Şansını Zorlama

9.3K 361 378
                                    

Keyifli okumalar...

Selin makyajını silerken bir yandan da kafasındakileri birleştirmeye çalıştı. Haluk'un kızı için özledim demesi aklından hiç çıkmıyordu. Hafızasını zorladı. Biraz düşünmeye başladığında yavaş yavaş aklına gelenlerle şoka girdi.

"Biz biraz dışarı çıkalım... Şey... Parka."

Selin Zeynep'in bu açıklaması karşısında sorgulayıcı bir şekilde bakmaya başlayarak mırıldandı.

"Bu saatte mi? Havalar soğuk artık, ne yapacaksınız parkta?"

"Şey... Temiz hava Gece'ye iyi geliyor."

Sonra Gece'nin kaybolduklarını düşündükleri gün Ali'nin tepkisini hatırladı. Fazla yükselmişti.

"Bundan sonra... Bahçeye bile çıkarken haber vereceksiniz! Benim kızım alışveriş poşeti değil, yanınızda sürükleyemezsiniz. O telefon her aradığımda açılacak. Ve sakın Zeynep hanım... Sakın bir daha akşam saatlerinde evde biz yokken kızımı çıkarmayın."

Gece'nin normal bir şeyden söz edermiş gibi konuşmaya başlayıp bir anda sustuğu an geldi aklına.

"Ben hep mami dondurma yiyoyum, ondan öyle değil mi baba?"

"Ne zaman yiyorsun?"

"Her gün. Zenyep alıyor bir de..."

Selin oturmak üzere yatağa ilerledi, değişik şeyler oluyordu, sanki bunca zaman her şey gözünün önündeydi ve o her şeyi daha yeni fark ediyordu. Sürekli aklına bir şeylerin gelmesi, beynini fazlasıyla yormaya başlamıştı. Kafasını iki eli kavradığında Zeynep hanımla yaptığı son telefon görüşmesini hatırladı.

"Efendim ben işten ayrılmak zorundayım. Bunu yüz yüze görüşemediğim için çok üzgünüm. Sizi yarı yolda bıraktığım için çok özür dilerim. Tekrar özür dilerim... Her şey için."

'Her şey' için derken neyi kastettiğini yeni yeni kafasında oturtuyordu. Delirmek üzereydi, yıllardır burnunun dibinde neler dönmüştü? Ve nasıl bu kadar saf olabilmişti?

"Şata yapmadı! Bayırdı çok... Soyra parka ditmiştim. Zenyep ile..."

Ali'nin Gece'ye bağırdığı o günü düşündü, Gece'yi susturmak için mi öyle davranmıştı yani? Selin gerçekle sarsıldı, bisikleti Ali almamıştı! Haluk göndermişti! Peki ya o lanet olası yürüteç? Selin bu düşünce ile iki büklüm oldu. Nefes alamıyordu, odadaki duvarlar üstüne üstüne geliyordu.

Ali'nin hiç şaşırmaması şimdi kafasında mantıklı bir yer edinmişti. Peki ama Gece'nin evi terk ettiği gece neden o kadar güvenlik görevlisi vardı kapıda? Ali neyden korkuyordu? Pijamasının üst düğmesini açarak elleri ile yüzüne yelpaze sallıyormuş gibi hava vermeye çalıştı. Tıkanıyordu. Sakin kalmaya çalıştı, üzerinde anlam veremediği bir dinginlik vardı. Konuşmaya, daha fazla düşünmeye hali kalmamışçasına başını salladı sağa sola. Ayağa kalkarak merdivenlerden aşağı indiğinde Ali'nin de enkaz gibi göründüğünü fark etti.

Belki bir kadeh bir şeyler içmek kendisine de iyi gelirdi? Bu beklenti ile doldurduğu kadehten kocaman bir yudum alırken bile hala olanlara inanamıyordu. Peki ama bunca zaman neden gizli saklı işler yapmak yerine ortaya çıkmamıştı Haluk?

Ali'nin karşısına geçip onu inceledi uzun uzun, tüm bunlar fazlasıyla ağır geliyordu.

Ses tonuna hâkim olmaya çalışarak mırıldandı.

"Biliyordun... Sen biliyordun Ali..."

Ali elindeki kadehi bir anda yere bırakırken odada sadece kadehin kırılma sesi yankılandı. Yıllardır ertelediği o gün gelmiş miydi yani? Selin'e bakmaya yüzü yoktu, bakışlarını kaçırıp hafifçe oturduğu yerden doğruldu. İki elini önünde birleştirirken kalbi duracakmış gibi hissediyordu.

İstemiyorum Git! Alsel Where stories live. Discover now