu ama kalbi yerinden çıkacak gibi atıyordu. İki ay olmuştu... On yıldır bir gün bile ayrı kalmadığı kocasını iki aydır görmüyordu. Kendisini teslim etmek istemeyip kafasını dikleştirdi, biraz sorgular bir bakışla bakmaya başladı.

Ali kafasını iki yana sallayıp 'yazık' der gibi bakışlarını kaçırdıktan sonra bir adım daha ona yaklaştı. Selin Gece konusunda suçlu hissetmekten kendisini alıkoyamıyordu, Ali buna mı kızmıştı acaba?

Of bu denklemde her şeyin tam tersi olması gerekmiyor muydu? Koşarak gelip af dilemesi gereken kişi Ali değil miydi yani?

Tam bakışları tekrar buluştuğunda odanın kapısı açıldı ve içeriden çıkan hemşire güven vermek isteyen bir tebessümle Ali'ye baktı.

"Babası sizsiniz galiba?"

"Evet..."

Ali hemşireye bakıp durumu anlamaya çalıştı, ne olmuştu bebeğine?

"Durumu nasıl? Ne olmuş?"

Hemşire hemen sol tarafında duran Selin'e bakıp işaret etti.

"Eşiniz olanları size daha sonra anlatır. Küçükhanım uyanıyor şimdi ve geldiğinden beri sürekli sizi sayıklıyor. Bekletmeyelim değil mi?"

Ali karşısındaki ikiliye son kez küçümser bir bakış gönderip, cevap bile vermeden odaya koştu kızının kokusuna ihtiyacı vardı. Selin onların bu sahnesini bölmek istemiyordu ama kızının nasıl olduğunun merakı ile aklını yitirme noktasına ulaşmıştı. Gözleri ile iyi olduğunu görmeye ihtiyacı vardı. Sessiz bir şekilde Ali'nin arkasından odaya girdi.

Ali kalbi yerinden çıkacakmış gibi hissederken kapının önünde duraksadı, iki aydır kokusuna hasret kaldığı kızı karşısında duruyordu. Uzansa dokunabilecek, elini uzatsa sarılabilecek mesafeydi. Sonunda olmuştu, özlem fazla ağır çok gereksizdi. Adımları hızlandığında Gece gözlerini araladı. Ali ister istemez bir tebessüm sundu kızına, buradayım der gibi bakıyordu. Elleri iki yana açıldı farkında bile olmadan, kavuşmak bütün bedeninin tek ihtiyacıydı şu an. Başka hiçbir şey ama hiçbir şey umurunda değildi. Gece karşısında duran kişiye dolu bir o kadar da anlamsız gözlerle baktı dudakları titriyordu. Gerçek olamazdı. Gerçek olamayacak kadar güzeldi, oflayarak hemen gözlerini tekrar kapattı. Ali bu durumu nitelendiremezken kızına yanaştı ve yatağının kenarına oturdu.

"Bebeğimmmm ben geldim, neden kapattın gözlerini?"

Gece kapalı gözlerinden yaşlar süzülürken içli içli içini çekti, bir elini kapalı gözlerine götürüp akan gözyaşlarını silerken duyduğu sese cevap verdi.

"Delmedin... Hayalsin sen... Babişin hayali."

Ali normal bir zamanda komik bulacağı bu söz karşısında ağlamaya başladığında eğilip kızının yumuşacık sarı saçlarını öptü ve uzun uzun kokladı. Kalbi sızlamıştı, zaman durmuştu. Gözünden sakındığı kızının durumu içler acısıydı, her gün elleri ile patates kızarttığı bebeği zayıflamaktan el kadar kalmıştı, bir an bile ağlatmaya korktuğu bal böceği günlerdir kendisi için ağlamıştı. Sesli bir şekilde hıçkırırken sesinin titremesinden korkarak mırıldandı.

"Hayal değilim babacım... Aç gözlerini bak yanındayım."

Gece hala çenesi ve dudakları titrerken duyduğu sesin söylediği gibi yaptı. Sanki gitmesinden korkar bir şekilde sadece bir gözünü araladığında diğerini sıkıca kapattı. Gözyaşları daha hızlı akarken açık olan gözünü hemen kapatıp tekrar açtı. Tekrar kapadı... Babasının geldiğinden emin olana kadar yaptı bunu ama babası gelmişti doğru söylüyordu. Kalan son gücü ile yataktan kalkıp iki elini açarak hızla ona sarıldığında Ali gözyaşlarının daha da hızlandığını hissetti. Dünyanın son günüymüş beş dakika sonra can verecekmiş gibi bir korkuyla aynı zamanda buram buram bir özlemle bebeğini kucaklarken, dokunmaya kıyamadığı saçlarını okşadı. Sanki tüm hayatı yeniden çiçek bahçesi olmuştu, kızının kokusu ciğerlerine dolmuştu.

İstemiyorum Git! Alsel Donde viven las historias. Descúbrelo ahora