Sarılırsak Geçer mi Ali?

12K 460 52
                                    



Ali yeni eve yerleşmiş, kızı ile iyi kötü bir düzen tutturmuştu. Artık Selin'siz ne kadar iyi olabilirse o kadar iyiydi, berbattı yani! Ev üstüne üstüne geliyor, Gece'ye her baktığında içinde anlamlandıramadığı bir özlemle yanıp tutuşuyordu. Kızı ise her şeyden habersiz keyifli sesler çıkarıyor, beşiğin üzerine sabitlediği müzikli dönen oyuncağa bakıyordu. Üç koca gündür Selin'i görmemişti, birkaç kez kapıya kadar gitmiş içeri girmeye cesaret edememişti. Ne yapıyordu? Kesin yemek bile yemiyordur diye düşündü, duştan sonra saçlarını kurutmuyordur, uyurken kafasını göğsüne yaslanmadan nasıl uyuyordu?

Ali tüm bu düşüncelerinden ısrarla çalan telefon sesi ile arındı. Nazlı arıyordu, beklemeden açtı ve konuşabilmek için Gece'nin odasından çıkarak koridorda ilerledi.

"Efendim Nazlı?"

"Ali..."

Sesi biraz telaşlı mıydı?

"Ne oldu?"

"Şey... Selin yanında mı?"

"Hayır, ben yani biz evden taşındık biliyorsun."

"Biliyorum ama ulaşamıyorum. Annemin yanına geleceğini söylemişti saatlerdir onu bekliyoruz. Annem meraktan çıldırdı, ben de ona çaktırmadan eve gittim yedek anahtarlar bendeydi biliyorsun. Ev kapı duvar."

"Nasıl yani? Nereye gitti bu kadın!?"

"Ali sakin ol ya alışveriş yapıyordur belki..."

"Ben hemen çıkıyorum arayacağım."

"Tamam ben de, haberleşelim olur mu?"

Ali koşar adım çıktı evden arabasına atladı, nereye gidecekti? Ne yapacaktı? Selin neredeydi? Hemen telefonu aldı eline, açmasını dileyerek ısrarla çaldırdı telefonu. Açmıyordu! Mesaj attı.

"Selin neredesin? Çok korkuyorum."

Dakikalarca gözü telefonda olmasına rağmen bildirim göremiyordu, mesajına cevap da vermemişti. Kendisine bir şey yapmış olabilir miydi?

İki saat sonra gidebileceği her yere baktığını fark ettiğinde beyninden aşağıya kaynar sular döküldü. Yoktu! Hepsi kendi suçuydu, onu yalnız bırakmamalıydı.

Belki gelir umudu ile Selin'in evine sürdü arabayı, Selin'in evi ne kadar iğreti duruyordu düşüncelerinde bile! Ne ara bu hale gelmişlerdi? Telefonundan gelen ses ile ani fren yaparak durdu.

Mesaj gelmişti Selin'den...

'Son zamanlarda sana hiç istemediğim şeyler yaşattığım için beni affet uzaydaki mavi gözlü çocuk... Korkutmak istememiştim... İsmini rüzgâra fısıldayacak halim, cesaretim bile yok. Belki de yüzleşmekten korkuyorumdur.  Rüzgâr tersten eser yüzüme çarpar diye çekiniyorumdur, bilmiyorum. Aşkım... Tek aşkım... Hoşça kal... Kızımız sana emanet."

Bu da ne demekti?! Ne demek hoşça kal? Neler oluyordu? Ali hemen numarayı tuşladı ve Selin'i aradı, lanet olsun telefonunu kapatmıştı! Kafasını direksiyona yasladı, gözyaşları durdurulamaz bir şekilde akıyordu. Selin olmadan yaşayamazdı! Düşündü... Nereye gitmiş olabileceğini düşündü! Kendisine zarar verecekti, Selin'i tanıyordu. Mesajı bir kere daha dikkatlice okudu, rüzgâra fısıldamaktan bahsediyordu. "Tabii ya!" Diye mırıldandı, neden daha önce aklına gelmemişti ki?

Arabayı hızla çalıştırdı ve son sürat kullanmaya başladı.

"Allah'ım ne olur yardım et! Her şey için geç olmadan yardım et!"

***

Dalgaların kıyıya vuruşunu izledi dakikalarca, değişik bir dinginlik vardı bugün bu uçurumun kenarında. Her şeyin başladığı yerde her şeyi bitireceğini nerden bilebilirdi ki? Ne hazin bir sondu öyle değil mi?

İstemiyorum Git! Alsel Where stories live. Discover now