BAL BÖCEĞİ

16.1K 389 508
                                    



Keyifli okumalar..

Saniyeler sonra yaşadığı şokun etkisinden yavaş yavaş çıkmaya başlamışken henüz karakolda olduğunu hatırladı. Kapıya anlamsızca bakmayı bıraktı, gitmişlerdi. Kendisini uzun zamandır hiç bu kadar dışlanmış, hiç bu kadar terk edilmiş hissetmemişti. Ama hak ettiği gerçeğini inkar edecek değildi. Hayat farklıydı işte, daha dört yaşını bile doldurmamış kızından ömrüne yetecek kadar büyük bir ders almıştı.

Tüm koşturmacanın içinde Gece'nin buraya nasıl, kiminle geldiği kocaman bir muamma olarak kalmıştı. Başı çatlıyordu, sanki tüm hücreleri uyumuş bacakları artık bedenini taşıyamayacak kadar iflas etmişti. Yan tarafındaki duvardan destek alıp derin derin nefesler aldı.

Gözünü kapattığı her an, kızının kulaklarını kapatıp 'Bana bağıracak değil mi? Söyle anne bağırmasın!' dediği sahne ile karşılaşıyordu. Çocukluğunu hatırladı elinde olmadan... Babasını görünce yatağının altına saklandığı günleri... Gözlerini eli ile kapatınca yok olduğunu düşündüğü ama yüzüne inen tokat darbesiyle gerçeğe döndüğü anları...

Nefret ettiği babasına dönüşmekten hayatı boyunca hep korkmuştu, bunu da inkâr etmiyordu. Ama dönüşmeye bu kadar çok yaklaşmış olmak Ali'yi mahvetmişti.

Burada daha fazla kalmanın bir anlamının olmadığını biliyordu, eve gidip uyuşması gerekiyordu. Tam çıkacakken kenarda oturmuş pür dikkat kendisini izleyen birisi ile karşılaştı. Ali, adamın bu kadar kendisini incelemesinden rahatsız olarak elini cebine soktu ve hızlı adımlarla yanına doğru ilerledi. Adamın da aynı şekilde rahatsız olduğu söylenemezdi, istifini bile bozmadan ona bakmaya devam ediyordu. Ali iyice yaklaşıp tam önüne geldikten sonra dudağını kıvırarak mırıldandı.

"Birisine mi benzettiniz? Yoksa belanızı mı arıyorsunuz?"

Adam tekrar gözlerini üzerinde gezdirdikten sonra ayağa kalktı ve Ali ile yüz yüze gelecek şekilde duraksadı. Hak ettin der gibi bakıyordu! Ali bu bakışları biliyordu, sesli bir şekilde yutkunarak cevap bekledi.

"Sen babasısın değil mi?"

Ali hala anlam veremediği durum karşısında bocalarken, kafasını sallayarak onayladı. İyi de nereden biliyordu ki?

"Peki sen kimsin?"

Kim olduğunu hala bilmediği adam gülümseyerek elini uzattı, zararsız birisine benziyordu. Üstü başı en azından düzgündü ve Ali sakinleştiğini hissederek elini uzatıp selam verdi.

"Sinan. Gece'yi karakola ben getirdim."

Ali kameralardaki görüntünün sahibini bulduğundan emin bir şekilde tek kaşını yukarı kaldırdı. Haluk'la bağlantısı yoktu demek ki... Ya da öyle olması daha çok işine gelirdi, şimdi bunu düşünecek kadar zamanı da yoktu.

"Size çok kızgın... Yol boyunca biraz sohbet etme fırsatı buldum. Gerçekten çok zeki bir çocuk."

Ali kızından övgü ile bahsedilmesi üzerine gülümseyerek fısıldadı. Gece hakkında konuşmak iyi geliyordu, şu an yanında olup ona kitap okumak isterdi. Ya da uykuya dalması için saatlerce saçlarını okşamayı... Her şeyi yapmaya razıydı işte, ama kızı onu istememişti. Ali yüreğine tekrar ok gibi saplanan bu gerçekle sarsılırken kendisine dikkatli gözlerle bakan adama cevap vermediğini hatırlayarak mırıldandı.

"Teşekkür ederim."

"Ama bisikletini kırmışsınız. Ayrıca canı pembeyi sevmiyormuş. Bir de Ece'yi de canı sevmiyormuş, çünkü her şey onun yüzünden olmuş."

Ali şu durumda bile gülebildiğine inanamıyordu, Gece'nin tanıdık cümlelerini hiç tanımadığı birisinden duymak son derece ilginç gelmişti.

"Sanırım biraz haklı, az önce yanında bile istemedi beni."

İstemiyorum Git! Alsel Where stories live. Discover now